- 876 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BELİ BÜKÜLMÜŞ İHTIYARELERİN DUALARI OLMASA...
Yıllar önce İzmir’de bulunduğum zaman içerisinde dönemin medyatik meşhur milli mankeni Yaşar ALPTEKİN ve iki konuşmacıyı derneğimizin halka açık olarak tertiplediği bir konferansa davet etmiş idik. Yaşar ALPTEKİN, hızlı bir dünyevi hayat yaşantısından sonra keskin bir dönüş ve mümine yakışır bir ferasetle tüm müminlere yakışır bir hayata başlamış idi. Bu konferansta "Nasıl böyle birden bire keskin dönüş yaptınız?" diye arkadaşlarından biri soru sorduğunda, sorulan bu suale bir kaç seçenekli cevap verir. Yaşar ALPTEKİN yaşlı ve bakıma muhtaç bir annesi olduğunu ve onun tüm ihtiyaçları ile kendisinin ilgilendiğini söyler. Soruyu soran yakın arkadaşı
-Evet şimdi oldu. Siz annenizin, o mübarek kişinin DUASINI ALMIŞSINIZ" demiş idi.
Evet, dua tüm hayatımızın en önemli bir kesiti. Hele hele beli bükülmüş ihtiyar ve ihtiyarelerin duaları ise çok daha önemli. Bu hususun ne kadar önemli olduğuna dâir Bediüzzaman Said Nursi hazretleri eserlerinde.
Eğer beli bükülmüş yaşlılar, takva sahibi gençler, süt emen çocuklar, yayılan hayvanlar olmasaydı, belalar sel gibi üstünüze dökülecekti.” (bk. Ebu Yala el-Mevsıli, Musned, 11/511)
demiş.
İhtiyar ve ihtiyarelerin, annelerimiz, babalarımız ve diğer yaşlıların şahsımıza tüm mümin ve müminelere islam diyarına ve insanlığa yapmış oldukları duanın önemine dair gelin aşağıdaki kıssadan hisseyi beraber, birlikte okuyalım.
Hadi öyleyse.
Buyrun...
Pakistanlı Dr. İşân Hüseyni yaptığı büyük hizmetlerden dolayı ödül almak için uluslararası bir konferansa gidiyordu. Uçağa bindi.
Ancak havada bir arıza olmuş ve yıldırım çarpması sonucu uçak en yakın havaalanına inmek zorunda kalmıştı.
Bir sonraki uçak 16 saat sonra kalkacaktı. Sinirlendi ve “O toplantıya muhakkak yetişmem lazım. 16 saat bekleyemem” diye bağırdı.
Görevliler gideceği şehrin 6 saat uzaklıkta olduğunu ve isterse araba kiralayarak gidebileceğini söylediler.
Acele yola çıktı ama aksilik bu sefer de yolda şiddetli yağmurdan göz gözü görmez olmuş ve selden dolayı araç gidemez olmuştu.
Yol kenarında eski bir evin kapısını çalıp hızla içeri girdi. Yaşlı bir kadın içeride oturuyordu. Süratle ona “Telefonu verir misin telefon etmem lazım” dediğinde kadın tebessüm ederek dedi ki: “Görmüyor musun evladım ne telefonu. Burada ne telefon ne de elektrik var. Geç az dinlen, yemek ye, çay iç sonra düşünürsün bu işleri”
Adam çaresiz az ısınarak yemek yedi ve çayını yudumlarken yaşlı kadın namaz kılıp uzun uzun dualar etti.
Dikkatle baktığında kadının bir beşiği salladığını ve beşikte çok küçük bir bebeğin hareketsiz durduğunu gördü.
“Kimin bu bebek anacığım? Hayırdır bu kadar uzun ağlayarak dua ettin”
Yaşlı kadın:
“Hem annesi hem de babasından yetim olan torunumdur. Ağır hastalığı var. Bölgedeki hiçbir doktor çaresini bulamadı. İşan Hüseyni adlı bir doktor var. Çaresi ondadır dediler. Ancak çok uzakta olduğundan birkaç gündür Allah’a dua ediyorum ki Allah bu bebeğin işini kolaylaştırsın.
- Doktor Hüseyni ağlayarak dedi ki “Kalk anacığım. Allah senin duanı kabul etti. Senin duan yıldırımlar çaktırıp uçağı yere indirdi. Seller akıttı ve sonunda beni size ulaştırdı. Dr. İşan Hüseyni benim.
Allahın kullarına böylece isteğini ulaştıracağına kalpten iman ettim. Bütün yollar kapanınca yeri göğü yaratana sığın. Onun iltiması dua
Rabbim üzerimizdeki duaları ve o dualari edenleri eksik etmesin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.