BİLDİĞİN PSİKOLOJİ
Biliyorum şimdi diyeceksiniz ki ne alaka...Hani insan sosyal bir varlık ya...Hani toplu halde yaşamak zorunda ya...Birbirlerine tahammül etmek zorunda ya..
Denge önce insanın benliğinde olmalı.İnsan sevgisiyle, yaratılana saygıyla,hakkaniyetle birleşmeli...Bilim ile dizayn edilmeli ki kuramlar çatışmasın.Yoksa kalakalırsın bir başına.
Kabak bile kırk günde yetişirken sıkıştırma beyinlerin kendisini yetişkin kabul etmesi mümkün mü acaba?Sınavlar ...Sınavlar ..Sınavlar...Adım başı sınav yapılır ama ne yazık ki adımlar hiç düzgün atılmaz.Acaba sınavlar mı çarpık ? Yoksa sorular mı ?.Bildiğimiz yerden gelen soruları cevapladığımız sürece bilmediğimiz konular karşısında cahil kalmamız işte bundan kaynaklanıyor.Zihinlerimiz lüzumsuz öğretiler nedeniyle bir çöplükten farksız.Bilgilerin tasnif edilip birbirleriyle alakalandırılması ise ne yazık ki balık hafızalar ile mümkün olmuyor.İşte bütün olumsuzlukların birinci basamağı.
Öğreti eğitimsiz olunca maalesef sıralama şaşıyor.O yüzden insanlar rast gele yaşıyor.Bu da birilerinin hoşuna gidiyor.Çünkü ortalıkta şaşkın ördekler dolaştığı müddetçe birileri avdan zengin dönüyor.Neye hizmet edilmesi bilinmediğinden hizmet eden de şaşırıyor hizmet edilen de...Kısacası sağlıksız bir durum.
Hizmetin nihayetinde bir canlı için yapılacağını unutmamak lazım.İster kapı olsun ister pencere..İsterse içinde yemek pişecek olan bir tencere.Hizmetten yararlanan da bunu bilmeli.Bu hizmetten ne kadar yararlandığını bir şekilde geri bildirmeli.Denetim denen kavram bu işte.Mekanizmalar yerli yerinde çalıştırılmalı ...
Karpuzlar koltukta değil kamyonla taşınıyor.O zaman kamyon yerine koltuk kullanılmamalı.Yoksa başarısızlık kaçınılmaz olur.Yani bildiğin psikoloji işte...