- 781 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GÜZEL HİTAP
Eski zamanda, şu marketlerin, büyük mağazaların olmadığı zamanlarda ne kadar samimiydi değil mi alış veriş? Biz onları tanırdık, onlar da bizi…
Hatırın için indiriyorum fiyatı, derdi bir tezgahtar. Aslında o kadar da yakından tanımasa bile teyze, der, dayı derdi müşteriye. Bacım derdi eğer kız kendi yaşına yakınsa. O gözle de bakardı müşteriye, anası gibi, bacısı gibi. Başka türlüsü öğretilmemişti çünkü. Ayıp diye bir şey vardı.
O zamanlar insanlar da alışıktı bu tip hitaplara. Belki böyle hitap edilmese o zaman bir bit yeniği arardı müşteri.
Sonra yıllar geçti. Biz değiştik, şehir büyüdü, kalabacıklaştı. Nice dükkanlar, marketler açıldı. Ne tezgahtar müşteriyi tanıyor, ne de müşteri tezgahtarı veya patronu.
Tabi ilişkiler de soğudu. Artık insanlar birbirlerine eski hitapları söylemez oldular. Zaten söyleseler de tam yerinde olmadığı için yadırganır oldu.
Artık bir tezgahtarın dükkandan içeri giren bir bayana “teyze” demesi doğru karşılanmıyor. Neden mi? Çünkü artık kimse kimsenin teyzesi olmak istemiyor. Daha da önemlisi “teyze”deki yaşlılık anlamını kimse kabullenmek istemiyor. Artık kimse ne teyze, ne da dayı.
Burada insanlara da hak vermek gerekiyor. Her ne kadar geçmişe özlemle ansak da bu tip konuşmalar pazar ağzı halini aldı artık.
İnsanlara artık beyefendi, hanımefendi diye hitap etmek gerekiyor. Belki küçük bayan, küçük bey demek de gerekiyor. Hatta çalışanların da birbirlerine Ali Bey, Fatma Hanım diye hitap etmelerinin zamanı geldi. Gerçekten, büyük ve saygın bir markette çalışanların birbirlerine “Baksana la !”, “Gözün kör mü oğlum?” gibi sözler söylemesi müşterinin gözünden kaçmıyor. Bu sözlerin duyulduğu mekanlarda sizin markanızın da kalitenizin de bir anlamı kalmıyor.
O halde çalışanlar hitap konusunda eğitilmeli ve sık sık da uyarılmalı. Hem de sadece büyük kuruluşlarda değil.