- 801 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ANNEANNEM
Anneannemin sözü geçerdi benim büyüdüğüm evde. Ne ekilecek, ne biçilecek, kim evlenecek, kim nereye gidecek hep o karar verirdi. Emirleri kanun gibiydi. Kimse ağzını açıp itiraz edemezdi. Parmak hesabı, karış hesabı derken neredeyse memleketi yerinden yönetirdi. Şöyle basmayı açıp omzuna tutar, kaç metre gelir, kaç santim pay eklenir hepsini bilirdi. Makası dosdoğru tutar, ağız eğrisini kabul etmezdi. Çarşıdan alınan basmanın boya atıp atmadığını yazmasının ibiğine sürterek test ederdi.
Hiç doktora gitmezdi anneannem. Akşamları asla yemek yemezdi. Yağlı tuzlu sevmezdi. Çok acıkırsa keçi yoğurduna bayatlamış mısır ekmeği doğrayıp çerez niyetine yerdi. Hastalıklı, maraz insanları da pek sevmezdi. Yemesine içmesine dikkat etmesine rağmen "maşallah" eti butu yerindeydi. Her şeyi kendine özeldi. Ocak başını çok severdi. Oturduğu yerden önce ocağın külünü temizlerdi. Ucu sönmüş öğsüleri güzelce dizerdi. Sonra saç ayağını yerleştirir, ortası delik teneke sacı üzerine koyardı. Varsa yanan sobadan köz isterdi. Pirinci bize ayıklatırdı. Yine de inanmaz kendisi bi göz atardı. Bakır tencerede kaynayan suya pirinci salardı. Biraz kaynayınca fazla suyunu yal bakracına süzerdi. Suyunu iyice çeken pilavı sıcak kül üzerinde demlenmeye bırakırdı. Uzun saplı yağ tavasında sapsarı tereyağını eritirdi. Cızırtısı kesilince pilavın üzerinde kolunu oynata oynata dolandırırdı. Sonra mı? Tahta kaşığın sapıyla her yerini karıştırır, kapağını çabucak kapatırdı. Demini almış pilavı küçük bakır tepsiye evire çevire koyardı. Şimdi aynı pilavdan yeseniz.....kora halinde yok kardeşim böylesi dersiniz!
Sıra gelirdi soğanlıktan getirilen ve bakır bakraç içinde buz gibi suya yatırılan salataları ayırmaya. Tabi ki anneannem en körpelerini seçerdi. Alacalı soyduğu salatalardan tuza bulandırıp bize de yedirirdi. Kulplu sepetten bi koşu soğanı ve domatesleri getirirdik. Anneannemi soğan doğrarken film izler gibi izlerdim. Ellerinin ayarı hiç şaşmazdı. Oturduğu yerde ve avucunun içinde kırt kırt salatasını yapardı. Peki neyin içine dersiniz? Kocaman mavi lahana yaprağının içine doğrardı… Sonra soğanları mıncıklar, tuzu elinin ucuyla katardı. Siz hiç lahana yaprağında salata yediniz mi? Bu yazıdan sonra deneyin lütfen!...
Mor salkımlı üzümlerin gölgesinde büyüdüm ben. Ne çamurdan korktum, ne kedi köpekten. Yemek olmayınca tencerede, bi mor domatesten ısırırdım bi ekmekten. Kısacası her şeyin doğalını yedim ve büyüdükçe anneanneme benzedim. Dominant diyorlar ama...ne yapalım? Herkes çeker soyuna.
Yazan: MEHPARE GÖKÇE
YORUMLAR
"Anneannem"
Benim "cennet mekan" geveze bilgem...
Kınalı ellerim...
Kulağıma taktığı küpelerim...
Dünüm, bugünüm, yarınım...
Akılsızlığımda, aklıyla yaşadığım...
Hala O'nun verdiklerini en sol yanımda taşıdığım...
"En çıkılmaz yerde, cebime bıraktığı "öğretileriyle" yolumu bulduğum..."
Kıymetini bilemediğim, küçücük devim...
Ne yapalım, herkes çeksin, çekebildiğince soyuna...
Zevkti okumak...
Tebrikler...
Nicelerine inşaAllah...
mehpare gökçe
mehpare gökçe
harika bir anlatım olmuş tebrik ederim