- 1056 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BİREY OLMAK NEDEN ÖNEMLİ
Gelenekte kodlarımız gelecek bakış açımızı etkiliyor. Gelenek kodlarımız ataerkil bir toplumu kulağımıza fısıldıyor. Nesilden nesile aktarılan hayatlar hayatın sahiciliğin yaşanmasını engelliyor.
Neden ütopyaların hakim olduğu bir dünyamız var ? Derinliklerimize yüklenen kodlardan neden kurtulamıyoruz ?
Kahramanlık hikayelerini dinlemek elbet güzel. Anlatmak da güzel olabilir. Ancak geçmişin kahramanlığı geleceğin şafağının yakalanmasını engelliyor.
Edebiyatımızda " Fecr-i Ati " denilen akım vardı. Döneminin gençlerinin oluşturduğu topluluk. Fecr-i Ati " Geleceğin Şafağı " anlamına geliyordu. Ancak, toplum gelenekleri karşısında Fecr-i Ati’yi savunanlar dağılmışlardır. Gelenekleri olanlar dönemin gençlerinin fikirlerini benimsememişlerdir. Yeni bir yol başlamadan bitmiştir. ( Savunulan fikirler doğrudur yanlıştır o ayrı konu. )
Edebiyat alanında olduğu gibi her alanda da yeniliğe kapıları kapattık. Özgürlük şarkılarını mırıldanarak her alanda rahatça fikri hürlüğü yaşayamadık. Haliyle her bir toplumsal canlılığı yaşayamadık.
Anlatmak istediğim gelenek ve gelecek çatışması değil. Gelenek kodlarımızı bir şekilde kırmamız gerekiyor. Elbette tarihin öğrettiklerini alacağız ancak geçmişte yaptığımız onca hatta yüzlerce hatalardan çıkarılması gereken dersleri çıkarmamız gerekir.
Kanaatimce geçmişin dehlizinde çıkarılması gereken en önemli ders de " birey " olma olgusudur. Birey olma yani kişilik kazanma iç güdüsünü her ferde kazandırmamız gerekiyor. Dünyaya gelen her birey Anne -baba gözetimi altındadır. Anne baba çocuğuna hayata karşı güveni öğretmeye başladığında çocuklar diğer çocukların yanında farklılığını ortaya çoğuz zaman ortaya koymuşlardır.
Kişilik kazanma aileden başlar. Aile kendi kaynaklarına, üretim gücüne , sahip olma dürtüsüne ne kadar güvenirse varlığını topluma kabul ettirir. Belki bulunduğu meclislerde parmakla gösterilen bireyler olur. Bu nedenle aile kavramı çok önemli. Aileler sağlam temellere kurulan karakterlerini çocuklarına yansıtmalıdırlar. Karakterler çocuklara dayatmayla öğretilecek bir husus değildir. Evimizde alacağımız kararlarda baba "Benim dediğim dedik çaldığım düdük "demekten vazgeçerek ailesiyle kararlar almalı . Bu kararları hep birlikte alınarak süzgeçten geçirilmeli ve her ne olursa olsun uygulanmalı .
Aile gibi toplumun her kademesinde toplumdaki her ferde " birey " olmalı öğretmeliyiz. Birey olan aile fertlerinin kendine olan güven duygusu oldukça fazladır. Kendine güvenen birey düşünmeyi, düşlemeyi çok iyi becerir. Düşünme güce olan kişilikler özgür düşüncenin gücünü ortaya çıkar. Özgürlük de üretimi , üredim de sevgiyi sevgi de toplumsal refahı getirir.
Toplumsal refah için her şeyi yapmaya değmez mi ?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.