farazi günlük
hastahane maceramız devam ediyor işte .Dünde aynı hastahanedeydik ;ama yanlız , beklememiz şarttı ve biz de bu arada gezdik. Kemeraltının en gözde çiftiydik babamın üzerinde pijamaları ,elinde su şişesi, ağzımızda yarımşar sakız yamuk yamuk çiğneyerek dolaştık sokakları. Şuraya gidelim mi? hadi gidelim! Nereye attıysak adımızıı millet dönüp bize baktı . Saatin orda oturduk biraz etrafta turistler ellerinde kameralar, bizde bankın birinde gelene geçene laf attık kendi aramızda , dedikodu yaptık. Tanıdık birini bulmaya çalıştık olmadı ; ama bi’ ağacın altında yaşlı bir amcayla muhabbete başladık. Amcada babam kılıklı, elinde pet şişe suyu üzerinnde eşorfman :) Geçmişin öfkesi yüzlerinde durmadan konuştuk. hastahaneye koyduk yine yolu bekleme sandalyeleri sıra sıra önümüzde , birinden sılıkıp birine oturduk her beş dakikada bir.Doktora uyuz olup çıktık en sonunda , elimizde biletler büyük arayışlar sonunda iki koltuk bulduk karşılıklı aklına ne geliyorsa anlattı babam bende hepsine güldüm:) saatler aktı üzerimizden kendimle başbaşaydım artık bir bardak süt içip attım yatağa kendimi. Hani o süt kokusuyla başlayan kitap vardı ya benim de aklımda Mert burnumda o süt kokusu vardı...