- 1372 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
DİN TOPLUMUN AFYONUDUR
DİN TOPLUMUN AFYONUDUR
Karl Marx’ın, aşağıdaki sözüne inanmıyordum. Türkiye’deki din ile yaşanılan olayları gördükten sonra haklıymış demeye başladım. Bizim toplumda, sorgulamadan din adına uydurulmuş Arap örf ve adetlerine, din adamı kisvesinde olan kişilere körü körüne bir bağlılık var.
"Şeyh uçmaz,mürit uçurur." deyişi de bunu fazlasıyla ispatlıyor.
“Din Toplumun Afyonudur”… Marx hakkında hiç bir şey okumamış olanlar bile duymuşlardır bu sözü. Marx’a göre ezilenler için bir anestezi, bir tür “ideoloji” olmuştur din.
Baudelaire’in girişteki metninde anlattığı gibi dindarlık itiraz etmeden katlanılan, alışılmış bir köleliktir.
Bir “din düşmanı” olarak ünlenmesini sağlayan bu sloganın mucidi Marx değil aslında. Arkadaşları Moses Hess ve Heinrich Heine’ın daha önce yazdıklarında da var bu laf. Ama Marx ile sloganlaşmış.
Türk solcularının İslâm’a bakışını bugün dahi yönlendiren fikrî zemin neydi peki? Daha da önemlisi Marx’ın din-devlet ilişkisine yönelttiği eleştiriler Müslümanların işine yarayabilir mi? Dinsiz (=Nötr?) bir zeminde, proletarya için marxist bir hukuk, marxist bir ahlâk teorisi geliştirildi mi? Ve tabi Hıristiyanlıktan boşalan yere Marxizm talip oldu mu? Acaba ruhbanları, ritüelleriyle kendisi yeni bir din haline geldi mi? Dogmalaştı mı? Bu da dikkate değer bir başka soru.
Afyon, eroin, esrar… Bunları unutmak için kullanır insan. Tahammül edilmez bir hayata tahammül etmek için. Peki sloganın ötesine geçmek istersek… ne anlatıyor tam olarak o ünlü metin? Neydi Marx’ın iddiası?
“Din dünyadaki sıkıntıların tesellisi ve baskıları meşrulaştıran teorisidir. […] Dinin sefaleti hem gerçek sefaletin ifadesi hem de bu gerçekliğe itiraz edilmesidir. Din mutsuzluklar altında ezilen yaratığın son nefesi, kalpsiz bir dünyanın şefkati, ruhsuz bir çağın ruhudur. Din toplumun afyonudur. Halkın gerçekten mutlu olabilmesi için sahte bir mutluluk olan dinin yok edilmesi gerekir. İçinde bulunduğumuz durumun vehimlerinin yok edilmesini istemek aslında bu vehimlere ihtiyaç duyan durumun terk edilmesini istemektir.”
KAYNAKÇA:
Derin Düşünce
Komünizm, Marx, Marxizm, Materyalizm, Sosyalizm, Türk Solu
YORUMLAR
Ne yazık kiKur'an da "Aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez." denilmesine rağmen, ve yine "Allah ile aldatmayın" emrine rağmen
Allah ile aldatır ve aşırının da aşırısına giderler ve bütün bunlar da cehaletten ileri gelir zira dinini bileni aladatamazlar
ezilen hep şükreder çünkü ezenler onlara sabrı tavsiye ederler şükrü tavsiye ederler hasılı marx'ın dediği gibi din ile uyuştururlar
oysa ki müslümanın cehalet gibi bir lüksü yoktur ancak ezenlerin ayakları altında hamd edip şükredip ezilmeye devam edenlere okuma hakkını vermediklerini ise çok azı görür...
ben sadece Müslümanlığa göre değerlendirdim diğer dinlere dair fikrim bilgim yok, hasılı; gerçek Müslümanı aldatamaz kandıramazlar, çünkü o kim olduğunu bilir, zaten yaklaşamazlar ki kullansınlar ...
Filiz Şahin. tarafından 7/16/2018 12:41:43 PM zamanında düzenlenmiştir.
Aybars KARLIDAĞ
AKIL
Akıl, akıldan üstündür, Akıl,yaşta değil baştadır. Bu gibi atasözlerimizde aklın önemi ve aklımızı her zaman her yerde kullanmamız için bizlere yol gösteriyor.
Yüce kitabımız Kur’an- Kerim’de de Yaradanımız bizleri uyararak hiç aklınız yok mu? Diyerek yine akıl sahiplerine seslenmektedir. Demek ki aklımızı kullanmak bu kadar önemlidir.Ama aklını kiraya verenler,aklını değilde, menfaatini düşünenler bir süreliğine başarı kazansa da her zaman başkalarına kul köle olmaya mahkum olmuşlardır. Hayatta hep şeref ve onur yoksunu olarak yaşamışlardır.
Kur’an- ı Kerimde hep akıl sahiplerine hiç aklınız yok mu? Diye seslenen Yaradan, bizden her zaman aklımızı kullanmamızı istiyor.İşte biz adem oğulları her işimizde aklımızı kullanarak cuzi irademizle, başımıza gelebilecek ve hayatta yaşayabileceğimiz bir çok olumsuzlukları def edebileceğimizi biliyoruz. Biz de bu manada aklımızı kullanmalıyız aklımızı kimseye kiraya vermemeliyiz.
İslam dininde ruhban sınıfı yoktur.Gerileme döneminden beri insanları sömürmek ve zaaflarından faydalanmak için hep damardan girmeyi başarmışlar. Aklını kiraya verenler dinimizde olmayan türedi ruhban sınıfını oluşturmaya çalışmaktadır. Bundan dolayı her yerde İslamdan nasibini alamamış,ilim irfan yoksunu bir çok cahil molla kılıklı din tacirleri günümüzde çoğaldı.Kendi akılları kendilerine yetmediği halde,topluma yön vermeye çalışmaktadır bunlar.Ayrıca bunlar, millete verir talkını kendi yutar salkımı biçiminde bir atasözümüzle bire bir örtüşmektedir.
Akıl vermeye çalışanlarda her türlü pisliği yapmışlardır. Hiç birisi de aydınlanmanın önünü açacak olan ilim öğrenmeyi tavsiye etmemiş, hep yüz yıllardan beri halledilemeyen itikadi ve inanç konularını ön plana çıkarmışlardır. Amaç insanları uyuşturmak ve gelişmenin önüne geçmek ,kendilerine menfaat sağlamaktır.
Günümüzde de aynı şeyler, kandırmacalar devam ediyor. Din tacirleri tarafından aynı tezgah ve tuzaklar tezgahlanmaya devam ediyor.Çünkü bu alan en çok pirim yapan oy deposu olan bir alandır.Milletin hala gözü küllenmiş gerçekleri bir türlü göremiyor.Cumhuriyet kurulalı 94 yıl olmuş biz hala birbirimizle didişiyoruz.Gelişmenin önündeki engellerin niçin kaldırılmadığını sorgulamıyor,güzel ülkemizde bir çok istemediğimiz olaylar yaşanırken hala kendi menfaat penceremizden olaylara bakıyoruz.Çünkü hep balık akıllı olduğumuz için ülkemizde yaşananları çok çabuk unutuyoruz.
Hiç kimse gelişmenin önündeki engelleri kaldırmayı düşünmüyor.Ülkemizi muassır medeniyetler seviyesine çıkaracak olan bilimsel gelişmeler ve üniversite çevreleridir. Maalesef onlar da bazılarını tenzih ederek söylüyorum,akıllarını kiraya vermişlerdir.Bilim insanı yansız tarafsız yapılan her türlü haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı durması gerekirken taraf olmuşlardır.İlim yapmayı,Kur’an da ki ilimle amel etmeyi ve ilim öğrenmeyi emreden ayet ve hadislerden bahsetmiyor.Sadece ruhban sınıfının yaptığı cennet ve cehennem parselleme işini yapıyor.
Saygılarımla
Aybars KARLIDAĞ
Merhaba.Seviyeli ve edebi bir üslupla düşüncenizi ifade etmişsiniz.
Dengeli ve ve dozunda kullanmak kaydı ile insanın afyona ihtiyacı vardır. Tabi bu düşüncem uyuşturucu kullanımını meşru hale getirmez. Fiziksel manada uyuşturucu kullanımı aklı bütünüyle kullanılamaz hale getirir. İnsanı, muhtaç ve mecbur olduğu dozunda ve yeterince akıl kullanımından alıkoyar. Bu nedenle yasaktır. İslamda ise akıl hem var, hem yoktur. Gerektiği kadar var, gereğinden fazla yok. Hayat denge üzerine kuruludur. Allah'ın bütünüyle yasaklamadığı yahut emretmediği herşeyi dengeli ve dozunda, gerektiği kadar kullanmak zorundayız. Aksi takdirde hayatımızda aksaklıklar baş göstermeye başlar. İsyan da dozunda ve dengeli olmalı, itaat ve teslimiyet de... Allah'ın gönderdiği dinde bile aşırıya gitmeye veya onu esnetmeye hakkımız yok.
Düşünmek insan içindir fakat düşünceyi aşırıya kaçırmak insanı şüpheye, korkuya, pişmanlığa ve kaygıya sevk eder. Bu dördü ise insanın günlük hayatını yaşamasını aksakmaya başlar. Karar vermesini zorlaştırır, eyleme geçmekten alıkoyar.
İnsan kendisine bir muammadır ve kendisini mutlak surette hiçbir zaman anlayamaz, tanıyamaz. Bu kadar çok doğrunun, hayat görüşünün, ideolojinin olduğu hayatta din ona en doğrunun ne olduğunu gösterir ki, o göstermese, insan aklı en doğruyu kendi başına bulamaz.
Tebrik ederim güzel yazı idi.
Aybars KARLIDAĞ
İslâm’da Aklın Önemi ve Değeri Şöyle İfade Edilmektedir:
İslâm’da Aklın Önemi ve Değeri Kur’an-ı Kerim’e göre insanı insan yapan, onun her türlü davranışlarına anlam kazandıran ve ilâhî emirler karşısında sorumluluk altına girmesini sağlayan şey aklıdır. Din, akıllılara gönderilmiştir. Kur’an’da akıl kelimesi kırk dokuz yerde ve hep fiil şeklinde geçmektedir. Bu ayetlerde genellikle akletmenin, yani aklı kullanarak doğru düşünmenin önemi üzerinde durulmaktadır. Kur’an’a göre akıl “bilgi edinmeye yarayan bir güç” ve “bu güç ile elde edilen bilgi” şeklinde tarif edilmiştir. Dinin sorumluluk yüklediği akıl, birinci anlamdaki akıldır. Kur’an’da akıl; düşünmek, ibret almak, öğüt almak, hidayete ermek, cehaletten kurtulmak, kâinattaki ve kendi içindeki hakikatleri anlamak, gönülden kör, sağır, dilsiz olmamak için Kur’an’da akla vurgu yapılmaktadır. Aklın önemi, özellikle Kur’an’ın manasının, İslam’daki emir ve yasakların ve bunların hikmetlerinin anlaşılması içindir. Düşünmek, doğruyu bulup ona teslim olmak içindir. Kur’an birçok ayetinde insanları düşünmeye, anlamaya, zikretmeye davet etmektedir. Tüm bu faaliyetler aklın birer fonksiyonudur.