5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1168
Okunma
Ruhumun bedenimden kat be kat yaşlı olması gerçeği koyuyor adama be. Anladım ki dünya saf bir şekilde sevenlere göre değil. Ya onlar gibi kullanacaksın Yada seveceksin. Seveceksin ama her gün öleceksin. Düşündüm de biz sevenler olarak fazla fedakarız. Onlar bizi öldürürken biz yaşatmaya çalışıyoruz. Sevgi yalan olmuş, çıkarlar birer adım önde her seferinde. O senin merkezin, yaşam kaynağın. Sense onun için ucuz bir kumaş parçası kadar değersiz Toz pembe değil hayat. Hatta o kadar acımasız ki sen orada acından ağlarken, senin halini anlamak yerine "Çevren de ki insanları düşün, onları olumsuz etkilemeni istemiyorum... " diyen insanlar var. Sen ölsen orada seni takan yok kısacası. Seni düşünmezler çünkü sen diğerleri gibi olmadın. Duygularını adam gibi yaşadın. Merhametin bir anne gibiydi karşıdaki kişiye. Şefkatle yaklaştın sevdiğine. Kendi isteklerinden vazgeçip onun için fedakarlık yaptın. Mutlu ettin, ödülü bu muydu peki? Kim hak etti gerçekten. Pek fazla inancınızda kalmadı iyi bir şeylerin olacağına dair. Bazılarımız hatta intiharı ya da kaçıp gitmeyi istedi. Bir kişi bile yüzünüze bakmaz, güneş doğmaz iken şu ruhunuzun içine. Sadece bir süre doğdu sanıyorsunuz. Aksine içinizde kendiliğinden doğması muhtemel güneşiniz’i kaybediyorsunuz. Bütün acıları geçin, olacaklar oldu. Sevmekten vazgeçmeyin, karakterinizden de aynı şekilde. Çünkü iyi düşünen insanlar az kaldı. Dünya vadedilen cennet bizim için ama çoğumuza cehennem oldu. Asıl acı gerçek ise bir köpek bile sizi karşılık beklemeden sevebiliyor iken siz dünyaları önüne serdiğiniz halde kenara atılmak koyuyor adama. Yanlış kişileri sevdik insanlar olarak. Bizim değerimizi bilmeyen birine yaptıklarımızı, gerçekten değecek insanlar için yapsaydık keşke. O zaman çok daha farklı olacaktı herşey. Bazılarımız sahte güzelliklere aldandık. Bazılarımızda sahte yalanlara inandırıldık. İnanmak zorunda değildik fakat kimseye güvenilmeyeceğini bilmiyorduk. Öyle bir an geldi ki çoğumuzun yaptığı yanlışlar normal gelmeye başladı. Çevremiz bize öyle davranıyordu çünkü umursanmıyor, sevilmiyorduk. "I’d sleep on broken glass just not to lose your smiles" biz aslında buyuz. Hayatın anlamını, ne için burada olduğumuzu biz biliyoruz. En çok mutluluğu da biz hak ediyoruz çünkü biz duygularımızın arkasında durabilecek kadar karakterimize sahip çıktık. Kenara atıldık ama en azından duygularımızdan vazgeçmeyecek kadar da erdem sahibiydik. Onlardan ayrıldık bu noktada. Sevginin acısını da çektik, lakin başka birini kullanacak kadar şerefsiz de değildik. Herkese iyi geceler veya iyi sabahlar. Mutluluk yakın ve sadece görmesini bilene güzel...