- 3040 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İSLAMDA MÜMİNLER ANCAK KARDEŞTİRLER..
İşi tadında bırakalım.Seçim bitti şimdi yorumlar başladı.
Ne kadar az seviyormusuz birbirimizi.
Müminler ancak kardeştir âyetini ne çabuk unutuyoruz.
On gün önce safta Teravih kılmadik mı?
On gün önce bayram namazı sonrası müsafaha yaparak bayramlasmadik mı?
Birbirimizle sarılmak kucaklasmak için illa bir Kıbrıs Harbi veya Afrin Zeytindali operasyonu mu olması lazım.
Kazanan kazandı mesuliyet üstlendi.
Kazanamayanda eksikliklerini gözden geçirsin.
Bu memleket 80 milyon bu coğrafyaya az bile.
150 milyon da olacağız 250 milyonda.
Ayakta durmak için kardeşliğimizi pekistirmemiz şart..
Yoksa bir ve beraber olamadigimiz zaman kolay yem olmaz miyiz?
Sen filan partidensin ben bu partiliyim sen şu cemaat tenin ben bu cemaattenim benim cemaatim iyidir seninki kötüdür benim seninle isim olmaz git işine demek yanlıştır.
Oy neden perde arkasında kullanılıyor.
Herkesin oyu kime kullandığı belli olmasın diye.
Günümüzde maalesef müslüman kardeslerimiz oy kullandıktan sonra bir sonraki seçime kadar oyunu nereye kullandıklarını konuşmaktadırlar .
Bunun kimseye faydası olmaz müslümanları böler, parçalar, şeytan aleyhillaneyi sevindirir. .
Müslümanları bölüp parcalayan bugünkü en büyük tehlike siyasi cekismelerdir
Günümüzde futbol denilen oyun maalesef müslüman din kardeşlerimizin arasına tefrika fitne tohumları ekilmesi neden olabilmektedir.
Parayi alan yabancı yerli oyuncu köşeyi donmekte, bu işi organize edenler nasibini almakta, diğer futbolsevere ise yediği yağmur soğuk ve maddi ceremesi kalmaktadır.
Ona da bir şey demiyelim ama futboldan dolayi birbirini oldurenlere ne demeli. .
Ya coluk çocuğun yanında küfürlü konusmalarla, satırlarla bıçakla sahalara girenlere ne demeli.
Futbola aklını servetini kaptiranlari İspanya’da boğa güreşi seyircilerin ya da Vahşi Roma’da Gladyatörleri izleyenlere benzetirim.
Allah akıl fikir versin.
Futbol milletimizi birleştiren değil bölen bir müsabaka olmaktan çıkmalıdır.
Çocuklar öğretmen doktor mühendis değil, futbolcu olacağım diyorlarsa milletimin geleceğinden endişe ederim bendeniz. .
Kardeşlik kardeşlik Kurt- Türk ,Alevi- sünni, Lazi Çerkezi Ermenisi ben bu vatani seviyorum diyorsa buyursun gule güle yasasinlar..
Seçimler demokratik haktır ama toplumu bir arada tutan harç değildir.
Siyasi iklimler ısındıkca "vicdânî birlik" ruhumuz zehirleniyor.
Milli günlerde savaşlarda derlenen toparlanan millet ruhu, şuuru siyaset ve seçim işin içine girince parcalaniyor..Camilerimiz, derneklerimiz, kahvehanelerimiz hep bölündü, parçalandı.
Ocu, şucu, bucu hatta vatanına sevdâlı insanlar bile ‘‘Vatan haini‘‘ olarak adlandırıldı.
Sosyal medyada harâretli tartışmalar, hatta seviyesi sıfırlanıp birbirini arkadaşlıktan çıkartıp bloke edenlere de şahit olduk.
Dün Fethullah Gülene Hocaefendi diyordular şimdi hain alçak diyorlar.
Hocaefendiye simdi hain diyorlar uc yil sonra kim hain kim kahraman belli olacak diyorlardi.17-25 aralik hadisesi sonrasinda ..
Bu kulaklarim nelere şahit oldu bir bilseniz.
Bunları söyleyen adamlar aynı makamlarda Stk larda duruyorlar..
Olan en alttaki tabandaki hiç bir şeyden haberi olmayan arkadaşlara oldu.
İbadetle meşgul olanlar birde ticaretle meşgul olanlar cezalandırıldılar.
Dayısı olan iktidara yakın olan ceza almadı,parti marifetiyle bir çok eğitimci görevlerine öğretmen olarak iade edildiler.Bir ilde İl başkanının kardeşi ihraç edilip görevine bir ay sonra iade edildi.
Kimse adil olarak değerlendirme yapıldı diyemez.
Birisi sizi şikayet ediyor ihraç oluyorsunuz ya da emekliye ayrılıyorsunuz.
Ohal kalkacak yasalar normal işleyecek de dava açarak belki haklarınıza kavuşacaksınız.
***
Kimdi bu ihraç edilen kamudaki eğitimci arkadaşlarımız?
Dün aynı yola baş koyduklarınız değil miydiler?
Beraber ıslandığınız beraber yola çıktıklarınız.
Şimdi yok o arkadaşlar yanınızda kimine hain dediniz, kimini terörist ilan ettiniz.
Dün aynı davaya inandıklarınız yok bakın yanınızda..
Dün ailemizi, çocuklarımızı birbirimize emanet ettiklerimiz/komşularımız.
Yarın benim senin tabutuna omuz vereceklerimizdi.
Kim için, kimler için çalışıyordu o kimseler..
Erdoğan için, Bahçeli için İnce için, Akşener yada bir başka siyasî lider için.
Insanlar farklı düşünemezmi?Farklı kişileri sevemez mi?
Demokraside herkesin görüşüne sayı esas değil midir?
Kimse oyundan dolayı kınanamazdı demokrasilerde hani?
Fetö demokrasiye 15 temmuz darbesiyle darbe vurmamış mıydı?
15 temmuzdan sonra bir ay meydanlarda Demokrasi nöbeti tutmamış mıydık beraberce?
İnsanlar kafasına aklına göre istediği bir partiye görüşe oy veremez mi?
Senin dediğini demez, senin gibi düşünmezse vatana ihanet mi etmiş olurlar?
Farklı düşünürlerse devletin bekası mı bozulur?
Devlet dediğin kartondan bir kulemidir ki ufacık bir rüzgarla yıkılsın gitsin..
Nedir bu nefret söylemi birbirini hain ilan etmeler.
Devletin camisinde, okulunda siyasi görüşü dillendirerek baskı kumpas kurmalar.
Senin desteklediğini desteklemediği için bütün köprüleri atmayı göze alırken, bütun gâye gayreti dîn ve Kur’an olan güzîde topluluğun gönlünde neden yer bulamayanları niçin sorgulamıyorsunuz?
Senin değer ve değerlendirmelerinden daha farklı belki daha isabetli kanaatlara neden bu kadar tahammülsüz hatta düşmansınız?
Gerçek vatan hainleriyle yatıp kalkıp büyüyenler, fikir ve gönül birliği yapanlar, bütün îkazlara rağmen kendi başına hareket edip deniz bitip acı gerçekle yüz yüze gelince "kandırıldık" diyenler sütten çıkmış ak kaşık, aynı tabakdan yemek yediğin arkadaşın, din kardeşin vatan haini öyle mi?
Bu hissî ve egoist düşünceve davranışlar asıl bizi bölüp güçsüzleştirir!
Bırakın siyasî hislerle dost ve din kardeşlerinizi infazı.
Mitinglerin verdiği atmosfer ve heyecanla söylenmiş siyasîlerin aşırı sözleriyle etrafınızdaki iyi insanları kırıp kaybetmeyin.Sert ve ayrımcı söylemlerden kaçının.
Bırakın herkes istediği gibi düşünsün, istediği partiye oy vermiş olsun.
Bırakın herkes istediği lideri desteklesin sevsin.
Bırakın herkesin bir Cumhurbaşkanı adayı olsun.
Yarın yine biz bize kalacağız.
Cenazemize, düğünümüze, hastalığımıza siyasî liderler katılmayacak.
Milletin birleştirici, kaynaştırıcı harcı olan inancımızı siyasetle zehirlemeyelim.
Duymazlar sesimizi ama Ey Türkiyedeki siyasiler!
Bizi bölecek söylemlerden kaçının.
Yoksa asıl ihanet, huzurumuzu kaçıran, birlik ruhumuzu zehirleme vebâli sizin üzerinizedir.
Yapılan seçimlerin memleketimiz, milletimizin bekâ ve huzurla temâdîsine vesile olmasını diliyorum.
***
15 Temmuz Şehitlerimizi Saygı ile Anıyoruz..
Allah Bütün Şehitlerimizi Mekanların Cennet Kabirlerini Nur Eylesin
Geride Kalan Gazilerimizide Allahım En Güzel Şekilde Mükafatlandırsın, Amin..
’Bazıları diyor ki, “Ehl-I Sünnet cemaatler, Feto ile mücadelede neden haşin değiller? Neden sakin duruyorlar? Neden bağırıp çağırmıyorlar.”
Bunları diyenlere bir kaç sözüm var. Bak kardeşim, anlatayım;
40 yıldır , sen Feto’nun okullarında okurken, dershanelerine tonla para verip giderken; oralarda gayri islami bir zehrin enjekte edildiği şuuruyla, babalarımız asla bizi oralara göndermemişti.
Sen, tıpkı bu gün, meydanlarda yaptığın gibi, elinde bayraklarla, Türkçe olimpiyatlarına genç kızların danslarını izlemeye gidip şarkılara göz yaşlarıyla eşlik ederken; biz rahle başında İslam’ın temel akidelerini öğreniyorduk.
Sen, hoşgörü, diyalog deyip, gayri müslimler ne güzel müslüman oluyorlar derken; biz o müslüman olduğunu zannettiğin kişileri, ülkesinde tanıyor ve hiç de öyle olmadığını bilip senin kandırılmana üzülüyorduk.
Sen, kolejlerin verdiği yüksek dereceli eğitimleri övüp, herkesi oraya teşvik ederken; biz hem o eğitimi alıyor hem de islami ilimleri satırlardan sadrımıza aktarmaya çalışıyorduk.
Sen, Feto’ya ne isterlerse kepçe kepçe verirken; bizden kimimiz onlara reddiyeler yaptı diye hapislere girdi, kimimiz iftiralara uğrayıp işinden gücünden oldu. Onlar bu günün gizli kahramanları değil de nedir?
Sen, himmet-hipnoz seanslarında, paraları çantayla hüngür hüngür verirken; biz o paraların maksadı dışında nerelerde kullanıldığını görüp, üzülüyorduk. İkaz etsek de dinletemiyorduk.
Sen, Feto’yu o dönem 100 birim desteklerken, bizim 20 birim mesafeli durmamızı eleştiriyor, kıskançlık olarak niteliyordun. Bu gün sen 100 birim mesafeli duruyorsun ve sen bizim 40 yıldır durduğumuz 20 birimlik mesafeyi yine anlamsızca eleştiriyorsun. Biz yine sana “sukunet ve adalet”i tavsiye ediyoruz.
Biz, içlerindeki ehl-i salat, ehl-i insaf, ehl-i vicdan, ehl-i iman olan kimselerin kalplerini kırmamak için sessizce işimizi yaparken, sessizliğimizi pasiflik zannedip, küçümsüyordun.
Bu gün sen eline balyozu almış, adaleti umursamadan saldırırken; biz bu hengamede masumlar da yanmasın diye senin için dua ediyoruz.
Hey dostum, sen gaza gelmiş, onların peşinde ülke ülke ‘yolunmaya’ giderken; biz dünyanın her köşesinde sessizce, mevzi mevzi ehl-I sünnet müdafası yapıyorduk.
Türkiye’nin her kasabasında, Dünya’nın her ülkesinde kök salmış olan bir ‘şer’ yapıyı, sen nasıl sarsabildiğini, nasıl bu kadar yıpratabildiğini zannediyorsun? O küçümsediğin onlarca ehl-I sünnet cemaat ve onların rahlelerinden geçen milyonlarca vatanperverin, hiç mi emeği yok bu işte?,,
Sen, ihale peşinde koşup, devletin en kritik kurumlarını hainlere gafilce teslim ederken; biz sana bunu haykırıyorduk ama umursamıyordun. Lakin biz Rabbimize ‘hayır’ için dua ediyor ve köy köy, kasaba kasaba seni iktidara taşıyan oy potansiyellerini yetiştiriyorduk.
Geldiğin bu noktada, ukelalığın senin en zayıf yönün olur. Seni sen yapan milleti, o milleti ayakta tutan iç dinamikleri unutursan, ilahi tokat sert olur.
Kendi kendine öğrenilmiyor bu işler, bu ilimler. Kendi kendine profesor olabilir mi bir insan? Kadim bir müessesede dirsek çürütmeden, sabahlamadan, yıllarını vermeden, o ruhu kendi kendine nasıl alabilir bir insan?
Vatanperverlik; ruhuna işlemişse kalıcı olur, duygularına işlemişse geçer gider.
Ruh; sukuneti sever, derinliği sever. Adım adım işini yapar. Nakış gibi işler…
Ruh; sloganı sevmez, hırçınlığı sevmez, kontrolsüzlüğü sevmez…
Unutma; milletin feraseti, milletin maneviyatı, içindeki o ‘dinamik’ yapılarda.
Unutma; bundan önce kurduğumuz tüm devletleri o ‘dinamikler’ kurdu.
Dilerim Allahtan, bu hataya topyekün düşmezsiniz. Münferid şımarıklıklar olarak kalır bunlar.
Dilerim Allahtan, güzel işlerinizin ecirlerini zayi etmezsiniz.
Sen soruyorsun, Ehl-I Sünnet Cemaatler nerede.Onlar her yerde.
Yeri geldiğinde rahlede, yeri geldiğinde meydanda… Flamasız, amblemsiz, slogansız, minnetsiz… Sırf Allah için oralarda…. Onlar senin amcan, dayın, abin, enişten, kardeşin… Onlar senin komşun, ortağın, müşterin…
Heyecandan görmemiş olabilirsin.
…
Ve onlar, ‘Kadim Silsilelerinden’ aldıkları enerjiyle, yine her nefeste ‘Allah’ deyip, vücudun ihtiyacı olan kanı damarlara pompalamaya hep devam edecekler…
Bin beş yüz yıldır olduğu gibi.
Demedi demeyin; bu milletin ‘kalbini’ kırmayın.
…
Bu darbeler gelip gecici. Bu darbeler bizi daha da güçlendirir.
Bu darbeler Malazgrit gibidir, Mohaç gibidir… Bazen Çaldıran gibidir. Biz nice meydan muharebelerinden zaferlerle çıktık.
Bizi yıkan hep tek bir darbe oldu.
Fitne.
Fitne ateşine odun taşımayalım…’’
alıntı.
***
Sana dusen tevbe et nadım ol hem kendine hemde memlekete sahip cikan biz kardeslerıne bolca dua et olur mu Kardesım! !!!
Fetoculer ne istediler de vermedik diyenler 15 temmuzun ikinci yıl dönümünde gusul abdesti alarak istiğfar etsinler..
Bu isler kolay degil bunda kul hakki var öyle yaldızlı şatavatli törenlerle Kurani Kerim okumakla hatimlerle bu şehitlerin kanı da milletin giden malı da ödenmez.
15 temmuzda meydana ilk inenlerden biri de bendim.Bir ay boyunca Demokrasi nöbetine gidende bizlerdik.
Gördüğüm lüzum üzerine bu sene hiç bir satavatli torene kutlamaya katılmıyorum.
Beraber nöbete durdugum arkadaslarin bana gosterdikleri vefasizlik karsisinda biraz mesafeli olmaya karar verdim.
Bu bir zaferse eğer bir grubun partinin değil topyekûn bir milletin evlatlarinin ,halkımızın zaferidir..
Samimiyetimizi Allahın ve Resulünün sav.bilmesi yeter de artar bizlere..
Eğer şehitlere vefa göstermek istiyorlarsa 15 temmuzda ilk kurşunu atarak milletin kaderini değiştiren Ömer Halisdemir’leri yetiştirenlere gidip bir teşekkür etsinler...
03.07.2018//KIRIKKALE
HİDAYET DOĞAN OSMANOĞLU
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.