- 475 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÖÇ MEVSİMİ
GÖÇ MEVSİMİ
Beş vakit ararım düşlerimi. Beş vakit namaz gibi beşi bir yerde toplanır hayallerim, beş parmağımızın beşi gibi farklıdır beşte bir hayalin her biri. Kendi iç ben’ini ararsın da meşgul çıkar yahut yoğundur ‘içinizdeki ben’. Sağ omuz meleğiyle sol omzum saklambaç oynar gibi saklar gülüşümü. Gözlerime hediye ettim yıldızları, güneşi pırıl pırıl görebilmeleri için sundum emeğimi. Hakkını vermeliydim her bir uzvumun.
Kuş sesleri ve su şırıltısı misafiri oldu can kulağımın, can kulağıyla dinledim her sesi. Ellerimden uzandım parmak uçlarıma, titrek bir yükü tüy hafifliğiyle taşırcasına. Tenha bir patika yoldan ilettim selâmlarımı, usulca posta kuşumu yolladım. Dilimin; söz hakkı, susma hakkı, sohbet etme hakkı, dua etme hakkı, sevme ve sevilme hakkı, tatlı söz söyleme hakkı vardı. Çiçeksiz kalmadı gönül bahçem, gelincik ve papatyalar boy verdi. Burnumun mis kokan çiçekleri soluması, yağmurdan sonra toprak kokusunda rahmet bulması ayna gibi parlattı her bir organımı. Beden dilim ile gönül dilim yoldaş oldu, hayırlı bir yolun paydaşı oldu her ne varsa. Dünyalık randevuları ertelemenin vakti, bir gönülde durmalı artık. İki elim, iki gözüm, iki kulağım çifter çifter aşka tutuldu göç mevsimi.
Beş vakit göç mevsimindeydi hislerim. Candan içeri ne varsa hasbihâldeydi ve ömrümün son baharı da göç mevsimindeydi. Göç mevsimiydi şimdi, vakit dünyadan toprağa göçmekti fasılda. Bir fısıltı duyuldu rüzgârdan ve göç vaktini haber verdi.