Bitti mi?
Bitti mi? Güzelce sövdünüz mü, kaldı mı sövülmedik sülale ferdi? Bölünmekle kalmayıp iyice parça pinçik oldunuz mu? Şahıslara saldırıp yine fikirleri kenara atıp zihninizin sifonunu çektiniz mi?
Hepiniz yaşadığınız coğrafyanın sınırlarını nasıl da benimsiyorsunuz. Komşunuzu aşağılayarak, yerin dibine sokarak “halk”a sahip çıktığınızı savunuyorsunuz. Merak ediyorum, ağzınız küfürden kinden lağım gibi kokarken nasıl güzel ve parlak yarınlardan bahsedebiliyorsunuz? Beyniniz sadece bölmeye yararken nasıl “birlik” adına yumruğunuzu kaldırabiliyorsunuz?
Vicdanınızın ağzını kapatan insan kendi ağzını açarsa birlik değil bencillik konuşur.
Ülkenin rengarenk mozaik taşlarını aynı renge mi boyamaya kalkıyorsunuz? Renklerin kalkıp savaştığını, birbirini öldürdüğünü düşünsenize, böyle böyle karanlığa sürülür insanlık işte...
Yarın aynı otobüse binip, çocuklarınızı aynı okula göndereceğinizi, yan yana çalışıp aynı alın terini akıtacağınızı, aynı bakkaldan ekmek alıp, akşam sofralarınıza aynı yemekleri servis edeceğinizi unutuyorsunuz. Aynı sevince aynı dilde seviniyor, yeri geldiğinde aynı hüzne kocaman bir gözyaşı olup akıyorsunuz. Ve kaçınılmaz aynı topraklara gömüleceksiniz.
Yobaz, gavur, faşist, komünist, ırkçı, laikci, terörist, milliyetçi, vatan haini vesaire vesairelere böldüğünüz insanlarla çoçuklarınız bir gün arkadaş olup karşınıza dikilip “neden içine ettiniz ülkenin, neden böylesiniz, neden nefretle dolusunuz?” diye sorduklarında “vatanımızı seviyoruz” diyeceksiniz, aynı kavramları kullanacaksınız. “Böyle mi seviyorsunuz? Sevgi bu değil...” diyecekler size. Utanmadan kardeşliği öğretmeye kalkacaksınız üstelik, tabii eğer birbirinizin yüzüne bakacak kadar hatır bıraktıysanız eğer...
Kutsal ideolojiniz için kendini fedâ eden ölüleriniz bugün seslenebilselerdi size, hep bir ağızdan “aptallar!” diye seslenirlerdi “bizim öcümüz için savaşmayın! Biz de bizden öncekilerin öcü için savaştık. Ömür kısa, siz yaşayın, birlikte yaşamayı öğrenin, öğretin! Ölümü değil, yaşamayı, kini değil sevgiyi kutsayın!” derlerdi.
"Düşüncelerine katılmıyorum, ama senin düşüncelerini savunma hakkını sonuna kadar destekleyeceğim." der Voltaire, hatta “bunun için canımı bile verebilirim” diye ekler.
Üzgünüm ki bu kollektif bilinç, hoşgörü, yan yana huzurla yaşama becerisi bizim için çok ama çok uzakta. Malesef birbiri üstüne çıkıp ezmeye kalkanlar için zafer yoktur, hayata, yaşama ve umuda dair sadece yenilgi vardır...
✒️T.Y.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.