- 588 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MEHDİ'NİN(!) BİRİNİ TIKTIK KODESE DE ÖTEKİNİ NE YAPACAĞIZ? - 5. BÖLÜM -
NASIL KANDIRIYORLAR ?
Bu soru aslında sadece İskender Evrenosoğlu için sorulması gereken bir soru değildir. Çünkü ülkemizde insanlarımızı Allah ile aldatan sadece o değildir. Hatta belki de o bizleri Allah ile kandıranlar arasında bir sıralama yapılsa en sonlarda bir yerde yer alır. O zaman niçin onu ele aldım? Çünkü en zayıf halkalardan biri olmasına rağmen içlerinde en sapıtmış olanı odur. Sapıklığı en açık ve elle tutulur, gözle görülür olanı odur.
Beş bölümdür onu anlatmamın bir diğer sebebi de içlerinde en sapıtık olanı o olduğu halde onun bile insanları kandırabilmesidir.
Peki nasıl kandırıyorlar?
Aslında çok da şaşırmamak lazım. Düşünün ki Peygamberimiz Muhammed Mustafa daha hayattayken ( Ömrünün son yıllarında ) ortaya çıkmıştı yalancı peygamberler. Ondan sonraki dönemde Hz. Ebu Bekir’in halifelik döneminin çoğu bu sahtekarla mücadele içinde geçti
Mesela bu sahtekar yalancı peygamberleden biri olan Müseyleme’tül Kezzab’a da sözde bir Kitap inmişti. ( Aynen İskender Evrenosoğlu’na indiği gibi) Müseyleme’nin ( Peygamberimizin taktığı isimle : Kezzab ) kitabında Kur’andaki Fil suresi ne hale gelmişti biliyor musunuz? Hemen yazıyorum ama gülmekten yerlere yatmayın sakın )))))
“El-Fîlu me’l-Fîlu ve mâ edrâke me’l-fîlu lehu zenebun kasirun ve hurtumun tavil.”
Manası neydi bu surenin(!) peki?
Daha sağlam durun gülmekten koltuklarınızdan düşmemek için.
’Fil, Filin ne olduğunu bilir misin? onun kısacık bir kuyruğu ve uzun bir hortumu var ’’
Aynen İskernder’in Kitabındaki sureler(!) gibi saçmasapan değil mi?
Evet saçmasapan. Ama gelin görün ki daha peygamberimiz hayattayken ona iman etmiş bir sürü insan hemen dönüş yaparak Müseyleme’ye iman ettiler peygamber olarak. Peygamberimiz daha hayattayken insanlar yalancı bir peygambere inanmışlarsa peygamberimizden sonra üstelik İslam Dinine bu kadar çok saldırı yapıldığı, bu kadar çok dejenere edilmeye çalışıldığı bir dönemde insanların bu sapıklara inanmış olmasını pek de yadırgamamak lazım.
İskender de dahil bu sapıkların tamamı ne yazık ki insanları yine Kur’an ile aldatırlar.
Bunu da şöyle yaparlar:
1- Kur’an-ı Kerimdeki bazı ayetleri alır, kendilerine göre yorumlayarak bir takım anlamlar çıkarırlar. Böylece mesela sizleri öncelikle ’’Hz. Muhammedden sonra bir peygamber gelmeyecek ama resuller gelecek’’ hikayesine inandırırlar.
Yine bizzat kendileri ’’ Kitap nebilere( Peygamberlere ) indirilmiştir, Resullere( elçilere ) değil’’ Derler ama İskender utanmadan sıkılmadan Risalet Nurları için ’’ Allah tarafından münzeldir. Yani Allah tarafından indirilmiştir’’ Der.
İskender ’’ ben peygamber değilim, böyle bir iddiam yok ’’ der ama kitabı için ’’ Allah tarafından vahiyle yazdırıldı ’’ demeyi de ihmal etmez. Yani bir yerde bizlere ’’ Ulan eşek değilsiniz ya. Ben demesem de siz anlayın peygamber olduğumu ’’ Der.
2- Bütün yalancı peygamberlerden mutlaka bir takım mucizeler istenmiştir ve bütün yalancı peygamberler de bir takım mucizeler göstermişlerdir.(!)
Bir iki örnek vereyim:
Mesela ilk yalancı peygamber Esved’ül Ansi, yani hakiki Müslümanların Zü’l Hımar ( Eşekli ) dedikleri dedikleri sahtekar eşeği sayesinde peygamber olduğuna inandırmıştı milleti. Eşeğe ’’Secde et’’ dediğinde eşek yere kapanıyor ’’Secdeden kalk ’’ dediğinde kalkıyordu. Profesyonel bir hayvan terbiyecisiydi aslında ama bu mucizesi(!) sayesinde peygamber olduğuna inandırdı pek çok salağı.
Mesala Peygamberimize yeğenini elçi olarak gönderen Tuleyha bin Huveylid, Peygamberimizi kendisne tâbi olmaya davet ederken yeğenleri vasıtasıyla kandiaine Nu ve Zu adında iki meleğin yardım ettiğini söylemiş, paygamberimiz de ’’ Demek kendisine iki de melek buldu ha?’’ Diye alay etmişti. Lakin daha sonra Hz. Ebubekirle yaptığı bir savaşta sözde çok ağır bir kılıç darbesi almasına rağmen hemen ayağa kalkması onun bir peygamber olduğunun en büyük delili sayıldı...( Sonraları tekrar İslama döndü.Hatta Hz. Ömer zamanında Nihavend Savaşında şehid olduğu söylenir.)
Üçüncü yalacı peygamber bir kadın olan Secah binti Haris idi. O da bir yere bir küp altı saklayıp daha sonra ’’ Çölde falanca yeri kazın. Orada bir küp altın bulacaksınız’’ dedi ve dediği yerde o bir küp altın bulunuca kadından da bir peygamber oldu(!) böylece. Onun mucizesi(!) de buydu.
Peygamberimiz döneminin son yalancı peygamberi Müseylemet’ül Kezzabdı. Onun bir mucizesinden(!) yukarıda bahsettim. Adama kitap gelmiş (!) daha ne olsun.
İskender’in mucizesi ne?
Ona da kitap indirilmiş daha ne olsun.
Ama sadece bu kadar değil. Mesela İskender’e tabi oldunuz ama merak bu ya merak ediyorsunuz ’’ Tabiyetim( Bağlılığım) kabul oldu mu?’’ diye İskender’e televizyonda program yaparken soruyorsunuz. O da anında Allah ile diyaloğa giriyor ve kafasını hafif tıklatıp ’’ Vahiy geldi. Evet tövben kabul edildi’’ Diyor. Hay mübarek adam hay. Değil mi.
www.youtube.com/watch?v=Fws1DoWN7OQ
3- Bu sahtekarlar kendileri dışındaki bütün sahtekarların -bu arada gerçek din alimlerini de araya katarak- hepsine birdenkar derler. Bizler de bir sürü sahtekardan bizi kurtaran(!) bu sapıkların ağına böylece kolayca düşeriz
Mesela İskendercilere göre Adnan Oktar sahtekardır. Müslim Gündüz sahtekardır. Cübbeli Ahmet Hoca sahtekardır. Menzil Cemaati şeyhi Abdulbaki sahtekardır. Şeyh Nazım Kıbrısi sahtekardır, Televizyonlarda arz-ı endam eden tüm ilahiyatçılar sahtekardır. Diyanet İşleri zaten külliyen sahtekardır. Tek gerçek olan İskender’in mehdi ve resul olduğudur(!)
Neye benzedi? Yine yalancı peygamberlerden Müseyleme ile Secah’ın durumuna.
25 yaşındaki Secah, 85 yaşındaki Müseyleme’ye bir elçisi vasıtasıyla sorar:
-Madem peygambersin bana bir ayet ile delil gönder.
Müseyleme hemen kendisine gelen bir ayeti(!) gönderir:
"ey kurbağa kızı kurbağa!
ne diye ’nak nak, vak vak’ edip duruyorsun?
yukarın suda, g.tün balçıkta.
sen ne suyu bulandırırsın, ne de içene engel olabilirsin.
yarasa sana ölüm haberini getirinceye kadar yerde bekle!"
toprağın yarısı bizim yarısı Kureyş’in
ama Kureyş saldırgan bir toplum.”
İskender’in Risalet Nurları kitabındaki ayetlere(!) ne kadar benziyor değil mi?
Bu ayeti(!) gören Secah özellikle ’’ Toprağın yarısı bizim yarısı Kureyş’in’’ kısmına bayılır. Bu 85 lik moruğu kafaya alırsa tüm Arabistan’ın yarısının kraliçesi olacaktır.
En heyecanlı yerinde kestiğim için özür diliyorum ama maalesef yine çok uzadı.
Gelecek bölümde Müsellemet’ül Kezzab’a indirilen(!) kitaptan ayetler(!) Müseyleme ile Secah’ın evliliği ve ’’ Nasıl Kandırıyorlar ?’’ sorularının cevapları ile devam edeceğim.
Resim: İskender Evrenosoğlu’na yazımda bahsettiğim o vahiy geldiği an (!)
YORUMLAR
Değerli hocam, kendi kendime "...Secah 25 yaşında mıymış! Ben o karının bırak elini ayağını..." diye, Hazreti Peygamber'e reva görülen zulmün üzüntüsünden söylenirken, insanın yeryüzünde var oluş gayesini "...daha peygamberimiz hayattayken ona iman etmiş bir sürü insan hemen dönüş yaparak Müseyleme’ye iman ettiler peygamber olarak..." gerçeğinin hikmetine varılırsa idrak edebileceğimizi farkettim...
Yani bir rüyada yaşamıyoruz ve insanın insanla mücadelesinin, insanın var oluşunun anlamının özü olduğunu...
Şairin "Anlatamıyorum..." dediğince...
Değerli hocam, bu konu bu kadar 'Aydınca' işlenebilirdi; şahsen müteşekkirim...
Varolasınız....
Sevgi, saygı ve selamlarımla...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.