- 352 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOKAĞIN SONUNDAKİ EV BÖLÜM -4
SOKAĞIN SONUNDAKİ EV BÖLÜM -4
Trenden çıktıktan sonra, merdivenlerden inerek balıkçıların ve restoranların bulunduğu meydana doğru yürümeye başladı. Büyüklerimizin söylediği gibi Halil Dayı anın tadını çıkararak uzaktan gelen denizin harika kokusunu içine derin derin çekmeye başladı. Meydana geldiğinde aradığı Sükse restoranın tam sağında olduğunu gördü hiç acele etmeden yaklaştı ve müşteri gibi içeri girdi. Hemen bir garson yanına gelerek, ‘’ Buyurun efendim, hangi masaya oturmak istersiniz?’’ Halil Dayı,
‘’ Patronunla görüşmek istiyorum. Haber verir misin’’? Garson bir an düşündükten sonra ‘’ Baş üstüne efendim’’ dedi ve içeri doğru yürüdü.
Fazla beklemedi garson biraz sonra yanına gelerek, ‘’ Sizi bekliyor efendim.’’ İçeri geçtiler hemen iç kapının yanında ufak bir oda vardı. Restoranın sahibi Abidin Bey burayı büro olarak kullanıyordu. Halil Dayıyı ayakta karşıladı ve yer gösterdi.
Abidin Bey,
’’ Sizinle daha evvel karşılaştığımı sanmıyorum. Tanışıyor muyuz?’’
Halil Dayı,
‘’ Hayır evladım, beni daha evvel hiç görmediniz. Daha evvel karşılaşmadık.’’
Abidin Bey,
’’ Sizi dinliyorum buraya kadar boşu boşuna gelmediniz.’’
Halil Dayı,
‘’ Bir konuyu açıklığa kavuşturmak için sizinle konuşmak istedim. Birkaç gün önce burada yaşanan bir olaya açıklık getirmek istiyorum. ‘’
Abidin Bey,
‘’ Hangi olaydan bahsediyorsunuz anlayamadım?’’
Halil Dayı,
‘’ Esma’nın başından geçen olaydan.’’
Abidin Bey,
’’ Benden ne gibi bir şey istiyorsunuz?’’
Halil Dayı,
’’ Benim istediğim sadece Gülsarı ile sizin yanınızda konuşmak.’’
Abidin Bey biraz düşündükten sonra, ‘’ Tabii neden olmasın?’’ Yerinden kalktı odadan çıkarak bir garsona seslendi. Gülsarı’yı yanına göndermesini söyledi. Biraz sonra Gülsarı geldi ve odadan içeri girdi. ‘’ Buyurun Abidin Bey beni çağırmışsınız.’’
Abidin Bey,
‘’ Bu beyefendi seninle görüşmek istiyor.’’
Halil Dayı,
’’ Abidin Bey sizde izin verirseniz Gülsarı hanımın çaldırdığı cüzdanını bana iki günlüğüne emaneten verir misiniz? Hırsızlık şubesinden bir arkadaşıma vereceğim parmak izlerini alması için. Malum bende yanımda bir hırsızı çalıştırmak istemem. Daha sonra cüzdanı iade ederim.’’
Abidin Bey,
‘’ Benim için sorun yok cüzdanı getir kızım.’’
Gülsarı,
‘’ Bugün gelirken cüzdanı yolda düşürmüşüm efendim’’
Halil Dayı Gülsarı’nın yüzüne baktığında, gözlerinde korkuyu gördü. Tahmin ettiği gibi Esma burada bir komploya kurban olmuştu.
Halil Dayı,
’’ Teşekkür ederim Abidin Bey, ben öğrenmek istediğimi öğrendim. Artık gönül rahatlığı ile gidebilirim. Abidin Bey, bir dakika dedi ve kasayı açarak beş adet iki yüz lirayı bir zarfa koydu ve Halil dayıya uzattı. ‘’ Bu zarfı Esma Hanıma verirseniz hak yerini bulmuş olur. Ha bir de şahsi eşyalarını da biz taksi çağırıırken çocuklar kapıya çıkarır. Bu arada tanıştığımıza çok memnun oldum.’’
Halil Dayı izin isteyerek çağrılan taksiye Esmanın eşyaları ile bindi ve şoföre evin adresini verdikten sonra arkasına yaslandı. Yollar açık olduğu için on beş dakikada evin önündeydi. Münevver Hanımla beraber Esma’nın eşyalarını üst kata taşıdık. Zarfı cebimden çıkarıp Esma’nın göreceği bir şekilde bavulun üstüne bıraktım ‘’ Bak Hanım, bu konuda Esma’ya tek kelime etmeyeceksin. Ona sürpriz olsun. Kız haklıymış üçkâğıda getirmişler.’’
Münevver Hanım,
‘’ Hiç itiraz etmediler mi?’’
‘’Patronları hakikaten dürüst adammış. Beni dinledi hak verdi. Hatasını düzeltmek içinde bin lira verdi. Ama asıl önemli olan Esma’nın onurunu geri verdi.’’
Halil Dayı çocuklar beni aratmaz biraz bahçe ile uğraşayım diye düşündü. Önce çiçekleri ve ağaçları suladı, yabani otları yoldu. Bir taraftan da Münevver Hanıma laf yetiştiriyordu. ‘’ Hale’ye ne kadar benziyor değil mi? Sanki hık demişte burnundan düşmüş. Bana göre çok tuhaf bir durum. Zaten geldiği akşam duvarda Hale’nin resmini görünce bir tuhaf oldu.’’
Münevver Hanım,
‘’ Bende fark ettim ama bir şey demedim. Ben içeri giriyorum. Sende kendini fazla yorma.’’
Halil Dayı
‘’ Sen gir içeri bende fazla oyalanmam.’’ Sonrada kendi iç dünyasına dönerek düşünmeye devam etti. ‘’ Önce şu iki ağacın arasına mekândan bir masa getiririm, üç dört sandalye de attık mı akşamları gelsin çaylar.’’
Haberleri dinlerken Esma’nın içeri girerken çıkardığı gürültüyü duydu. Hah şimdi şenlik başlıyor. Esma salona gelip önce selam verdi sonrada Halil Dayının yanına oturarak cebinden bu günkü hasılatı çıkardı ve Halil Dayıya verdi. ‘’ Buyur Dayı bu günlük kazancımız.’’ Halil dayı parayı alarak saymaya lüzum görmeden cebine attı.
Esma meraktan içi içini yiyordu. Acaba benim işimi halletti mi? Ama dayı ser veriyor sır vermiyor. ‘’ Üzerime rahat bir şeyler giyeyim geliyorum dayı.’’ Yerinden kalkıp üst katın merdivenlerine yöneldi. Yatak odasının kapısını açıp içeri girerken bakışları birden salona kaydı. Olduğu yerde çakılıp kaldı, zira bütün eşyaları salonun ortasında duruyordu. Hemen salona koştu. Bavulun üzerinde duran zarfı alıp merakla içine baktı. Zarfın içinden paraları alıp saydı tamı tamına bin lira vardı. Koşarak merdivenlerden aşağı indi ve Halil Dayının karşısına geçip iki kolunu birden beline dayayıp, ‘’ Çok hainsin Dayı. Bana hiçbir şey söylemedin.’’
Halil Dayı,
‘’ sürpriz olsun istedim kızım. Bugün öğleden sonra Samatya’ya gittim patronunla tanıştım. Anlayışlı biriymiş. İçin rahat olsun sen hırsız falan değilsin. Bu sırada Münevver Hanım mutfakta su gibi akan sesiyle yanık bir türkü mırıldanıyordu.
Esma Halil Dayının ellerini kavrayıp öpmeye başladı. Gözyaşları yaşlı adamın ellerinden yuvarlanıp yere damlıyordu.
Esma,
‘’ İzin ver Dayı şu andan itibaren sana baba, Münevver Hanım teyzeye de anne diye hitap etmek istiyorum. Hale’ de size anne baba demez miydi?’’
Halil Dayı,
‘’ Hanım koş gel şimdi gerçek bir kızımız oldu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.