- 438 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Brakusa
Pontarı geçeli dört saat olmuştu. Üstelik taşkın dönemi ve yanımda zincire vurulmuş vahşi ve güçlü bir brakusa ile nehri geçmeye çalışmak aptallıktı ve bu tür bir aptallığı ancak ben yapabilirdim.
Novigrada daha bir günlük yol vardı karanlık yada aydınlık benim için fark etmesede. Yorulmuş ve acıkmıştım kanlı ormanın kuytularında geceyi geçirmek için konaklamaya karar verdim. Özel zincirlerle bağladığım brakusayı da attan indirip önceden hazırladığım etleri pişirmeye başladım. Brakusanın gözleri onu alt edip yakaladığımdan beri aynı kindar ve ölümcül halde idi. Bana kalsa onu çoktan öldürmüş ve leşini bir kenera bırakmıştım ancak bu sefer ki müşterim brakusasını özelikle canlı istemiş ve bunun için bayağıda yüklü bir ödeme teklif etmişti. İnsanlar tarafından şeytan olarak çağrılsamda bende parayı severdim zira herhangi bir kerhanede elf kızları ile yatmak yada içmek için ödeme yapmak gerekti.
İnsanlar,elfler,cüceler,bucukluklar artık birbirini öldürmeden bir arada yaşamayı çözdüğü yada hepsinden önemlisi artık dünyadaki en büyük güç ne Nilfgaardian nede Redania olmadığı için böyleydi . Ben doğmadan iki yüz sene önce kıtaya ne insanlara ne elflere nede burada var olan başka bir şeye benzemeyen bir ırk geldi. Güçlü ve acımasızdılar , insanları elfleri herşeyi yendiler hatta birleşmiş insan,elf,cüce ordularını dahi silip süpürdüler. Sonrada kedilerine ait olduklarını idda ettikleri bir sahili işgal edip bizi kendi halimize bıraktılar elbette büyük şehirler elçilikler açıp krallıklardan vergiler alarak.
Bunlar ben doğmadan iki yüz sene önce olmuştu. Witcherlar ve Sahireler çağı ise ben doğmadan üç yüz sene önce bitmişti en son ölen Witcher ın Akkurt olduğu hala söylene gelir. Kendimi ona benzetsemde artık dünyamızda yüksek vampirler dışında canavar kalmadığı için ben sadece insan öldürürdüm. Kısacası adi bir suçludan başkası değilim. Tek farkım bir şeytan olarak doğduğum için gereğinden fazla güçlü olmam. Beni şeytan diye çağıran ilk kişi üvey annemdi beni doğuran kadını hiç tanımadım hatta baba denilen adamı dahi tanımadım.
Üvey annem beni neden ve ne için baktı bilmiyorum ama beni öldürmeye çalışması kötü olmuştu zira yedi yaşındaydım ve o beni yakmaya çalışmıştı. Kaçtığım o ölümlü eve bir gün sonra gece vakti geri dönerek onun ellerini ve ayaklarını bağladım ve beni yakmaya çalıştığı kızgın maşa ile çığlıklarına ve gözyaşlarına aldırış etmeden bütün bedenini dağladım. Ölmeden hemen önce bana son kez şeytan demesi bile güzeldi. İlk öldrüme eylemim böylece başlamıştı , her gittiğim yerde şeytan olmamın verdiği sorumluluk ile öldürmeye devam ettim insanlar. Akrabalarını,Annelerini,Babalarını,Kardeşlerini,Eşlerini ve hatta Çocuklarını öldürmem için bana para veriyordu. Lakin herşey olup bittiğinde tek şeytan olarak ben var oluyordum. Ama şunuda söyleyebilirim on altı yaşın altındaki hiçbir şeyi öldürmedim. Çocuklardan değil yetişkinlerden tiksiniyorum.
Brakusanın önüne pişirdiklerimden bir parça atıp yemesi için emrettim normalde kana susamış bu canlı bir köpek gibi o eti yemeliydi.
Onu yakalarken onla dövüşürken yada günlerdir at sırtında onu taşırken dahi sadece çığlık atmış olan bu canlı bir anda.
Şeytansın sen canavar diye bağırmaya başlamıştı. Ağzımdaki eti iyice çiğnedikten sonra ayağa kalkıp ona doğru yaklaştım. Ben üzerine geldikçe olduğu yere iyice sinen bu yaratık benden korkuyordu; Yaşamak için kan içen bir varlığı bile korkutuyordum. Ona daha da yaklaşıp çenesini tuttum gözlerinde ki nefret korkuya,öfke gözyaşına dönüşmüş bir halde bana baktı. Hiç böyle gözler görmemiştim daha önce onlarca brakusa yada alp öldürmüş olsam daha bunun gözleri çok farklıydı. Yüzüme tükürdüğü anda ona vurmam gerektiğini biliyordum ellerini çözerek yerde ki eti işaret ettim. Aynı gözlerle bana bakarak
Canavar diye bağırmaya devam etti
Bu kadarıda fazlaydı yediği tokat onu kendine getirmiş olacak ki sesini kesti ayaklarını iyice ağaca bağlayıp onu olduğu yerde bırakıp ateşin başına döndüm. İstesede istemesede hiçbir canlı uzun süreli açlığa dayanamaz oda buna dahildi elbet. Önündeki eti yerken canavar diye fısıldamayı ihmal etmiyordu. Uyandığımda onun çığlıkları dolduruyordu kulaklarımı ilk kez bu kadar derin uyumuştum.
Etrafındaki dört adam zaten bağlı olan brakusayı ellerindeki kısa kılıçlarla yaralıyorlardı normalde bu öldürme işine ben bile katılırdım ancak müşterimin memnuniyeti için onun canlı olması lazımdı. Üstelik sabahları çığlıklarla uyanmak sinirlerimi alt üst etmişti.
İlk adamın boynunu kopardığım gibi diğer üçü çığlıklar atarak üzerime saldırdılar ikincinin iki kolunuda kestim,üçüncü ve dördüncü kaçmaya çalışırken sırtlarına saplanan balta ile toprağı öptü. Zira bir brakusa ile birlikte beni ihbar edebilirlerdi. Ve herhangi bir ülkenin askerleri ile uğraşmak istemiyordum sırf bu aptal köylüler yüzünden.
Etrafta başkalarının olmadığına emin olunca Brakusanın yanına döndüm perişan bir halde idi zira ona verdiğm onca ilaçtan sonra zarasız bir insana dönüşmüştü buda az önce yediği kılıç darbeleri nedeniyle ölmesi gerektiği anlamına geliyordu. Eh ölüyordu da kana bulanmış yüzüne bakarak
- Özür dilerim seni koruyamadım en azından fazla acı çekmeni engellemem en iyisi diyerek bıcağımı boğazına dayadım.
Titriyordu bende titriyordum bir brakusayı öldürmekte tereddüt yaşayacağımı düşünmezdim fısıltı halinde yapma öldürme beni dediğini duydum
evet bir şeytanım ama Tanrı değilim nasıl yaşatacağım seni zaten ölüyorsun dedim
Kan dedi
evet kan o bir vampirdi sonuçta onu kurtaracak şey kandı.
Kestiğim adamlardan birinin kopan kolunu ona verdim sanki şeker yiyordu işi bittiğinde koldan geriye sadece kemik kalmıştı.
Eh en azından ziyan etmemişti nimeti az önce ölümün olduğu gözleri şimdi parlıyordu ayakları bağlı olmasa kesin kaçmayı denerdi.
Gülümseyerek
Ben İsolde Brakusa prensesi dedi
eh ne yapayım der gibi ona baktım ama bu sıkıntı olabilirdi bildiğin prenses kaçırmıştım
cevap vermedi
sonra
- Beni çözde diğerlerinide yiyeyim tam gücüme ulaşmam gerek , söz kaçmayacağım. Üstelik tek başına buraya gelen Amok grubundan kurtulamazsın.
Amoklar iki yüz sene önce dünyamızı işgal eden ırktı
onlardan da korkmam için bir sebep yoktu ama kalabalık bir grup olurlarsa yakalana bilirdim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.