- 662 Okunma
- 7 Yorum
- 3 Beğeni
Fedakarlık / KÖŞE
Herkes evlatlarını sever, onların geleceği için elinden geleni yapar da;
Bazı aileler sadece evlatları için yaşarlar!...
Her şeye sıfırdan başlayan, fedakar yürekli ailelerin seçmiş olduğu yaşam biçimidir bu.
Hani derler ya ’ yemedi yedirdi, giymedi giydirdi ’ bu aileler için söylenmiş demek ki.
Daha çiçeği burnunda evliyken başlarlar doğmamış çocuğa gömlek biçmeye...
Kendi aralarında çocukluk anılarını paylaşırken, geleceğe ait planlarını da yaparlar.
Çocukları, onlar gibi yok, yoksul büyümeyecektir!.
Kendi ihtiyaçlarından, zevklerinden kısarak çocukların her istediğini yapmaya çalışırlar.
Bütçeye göre, her türlü olanağı onlar için kullanmaktan büyük mutluluk duyarlar.
En güzel oyuncaklar, en güzel giysiler, çocuk arabası, bisikleti derken, kendi ihtiyaçları hep ertelenir!.
Çocuklar büyüdükçe masrafları da büyür...
Okul, kozmetik, kutlamalar, gezi devri başlamıştır artık.
Onlara ’ yok ’ diyemezsiniz, deseniz de anlamazlar, anladıklarını varsayalım, yüreğiniz elvermez.
Arkadaşlarının yanında mahcup olmasın istersiniz.
Maddi imkanlarını zorlamak bile yetmez bazen, babaya ek iş düşer.
Aynı durum anne için de geçerlidir...
Mesleği yoksa bile, evde ücretle el işi yaparak, gündelik ev işlerine giderek eve maddi katkı sağlamaya çalışır.
Gece olupta bitkin bir vaziyette yatağa uzandıklarında, sohbetleri hala çocukların geleceği üzerinedir...
’ Hayırlısı ile okulları bitse, iyi bir iş bulsalar, hayırlı kısmetleri çıksa, iyi bir yuva kursalar. ’
Ancak ondan sonra huzura kavuşacaklarını düşünürler.
Öyle ya, yemediler yedirdiler, giymediler giydirdiler, aslan gibi evlatlar yetiştirdiler.
Elleri ekmek tutunca, yuvalarını kurunca bunlara da bir köşe verirler artık.
Torunlarını sevmek, parka götürüp gezdirmek, masallar anlatmak onları öyle mutlu edecek ki.
Ah! o günlere gelinseydi eğer...
......
Keşke birazcıkta kendiniz için yaşasaydınız!
Keşke dengeyi iyi kursaydınız!
Zaman öyle değişti ki; düşünceler, kavramlar, bağlar ters tepti, takla attı.
Ah fedakar yüreklilerim;
Köşeden köşeye şutlanmak arası sıcak bir köşe bulabilirseniz şanslısınız.
Yok eğer bulamadınız da huzur evi lüksünüz de yoksa yandınız!.
Nurten Işılak
YORUMLAR
Kültürümüzde hızla yaşanan sosyal değişim, bazı savrulmaları da beraberinde getirdi. Çoğumuzun içinde büyüdüğü ‘büyük aile’ kavramı ‘bayramlaşmak – düğünde- cenazede’ beraber olmak adına anılır oldu. Yerini çekirdek aile aldı... o kadar aldı ki... bekar gençler bunu da istemedi, aynı ilde yalnız yaşamaya başladı...
Bunlar eleştiri değil, birer saptama... Çünkü herkesin doğrusu kendine...
Bize verilen her şeyin karşılığını ( teşekkür adına mümkünse daha çok ) vermemiz gerektiği öğretisiyle büyütüldük... Bu hele emekse!... Değeri biçilebilir mi?...
Bütün bu savrulmalara rağmen ‘aile’ algısının güçlü olduğu bir toplumuz... Torun sahibi çocuklarına destek olmaya çalışan aileler tanıyorum... Yani büyükler ellerinden geleni/ gelmeyeni hâlâ yapmaya çalışıyorlar... Bunun karşılığını da beklemiyorlar....
Maddi olarak evet!... ama duygu olarak bekledikleri var!... Belki biraz daha aranmayı, daha candan ilgi görmeyi, gençlerin ilgi alanına girmeyen konuları anlatırken paylaşımcı bir şekilde dinlenmeyi.... kısaca ‘önemsenmeyi’ bekliyorlar....
Çocuk, yatırım değildir... Bunu ısrarla savunurum!... ‘Ben sana baktım, şimdi sen bana bakacaksın’ dayatmasına kaldıysa iş, bunca yıl hiçbir duygu ( sevgi – saygı) paylaşılamamış, sadece görevler yerine getirilmiş demektir. Yıllar sonra çocuklar da ‘uygun gördükleri’ şekilde görevlerini yerine getirirler. Büyüklerin beklediği gibi olmasa da...
Demem o ki!...
Bu hızlı sosyal değişimde ‘şirazesi kayanlar’ önce büyükler oldu. Kendileri için uygun gördüklerini yaparken çocuklarla sohbet etmeye, oyun oynamaya, özel şeyleri paylaşmaya ya zamanları olmadı ya akıllarına gelmedi!... Maddi olarak yetmeyi yeterli zannettiler...
Şimdi çocuklarımızın hayatı bizden daha ağır bir yükle ve hızlı yaşanıyor... Sorumlulukları ve yetişmeye çalıştıkları sosyal hayatları içinde korkarım bizim kuşaktan daha sorunlu çocuklar büyütüyorlar...
Artık onları hayatında yazıda geçtiği ahde vefa tarzında bir yaklaşımla yerimiz yok!... Bunu kabullenmek zorundayız!...
Kesek döner sap döner/ Gün gelir hesap döner!...
Bir gazetede köşe yazısı olacak kalitede teması ve işleyişiyle kaleme alınan yazıyı içtenlikle kutlarım Sevgili Arkadaşım...
Güçlü kalemin ve duyarlı yüreğin var olsun... Sevgilerimle...
Bizim çocukluğumuzda yokluk vardı şimdi onlar yokluk yaşamasınlar diye çabalayan aileler çocuklarına çok büyük kötülük yapmaktadırlar. Bunun da yanlış olduğunu uzun zaman sonra anlaşılacaktır...Bedeli korkak ve tembel bir nesille karşı karşıya kalacak ödenecek...Çok anlamlıydı...
"İpin ucunu kaçırmak" deriz ya...
İşte o, yazıda anlatılan...
Çocuk yetiştirmekle ağaç yetiştir mek benzerlik taşır.
Nasıl "köklensin", fırtınaya, kışa, susuzluğa dayansın, öyle çıt kırıldım olmasın derseniz.. Çocuk da o...
Hayatı tanımalı, "varı, yoğu" bilmeli, eşyanın, giysilerinin, kendisi için alınan her şeyin kıymetini bilmeli...
Büyüdükçe aile bütçesine katkıda bulunmalı...
Mücadeleci olmalı!
Gerektiğinde kendisiyle ilgili kararlar verebilmeli, tercihleri için kıyaslama yapabilmeli..
İşte o zaman...
Kendisine emek verenlerin değerini bilecektir..
Çünkü o emeğin ne anlama geldiğini bilerek yetişmiştir!
Konu derin...
Ve faydalı bir tema...
Tebrik ve takdir ile Nurten Hanım..