- 580 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Gözlemler
Benim yaşımdakiler bilirler, eskiden ortaokul Türkçe kitaplarında “Bakmak ve Görmek” diye bir metin vardı. Yıllarca bu iki eylemin farkını bildik ve ona göre davrandık. Sadece bakmakla yetinmeyip görmeye de çalıştık.
Geçen gün festivalde Hakimiyet Gazetesinin açtığı bölümde biraz vakit geçirdim. Çok yoğun bir saat değildi, ancak birçok şey gördüm ve sizinle paylaşmak istedim. Ne yazık ki bu gördüklerim canımı sıktı, hem de aslında bildiğim şeyler olmasına rağmen.
Tanıtım bölümlerinde izlemeye gelenlere çam sakızı çoban armağanı bir şeyler veriyorlar ve bölümün önünden geçerken bakmaktan çok görmesine çalışıyorlar. Hakimiyet de çok tabii olarak gazete ve kitap veriyor. İşte benim canımın sıkılması da vatandaşın tavrında oldu. Dışarıdan para ile alacağı, hatta arasa bulamayacağı bir kitap hediye olarak veriliyor, arkasından bir günlük gazete ekleniyor vatandaş tenezzül edip de kitabı almıyor veya bazı enteller kitabın ismini okuyunca elini çok sıcak bir şeye dokunmuş gibi bırakıp gidiyor.
Düşündüm ve düşündükçe de kahroldum. Kim yaptı bunu bize? Bu büyük kötülüğü biz kendi kendimize mi yaptık?
Emin olun bir milleti çökertmenin en güzel ve ucuz yolu bu. Okumayan, hatta okumaktan nefret eden bir insan tipi. Bedava verseniz bile yanında rahatsızlık verdiği için taşımak istemediği bir madde gibi kaldırıp atılan bir kitap. Kitaptan korkmak…
Yıllar önce buna benzer bir durumla karşılaşmış ve çok üzülmüştüm. Uzun çalışmalar sonucunda çıkarttığımız bir okul dergisini bedava dağıttığımız öğrencilerden bir kısmı dergiyi iade edence de en az bu kadar şaşırmış ve üzülmüştüm.
Kitap okutmayı sevdirmek için yapılan çalışmalardan birinde okuması için öğrencilere kitap dağıttığımda bir öğrencim itiraz etmişti. Hem de neye biliyor musunuz? Kendi kitabı arkadaşının kitabından elli sayfa daha kalınmış ve bu haksızlıkmış.
Yanlış anlamayın çocukları suçladığım yok. Bu işin vebalini daha gerilerde aramak gerekir. Kitapların yasaklandığı, yakıldığı, bir kitap okuyan görüldüğünde okuduğu kitaba veya yazara göre aforoz edildiği, bırak o kitabı de dersini çalış, dendiği zamanlara dönmek gerekiyor.
Anlayamadığımız bir şey var; kitap okuyan, bilen, anlayan adamdan kimseye zarar gelmez, en büyük düşman cehalettir. Ve ne yazık ki bu düşman bizi eser etmiş. Bir kitap gördüğümüzde okuma diyen o, bu necilerin kitabı, aman kafanı karıştırır diyen de o. Günde bir on beş dakikanı kitaba ayırtmayan buna rağmen saatlerini televizyon karşısında geçirten, kahvehane köşelerinde çürüten de o.