- 813 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
NASIL YANİ?..
YAZI DİLİNDE VURGU!
Harflerin okunuşu her dilin ‘abece’sine göre tek sesle okunduğu için yazı dilinde bazı anlam zenginliklerini vurguyla anlatmak imkansızlaşır… Hatta istenmedik ‘iletişim kazaları’ bile yaşanabilir….
Örneğin: ‘Nasıl yani? ’ sözcük grubunda bunu deneyelim! ......
• ‘Nasıl yaniiiii? ’ seslendirilmesiyle ve olağandan daha ince sesle söylendiğinde, sözcüklerdeki ünlüler ses tonu açısından derin zigzaglar çizerler..…Bu söylem, ’naz’ içerir…. “.. Bir daha duymak istiyorum…N’olur? ..” anlamlarını yükler ki sözcükler….aklından geçen, diline gelen her sözcüğü söylemek istersin o anda….. Başına iş açacak olsan bile! ….
• ‘Nassı yani? ’ seslendirmesi daha kalın sesle ve asık suratla yapıldığında….”Anlamadım! ... Efendim, efendim! ? Bir daha söyle bakiim! ” gibi bir kafa tutuş vardır…. Sıkıysa aynı sözcükleri bir daha söyle! ...Ağzını açamazsın bir daha! …. Sadece yutkunursun.....
• ‘NAsıl yani? ’ seslendirmesinde ilk hece vurgulu söylenmişse! ....” Hayır, doğru olamaz…. duyduklarıma inanamıyorum! ..” duygusu hemen geçer…. Söylediklerinin doğruluğunu anlatmakla mükellefsin artık…. Hem de inandırmak zorundasın! .....Başka çaren yok! ..
• ‘Nasıl yani? ’ sorusu kocaman açılan gözlerle ve anlamamış bir ses tonuyla sorulmuşsa…. Yandın! ... İşin yoksa sil baştan her şeyi bir daha anlat…. Hem de anlama garantisi olmayana! ...
• ‘NASIL YANİ? ’ seslendirmesi her harfin tınısı aynı olacak şekilde, yüksek ve genizden gelen bir sesle, duygusuz bir ifadeyle söylenmişse… “…Ben bir şey anladım ama senin söylemek istediğin de o mu test etmem lazım… bir daha söyle! ” emrini içerir....ki! .... Sonu pek hayra alâmet değildir…. Pılını pırtını topla, uzaklaş oradan! ..... Hemen! .....
• ‘Nasıl yani? ’ seslendirmesi bir şeyi ısırmaya hazırlanıyormuş gibi bir ifadeyle ama alaysı bir ses tonuyla söylenmişse….. “…ne saçmalıyorsun sen yine? ... Bir kere de akıllı bir lâf et! ...” küçümsemesini verir ki….. “...Nerden aklıma geldi? ....Keşke söylemeseydim…..….Ne halt etmeye söyledim? ..” dersin içinden…… Söylediğine söyleyeceğine pişman olursun! ...... Ama oldu bir kere!
• ‘Nasıl yani? ’ sorusu giderek azalan hatta sonunda duyulmayan bir sesle gözler kaçırılarak, kırpıştırılarak seslendiriliyorsa…. “..Tüh be! ... Bu sefer yakalandık…. Allah benim belamı versin ki yutmadı…. Yandığımız resmidir! ..” anlamlarını sanki bağıra bağıra söyler…. Artık bütün kozlar senin elinde….. İstediğin kadar yüklen… Beğendiğin yerden konuş! .... Ne bekliyorsun? ...
• ‘Nağsı yağğniii’ seslendirmesi, Türkçeyi Fransız aksanıyla konuşan, böylece daha ‘entel’ olduğunu düşünen, ikinci dil gibi kullandığı anadiline hakim olmayan biri olduğunu söyler karşında…. “… Ne bu be! ... Ne demek istedi şimdi bu Allah’ın cezası? ...” ifadesiyle bakan kişi gerçekten ne dediğini anlamamıştır…. Anlatsan da anlamayacaktır….. Önce ona anadilini öğretmen lazım! .... O da çok zor! ..... Beyin nakli gerekir! .......
…………………………………………………………….
Size tanıdık gelenler var mı? .....”…Olmaz olur mu...” dediğinizi duyar gibiyim! ..
İnanın bu örnekler çok daha fazla olabilir….. Söyleyenin mimik – jest ustalığına, dildeki seslere hayat verme becerisine göre çeşitlenebilir…. Bütün bu katılımlar, yazılışı aynı olan bu sözcük grubuna çok farklı anlam zenginlikleri yükler…. Taraflara az sözcükle anlaşma (!) şansı verir… Gözler, ifadeler ve sesler her zaman en kısa yoldan en doğru ‘şeyi’ söylerler her zaman.
Yazı dili ne yazık ki bundan uzaktır….. Yanlış anlamlar çıkarmak her an mümkündür…. Bilerek ya da bilmeyerek olabilecek yanlış anlamaları önlemek için ek sözcüklerle açıklamalar yapmak gerekir…..
Bu, yapılmamışsa beklenmedik alınmalarda…” Yok! .... Vallahi ben aslında öyle demek istemedim! ... Siz beni yanlış anladınız! ..” yazışmaları başlar….
İşte o nedenle şiir yazmak da şiir yorumu yazmak da ‘riskli’ iştir bu bağlamda….. ‘Az sözcükle çok şeyi anlatmanın maharet olduğu’ bu yazı türünde ne yazık ki yaşanabilecek bu gibi açmazlar her zaman çoktur….
Umudum odur ki teknoloji bir gün ‘harflerin tınılarıyla kullanılabileceği’ bir yazılım gerçekleştirsin de yazı dili bu ‘anlam kuruluğundan’ kurtulsun….. biz de yazı diline ‘kusur bulmaktan’ uzaklaşalım…..
Bu yazdıklarım ışığında şiirlerimde ve yorumlarımda şimdiye kadar SÜRÇÜ LİSAN ETTİYSEM AFFOLA! .... Sevgilerimle…. Saygılarımla….
30.07.2015 Serap IRKÖRÜCÜ
YORUMLAR
"Bir eline gözyaşından kıl aşâ
Bir eline derd odundan yak çerâg"
Niyazi-i Mısrı
"Ey yolcu! Genç yahut ihtiyar olsan da, dünya denen şu vadide hakikati aramaksa maksadın, bir eline gözyaşından bir asa, diğer eline de dert ateşinden bir çıra alarak yola çık! Çünkü bu vadide yollar tehlikeli ve karanlıktır."
Serap IRKÖRÜCÜ
Keleci bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz
Kelecilerin pişirgil yaramazını şeşirgil
Sözün us ile düşürgil dimegil çağ ede bir söz
Gel ahî ey şehriyâri sözümüzü dinle bâri
Hezâr gevher ü dinârı kara taprağ ede bir söz
Kişi bile söz demini demeye sözün kemini
Bu cihân cehennemini sekiz uçmağ ede bir söz
Yürü yürü yolun ile gâfil olma bilin ile
Key sakın ki dilin ile cânına dağ ede bir söz
Yûnus imdi söz yatından söyle sözü gayetinden
Key sakın o şeh katından seni ırağ ede bir söz
Yunus Emre
Yoruma katılımınız için çok teşekkür ederim Özcan Bey... Saygılarımla...
Ne kadar haklısınız, yazım dilinde yanlış anlama ve yanlış anlaşılmak konusunda. Hele ki her şeyin teknoloji ile yapıldığı bu zamanda...
Yok , yüz yüze konuşmanın yerini hiç bir şey tutamaz.Dediğiniz gibi ,mimikler, ses tonu tamamlayıcı ve pekiştiricidir.
Ah bu teknoloji ,iyi _güzel ve kolaylık da , baş başa oturup koyu bir sohbete dalmanın keyfi de bir başkadır. Günümüz gençliğine baktığımda yeni evli bir çiftin bile ellerinde birer telefon , birbirlerinden çok uzaktalar...Bu da benim canımı yakıyor...Öğretmenim...İnsanlar gittikçe yalnızlaşırken...
Ne yaparsın herkes çağını yaşıyor. O uzun uzun özlemlerin anlatıldığı mektupların yerine , hız devrinde kelimelerin kısaltılarak yazılması kaldı.Bir kutlama mesajı bile toplu geliyor artık. Kimse klavyede bile olsa kişiye özel tek kelime yazmak istemiyor. 'Anlam kuruluğu gider mi? ' , inşallah diyelim...
Bakınız yazınızı okudum neleri anımsadım...(Konuyla ilgili olmasa da )Ve az sözcükle çok şey anlatmayı hiç beceremem, burada da beceremedim. :) Ama hep de imrenmişimdir kısacık dizelerde uzun bir hikaye yaratanları.
Zevkle okudum. Kaleminiz hep yazsın. Emeğinize sağlık. Teşekkür ederim.Sevgimle.
Serap IRKÖRÜCÜ
Ama insanlığın gittikçe kabalaştığı ve iç gözünü sıkı sıkı kapadığı bir dönemde bu nasıl yaşanır bilemiyorum...
Konuşmanın önceliğine rağmen yazı hep hayatımızda olacağına göre, her ikisinin kullanımını hakkıyla yapabilmemiz... bize böyle güzel ve donanımlı bir dil bırakan atalarımıza karşı borcumuzdur diye düşünüyorum...
Katılımınız ve yorumunuz için çok teşekkür ederim Hümeyra Öğretmenim... Sevgilerimle...
bazı sohbetlerde, " bizim dilimiz lastik gibi, nereye çekersen oraya uzar" diye cümleler de söyleniyor ya, ben de "az sözcükle çok şey anlatabilme" maharetimi gösterebilmiş miyim acaba? şaka bir yana gerçekten çok güzel bir anlatımdı. Teşekkür ederim.
Serap IRKÖRÜCÜ
Şiir yazanlar 'az sözcükle çok şey anlatmayı becerenlerdir' genelde... Siz de buna dahilsiniz tabi... :)))
Katılımınız ve beğeniniz için çok teşekkür ederim İbrahim Bey...
Saygılarımla...
Eee adı üstünde Serap hoca- eğitmen, elbette bilgilendirici olacak güzel yazıları da, olmuşta...
Kalemine yakışan anlamlı bir paylaşımdı yine sevgili arkadaşım, içtenlikle kutluyorum değerli kalemini, yüreğini, sevgimle.
Serap IRKÖRÜCÜ
Beni güldürmeyi her zaman başarabiliyorsun Sevgili Arkadaşım... Çok yaşa e mi?...
Samimi değerlendirmelerin ve beğenin için çok teşekkür ederim...
Sevgilerimle...
ÇOK KIYMETLİ ÖĞRETMENİM
YAZDIKLARINIZ O KADAR KIYMETLİ Kİ, BEN BU MEVZUYU KENDİM HER KESE ÖN YARGISIZ YAKLAŞARAK ÇÖZMEYE ÇALIŞIYORUM
NİYET OKUMADAN KONUŞMAYA ÇALIŞARAK
ASLINDA HER ŞEY İLETİŞİM BECERİSİNDE GİZLİ
DAĞ DAĞA KÜSMÜŞ DE DAĞIN HABERİ OLMAMIŞ DERLER YA İŞTE ÖYLE
SAYGILARIMLA.
Serap IRKÖRÜCÜ
İşin aslı 'iletişim'... Doğru gerçekleştirilirse... sorun kalmaz!.... :)))
Değerlendirmeleriniz için çok teşekkür ederim Müslüm Bey...
Saygılarımla....
"Nasıl yani?"
Siz şimdi "yazı dili kupkurudur", okuyanın o andaki ruh haline kalmıştır çoğu kez, yeterince meramı anlatamaz, anlatsa da konuşmanın verdiği "sesten, vücut dilinden, tonlamadan, yumuşaklık, nezaket veya öfke belirtisinden, şaşkınlıktan," yoksundur mu demek istiyorsunuz Öğretmenim...
Bence çok haklısınız...
Yazı dilini "biraz ıslatacak", duyguların tınısını, titreşimini yansıtacak bir buluş yapılana kadar "aman dikkat.."
Öyle gerekli gereksiz "nasıl yani" sorusunu yazıda pek kullanmamak lazım...
Sonuçta... "Konuşmak gibisi var mı" diyeyim ve bu örnek yazıyı içtenlikle kutlayayım...
Nicelerine..
Serap IRKÖRÜCÜ
Elbette devreye 'ses' girince 'tınılar' çok şey söyler... Sözcük kullanmadan... hele de karşı karşıyayken... beden dili de devreye girdiğinde 'yanlış anlama' diye bir şey kalmaz....
'örnek' olarak nitelediğiniz yazıma yaptığınız sohbet kıvamındaki değerlerlendirmeleriniz ve kutlamanız için çok teşekkür ederim...
Saygılarımla....
Bir kelimeye bin anlamlar yüklenebiliyor dilimizde...
Siz bunu örnek üzerinden çok güzel dile getirmişsiniz Serap Hocam..Hem de hoş bir söylem ile, bir de farklı bir şekilde..Ben çok beğendim..
Ne güzel olurdu harfler tınısıyla yazılsaydı.Yazımlarda yanlış anlaşılmalar son bulurdu bir nebze..
Paylaşım için teşekkür ederim..
Saygı ve sevgilerimle..
Serap IRKÖRÜCÜ
Beğeni içeren değerlendirmeniz için çok telekkür ederim...
Sevgilerimle....
kutlarım şairem güzel dizelerdi gönlünüze sağlık selam saygılar sunarım neco baba.
Serap IRKÖRÜCÜ
Saygılarımla...
'' Nasıl yani '' sözcük grubunda bana çok tanıdık gelenler var:) Ben genellikle her hangi bir olaya çok şaşırdığım anlarda gözlerimi kocaman açarak söylerim bu iki kelimeyi.
Bir de bana karşı hiç beklemediğim ve beni kızdırmaya kadar gidecek bir şeyler söylendiğinde biraz sert söylerim.
Yazınızı okurken gülümsedim de bu nedenle bazı yerlerde. Güzel bir yazıydı, kutlarım. Çok haklısınız aslında, sadece şiir ve yorum yazma konusunda değil, bazı anlar sadece yazı yoluyla haberleşen kişiler arasında da bu nedenle anlaşmazlıklar olabiliyor. O an ses duyulmadığı, yüz mimikleri görülmediği için ve Türkçe'de bazı sözcükler de yanlış anlaşılmaya açık olduğu için bu türden olayların olması da kaçınılmaz.
Dediğiniz gibi gelişen teknoloji ile birlikte harflerin tınılarıyla kullanılması mümkün olursa bir gün çok güzel bir şey olur.
Emeğinize sağlık, ilgiyle okuduğum güzel bir yazıydı.
Saygılar ve sevgilerimle
Serap IRKÖRÜCÜ
Tanıdık gelmesi çok doğal... Aynı kültürde yaşıyoruz ve aynı dili kullanıyoruz... Türkçe 'bir sözcüğe yüklenen anlam zenginliği' yönüyle dünyadaki 5800 dil içinde ilk sıralarda yer alıyor...
Bu zenginlik zaman zaman 'kaos' da yaratabiliyor... hakkıyla seslendirilemezse!.... :))))
'harflerin tınısı'... umudumdur!... :)))
Samimi değerlendirmeleriniz için çok teşekkür ederim Sayın Gamzelim...
Saygılarımla....