EKSİK CÜMLELER
Belli olmuyor... Nereden ne gelecek anlaşılmıyor...
Şarkılardan kurtulsam, şiirler, şiirlerden kurtulsam hayatlar, hayatlardan kurtulsam ben... Her kapıda ben ve bu melodiler... Kulağıma çalınan sesler, sahipsiz ve yaşlı gözler(im), aslında ruhumun ezilmişliği... Ve yaslanmak istediğin omuzların, aradığında bulunamaması... İşte bütün sorun bu...
Gerçekten bu mu?
Her şey girdapsı ve ardın sıra çengelli...
Sorular, tıpkı haylaz çocuklar gibi...
Küçüklükte güven öldüren katiller, şimdi neredeler diye sormaz mı dilim...
Sorar...
Çünkü masum beddualar tutarmış ve keşke tutmasaydı... Her beddua külçelik günah değil mi, ah sövmeseydim bu kadar, ah, neye yarar, deme vaktidir şimdi...
Küçüklüğü geçen dil, büyüklüğün ürpertisinde tad kayıplarına uğradı, kimse lâl falan olmadı ,aksine; hayat çok gevezeydi, başım ağrıdı...
Hem de nasıl...
Düşündüm de: Hayat küçük büyük dinleseydi, bebekler ağlayarak doğmazdı.
Meğer kötülük, geleceğe sinmiş ve hiç doymayacak bir gölgeymiş...
Peki, ben ne haldeyim, haydi kurun bir duygudaşlık...
Nerede satılır umutlar, kaç paradır sevgiler ve güven çatlamaları telafisiz midir hep böyle...Canımın acıması değil bu, uykularımın acıması, düşlerimin, satırlarımın ve geleceğimin...
Ruhumun elindeki kemanda barınıyor tüm sesler...
Dağınıklığımı yüzümde görürsünüz, bir eksik bir fazla, kayıp gidersiniz tenimden...
Sakın, sakın ha, bakmayın gözlerime...
Siz kaç kuruyan ot gördünüz ki, kaç insan gördünüz yanında dört duvar taşıyan...
Beni boş verin de:
Mevsim değişimleri, sonbahar geçişleri diyorum...
Ne kadar da farklı değil mi?
_Bahar Liman_
YORUMLAR
"Meğer kötülük, geleceğe sinmiş ve hiç doymayacak bir gölgeymiş..."
"Siz kaç kuruyan ot gördünüz ki, kaç insan gördünüz yanında dört duvar taşıyan..."
ben varım ya...kuruyorum kendi gözyaşımla ayakta durmaya,hayatta kalmaya çabalıyorum...bir umut ; sevdam adına düşlerimi gerçeğe çevirmek adına savaşıyorum...
sağlıcakla kalın...