- 321 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DİN KAVRAMI.
DİN KAVRAMI
Din duygusu insanlık tarihi kadar eskidir. Hatta diyebiliriz ki, çok yakın çağlara kadar dinler tarihi, insanlık tarihi olmuştur. Çünkü insanla insanın dışındaki güçler arasında bir denge kurmayı hedef tutan dinler insan toplumlarına yüzyıllar boyunca ışık tutmuştur. Toplum hayatının birçok öğesi kaynağını ya doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak dinden almıştır. Öte yandan dinden doğmuş olmakla birlikte bir zaman sonra bağımsızlıklarını kazanan bilim, felsefe gibi konular dinlerde değişiklik yaratan önemli adımlar atmışlardır. Kısacası, insanın bilgi dünyası değişip geliştikçe, her ilerlemeye uygun olarak eski dinler ortadan kalkmış, yerine yenileri çıkmıştır. Bütün dinlerde ortak özellik kutsal bir şeye inanmak fikridir.
Dinlerin gelişmesi tarihi 3 aşamada ele alınabilir. İlk aşama putperestlik dediğimiz ve insanların çevrelerindeki kendilerine en yakın bazı eşyalara tapmasıyla belirlenen çağdır. Ağaç, hayvan, güneş gibi insan dışı, ama insanın günlük hayatında çok büyük yer tutan varlıklar kutsal değer kazanmıştır. İnsanlar bunların doğa üstü yetenekleri olduklarına, dün yada görülen düzeni sağladıklarına inanmışlardı.
İkinci aşama çoktanrılı dinlerin ortaya çıkmasıyla belirdi. Eski Yunan, Mısır, Hitit, Sümer dinlerinde görüldüğü gibi çevredeki günlük eşyalar kutsal değerlerini yitirmişler, onun yerine iyilik, kötülük kavramlarını yüklenen insanüstü soyut fikirler belirmiştir. Bu tanrıların her biri başka bir görevle yükümlüydü. Örneğin ekinin, bereketin, yağmurun, savaşın hep ayrı tanrıları vardı. Bunlar her toplumun kendi mitologyasına göre insanların ulaşamayacağı başka bir dünyada yaşarlardı; bizim dünyamıza zaman zaman inmeleri de burada kendi konularında bazı çalışmalar yapmak içindi.
Üçüncü büyük adım çok tanrılıktan tek tanrılı dinlere geçişle oldu. Bunlarda dünyayı, evreni yaratan, insana can veren, canını alan, bir çok gücün kaynağı olan ve evrende kendini gösteren şaşmaz düzenin yürütücüsü olan tek bir tanrı vardır. Tek tanrı düşüncesini ilk önce Mısır firavunlarından IV. Amenofis’in ortaya attığı söylenir. Bununla birlikte bu kavramı bir sistem haline getiren ve yeni bir din kuran Musa olmuştur. Onun kurduğu Museviliği Hıristiyanlık izlemiştir. Müslümanlık en son din olarak kendini göstermiştir.
Tek tanrılı dinler de kendi içlerinde zaman zaman büyük değişikliklere uğramışlardır. Aslında tanrıyla insan arasındaki ilişkileri kuran ve düzenleyen bir kurum olan din, toplumlar değiştikçe bu değişikliğe ayak uydurmuştur. Bazı çağlarda da gelişmeleri izleyemediği için gerilerde kalmış, kendini değiştirmiştir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.