- 365 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Türkiye Manzaraları
Türkiye Manzaraları
Yurt dışına gidip gelenler ülkemizi ve yaşanan süreçleri daha iyi mukayese eder ama bunlar arasında çok da istikrar yok aslında. Nasıl mı? Medeniyetin batıdan doğduğunu, sanatın, kültürün ve bunun gibi hasletlerin tamamının kökü ve gövdesi batıda olduğuna inanan bir güruh var ki bunlara çok da yaklaşamaz insan. Biz Türklerin, Arapların genelinde Müslümanların eksik ve olumsuz yanlarını hep gündemde tutarken, batıya yani gayri müslimlere güzellemeler dizerler. Bunlar kendilerini elit sınıfta görürler. Geneline Beyaz Türk yakıştırması yapsak çokta yanlış olmaz. Ülkemizi yaşanmaz bulan, uç noktalarda politize olmuş bir sınıf bunlar maalesef. Bu keskin bakış açısı, geçmişini hep öven içinde bulunduğu zamanı hep kötüleyen hastalıklı bir ruh halini anımsatıyor daha çok. İnsan bunları gördükçe, -vatandaşlıklarını değiştirseler de kendileri de bizde rahat etsek- diyesi geliyor insanın. Bir de ülkemizi cennet gibi gören bir güruh var. Belki de bu iki zıt kutbun yanında daha gerçekçi bakış açıları geliştirmemiz gerekiyor.
Yurt dışı özellikle Avrupa görmüşlerin dillerinden düşürmedikleri, Avrupa ülkelerinde kuralların çok katı olduğu, insanların bu kurallara uydukları, insanların hakkaniyetli hareket ettikleri gibi bir yığın övgü cümleleri duyarsınız. Bunların yanında ülkemizde birçok kuralsızlıkların, karmaşaların, adaletsizliklerin olduğu türünden birçok da yergi cümleleri duyarsınız. Zaman içerisinde bu övgüler yergiye, yergiler de övgüye evirildiğini de gördüğümüz olmuştur. “Su, yolunu bulur” sözünde olduğu gibi taşlar zamanla yerine oturmaktadır.
Son yıllarda ekonomik şartların düzelmesi ve imkânların artması ile beraber dünyanın birçok yerine gidip gören insanlarımızın sayısı artmaya başladı. Bunların istatistiği tutuluyordur muhakkak ama bu trafiğin ülkemize olumlu ya da olumsuz yansımalarını iyi değerlendirmemiz gerekiyor.
Birde sadece umreye, hacca veya Batı Trakya, Gürcistan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan gibi yakın komşulara giderek yurt dışını görme ihtiyaçlarını giderenler var.
Ülkemiz insanlarının sıcaklığı, samimiyeti, doğallığı birçok değişik kanallardan çokça duyarız. Sokakta omuzunda çocuğunu gezdiren bir babayı batı ülkelerinde görebilir misiniz sorusunu sormamız yeterli mi sizce?
Sosyal medyada insanların ruh hallerini, tepkilerini caps (kapak) denen görsellerle sunmalarına aşina olmaya başladık. “Başka ülkede yaşayamam” üst başlığında çokça görsel mesajlara şahit olmuşuzdur. Başka bir örnek; kepçeli araca takılan iple salıncak keyfi yapan insanımızı görme ihtimaliniz ne kadar yüksek değil mi? Toplumumuzun mizah anlayışının yüksek olduğu apaçık bir gerçek.
Yaşam içerisinde gereklilik sayıp kibarlaşma gayretlerimize rağmen içimizin bir taraflarında “minibüs muavinliği veya tır şoförü ruh hali” taşıdığımız ise acı bir gerçek. Görüntüde kibar ve sosyetik görünen bir bayanın veya şık giyimli bir adamın her an fabrika ayarlarına dönme ihtimalleri çok yüksek. Düştükleri durumlar ise trajikomik. Daha ötesine geçemiyorlar bir türlü.
Bu tiplerin dışında da insan manzaraları var tabii ki yurdumda. Her türlü olumsuzluğa rağmen on beş Temmuz darbe kalkışmasında canını ortaya koyan büyük bir kesim var ki bunlar gerçek manada vatanseverlerdir. Mertliklerinin yanı sıra Anadoluluk ve yerlilik kimliğini taşırlar bunlar. Sağdan da soldan da beslenen kuvvetli bir damardır Anadoluluk ve yerlilik.
Atmosfer nefes darlığı çekerken deodorantlı beyler ve bayanlar hiç çekilmiyor. Bir de üstüne delindi zaten ozon deyip geçenler. Tohum olamayan domatesler, soysuz fasulyeler pişer tencerede kimin umurunda. Ekşimeyen yoğurt hikmet değilse bütün suç İsrail’de midir? Küfür ne geziyor kızların ağızlarında. Küpeli, damla sakızlı erkekler mi bizim? Dövme üzerine dövme, tanınmıyor yüzleri. Ağdalı, permalı yerine göre mavi boyalı. Sigara içilen caddelerden sağlıklı nesiller geçsin isteniyor. Şikayet besbelli baş ağrıtıyor. Bizimkisi kırk yaş üstü sendromu belki de. Ah bu kurallar, olası d vitamini eksikliği, başa bela kolesterol, gizli şeker, asabi tansiyon, gelişi güzel yaşamalar. Ah deodorantlı beyler ve bayanlar.
Moda tabirle cool (havalı) takılanlar var. Bunlar toplumda bilirkişilerdir. En azından kendilerini öyle addederler. Kartal misali yükseklerde yaşamayı sadece kendilerine layık görürler. Haklarını yemeyelim yinede kâğıt yalayanlar, kalem tutanlar çoktur içlerinde. Daha çok okumuşlar arasında yaygın olan bu ruh haline bir nevi hastalık desek yanlış olmaz. Her zaman büyük makamlardaymış havası ile dolaşırlar ve bir şekilde de olsa genellikle üst mevkilere de gelirler. Bu tipler, gemilerini her dönem yürütürler ne yazık ki.
Onlar olmasaydı madden ve manen nasıl zenginleşirdi güzel ülkem. İyi ki varsınız mı desem? Yok artık…
İlkay Coşkun
12.07.2017
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.