- 1859 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÇİFT BAŞLI GÜVERCİN
Kapadokya’nın yemyeşil güvercinlik vadisinde güneş doğmak üzere idi.Anne güvercin tığraz kalesinin tepesinde bulunan yuvasında sancılar içinde kıvranıyordu.Ancak daha önce yumurta yaparken hiç bu kadar sancılanmamıştı.Güneş doğarken yumurtladı.Rahatlarken bir müddet dinlendi.Kendine gelince yumurtaya baktı çok büyüktü.Nerdeyse tavuk yumurtası kadar vardı.
Anne güvercin kuluçkaya yattı.Eğer eşi olsaydı nöbetleşe kuluçkaya yatacaklardı.Ancak eşi kaybolmuştu. On yedi gün olmuştu ancak yumurta çatlamamıştı.Anne güvercin açlık ve susuzluktan zayıf düşmüştü.Yirmi birinci gün yumurta çatladı.Anne güvercin yumurtaya bakarken hayretler içerisinde kaldı.Çıkan civciv öncekilerden iki kat büyük ve çift başlıydı.
Anne güvercin vadiden su ve yiyecek ihtiyacını karşılamak için hemen yuvadan ayrıldı.Kısa sürede dönerek kursağında biriktirdiği yiyeceği yavrusunun ağzına verdi.Ancak bu yavrunun sürekli ağzı açıktı.Doymak bilmiyordu.Gün geçtikçe tüylenmeğe başlanan yavrunun tüyleri de önceki yavrulara benzemiyordu.Bir kafası siyah,bir kafası beyaz boyunları yeşil, gövdesi kiremit renginde idi.Tüyleri ile birlikte gagaları ve ayakları da büyüyordu.Büyüyen gagaların kartal gagası gibi kıvrımlı ve keskin olduğu ortaya çıkıyordu.Ayakları ise büyüdükçe kartal pençesine benziyordu.Anne güvercin her gün şaşkınlık içerisinde yavrusunu büyütmeye çalışıyordu.
Çift başlı yavru güvercin bir ay sonra yeme vurmaya başladı.Annesinden üç kat iriliğe ulaşmıştı.Yavaş yavaş kanatlarını yuvada çırparken,uçmaya hazırlanıyordu.Bir kaç gün yuvada kanat çırpmalardan sonra kendine güven geldi ve yuvadan bıraktı kendini boşluğa. Masmavi gökyüzünde uçmaktaydı. Rüyada mı, uyanık mı ya da her ikisi de mi değil anlayamadı. Kanatlarının altından gürül-gürül rüzgârlar geçiyor,uçtukça kendisine güveni geliyordu.Uçtukça vücudundaki güç-kuvvet artmaktaydı. Rengârenk gökyüzü, parlak güneş ışığına bürünmüş yemyeşil bir vadi. Bu ne kadar güzel bir manzara?Daha da moral bularak oldukça yükseklere doğru çıktı. Gözündeki küçük alan kayboldu. Artık ona dünya daha da genişleyen gözünün önünde yemyeşil bir sofraya dönüştü.
Fakat çabuk yoruldu ve yuvaya annesinin yanına döndü.Anne güvercin artık yavrusunun büyüdüğünü yuvadan ayrılacağını anlayınca hayata dair bazı nasihatler vermesi gerektiğini düşündü.
Oğlum şimdi beni dinle.Artık güçlendin kuvvetlendin yuvadan ayrılma vaktin geldi.Dışarısı yuvan kadar güvenli ve emin değildir.Biz güvercinler içsel bir pusulaya sahibiz.Bulunduğumuz alanın manyetizmasını iyi analiz edebilen biz güvercinler, zihinsel olarak hangi yöne gittiğimizi ve dönüşte hangi yönü kullanarak başlangıç noktasına erişebileceğimizi anlayabiliriz.Yıldızlar, güneş, görsel ve koku hafızalarımız güçlüdür. Dünya’nın manyetik alanıyla etkileşim sağlayan manyetitli hücrelerimiz algıladığı verileri sinirlere iletir, sinirler ise bunları elektrik sinyallerine çevirerek beynimize yorumlaması için göndeririz. Biz güvercinler, yapımızdaki sistemlerin mükemmel uyumu sayesinde binlerce kilometre uzaklıktaki yerin konumunu bulabiliriz ve bu hesap hiç şaşmaz.
Sahip olduğun yeteneklerini tanıyarak hayatında daha başarılı olabilirsin. Sen şu anda bedensel olarak epey sağlamlaştın. Bundan sonra akıl yönünden olgunlaşarak yetişmen gerek. Dostlarını ve düşmanlarını iyi tanımalısın.İnsanlara karşı her zaman uyanık ol. Onlar yerde yürüdükleri sürece bizlere sataşamazlar diye düşünme. Tüfek denilen aletleri vasıtasıyla onlar seni yüzlerce metre yükseklikten vurabilirler.Güvercin dediğin kanaatkâr olması gerekir. Fazla tamahkârlık mutlaka yolunu sahtekarların yanına götürür anladın mı? Her zaman uyanık durmanı öğütlüyorum.
Çift başlı yavru güvercin annesinin nasihatlerini dinledikten yuvadan ayrıldı.Bir daha geriye dönemezdi.Çünkü yuva artık annesi ile ikisine küçük geliyordu.Yuvadan süzülerek vadiye uzandı.Vadide bulunan yüzlerce güvercinle karşılaştı.Onların garip bakışları arasında uçarken annesinin nasihatlerine uyarak insanlara yakın uçmadı.Bir müddet gezdikten sonra yüksek bir yeri yuva yapmak için seçti.Etraftan çer çöp toplayarak zirvenin vadiye bakan kısmında yuvasını oluşturmaya başladı.Ancak kafasına takılan soru hiç aklından çıkmıyordu.Bütün güvercinler çift başlı ve oldukça iri vücuduna çok dikkatle bakarken rahatsız oluyordu.Diğer güvercinlerin bu bakışlarından nasıl kurtulmalıydı?Keşke bende diğer güvercinler gibi olsaydım.Gövdem büyük doyurması zor,başım çift düşünmesi zor diyerek hayıflandı kendi kendine.Ama böyle olmayı kendi istememişti ki.O halde ne yapmak lazım bir çözüm bulması gerekti.
Ertesi gün grup halinde uçan güvercinlere katılmak istedi.Onlarla birlikte uçmaya çalıştı ancak diğer güvercinler ondan korkup dağılıverdiler.Bir kaç gün bu çabasını sürdürdü ancak her seferinde diğer güvercinler aralarına almadılar.Çift başlı güvercin umudunu kaybetti.Yalnız uçuşlarını devam ettirdi.Her geçen gün vadiyi daha iyi tanımaya başladı.Sık sık konduğu peri bacalarının tepeleri gözlem ve dinlenme için adeta kendisi için yapılmıştı.Vadinin değişik yerlerinden vadiyi seyrediyordu.Aşağıda şelalenin gürül gürül akan sularını seyrederken sesi kulaklarına doğanın bitmez senfonisi gibi geliyordu.Esvap pınarına gelen kadınlar pat pat tokuşlarla çamaşır yıkıyorlarken içinden iyi ki bizim elbiselerimiz yokta yıkamak zorunda değiliz diye geçirdi.Bulgur değirmeni güvercinler için sık sık ziyaret edilen bir yerdi.Ancak insanlara yakın olmak güven vermiyordu.Bir çok ağaç içinde insanların bezler bağladığı nazar boncuklu ağaç dikkatini çekiyordu.Ancak insanların bu garip davranışına bir anlam veremiyordu.
Vadi üzerinde her uçuşunda farklı şeyler gözüne çarpıyordu.İnsanların çoğu vadinin zemininde ufak tefek evler yapmışlar,üstleri başları çok iyi durumda değildi.Ancak vadinin girişinde yüksekçe bir yere yapılan az sayıda evler daha gösterişli ve süslüydü.Günler geçtikçe anladı ki bütün vadideki insanlar bu üç beş evdekilere çalışıyor.Tarladan kaldırdıkları hasadın çoğunu bu evdekilere veriyorlar.Herkes hür gibi dolaşıp çalışırken gerçekte vadide etrafı çevrili ada gibi duran evdekilere hizmet ettikleri önce anlaşılmıyordu,ancak dikkatle bakınca görebiliyordu.
İnsanlara ait gözlemlerinin yanında vadideki güvercinleri de gözlem yapıyordu.Güvercinlerin çoğu karnını doyuracak kadar kısa mesafede uçuyorlardı .Çoğu vadinin öbür ucunu dahi görmemişti.Hatta çoğunun ada gibi duran etrafı çevrili evlerden bile haberi yoktu.Ama benim iri vücudum daha uzun mesafe uçmamı kolaylaştırdığı için,kısa zamanda vadinin bir ucundan diğer ucuna kolayca uçabiliyordum.Bir çok yerde başsız güvercinler gördüm önce çok şaşırdım.Nasıl olur başsız güvercin diye?Yaklaşınca anladım ki başlarını kanatlarının altına sokmuşlar,şükür karnımız tok deyip uyumaktalarmış.
Günler geçtikçe çift başlı güvercin yalnızlığın acısını daha çok hissetmeye başladı.İki başından birisi hayatını sürdürmek için kimseye ihtiyacın yok diye mantık yürütürken,diğer başı duygusallaşıyor,sevinçlerini üzüntülerini paylaşacak bir dost arıyordu.Ancak vücudu ve çift başından dolayı hiçbir güvercine yaklaşamıyordu.Bir gün uçarken zirvede yalnız bir güvercin gördü alçaldı ve yanına kondu.Hayret güvercin onu görünce uçup gitmedi.Biraz daha yakından bakınca bu güvercinin yaşlı uçmaya mecali olmayan bir güvercin olduğunu anladı.Yaşlı güvercin biraz irkilse de durumunu bozmadı, hoş geldin evlat diyerek söze başladı. Ooo sen baya gençsin.Gücün kuvvetin yerindeyken özgürlüğün gökyüzünde kanatlanmış hali gibisin.Aşağıda seni gören insanlar senin özgürlüğünü görüp neden özgür olmak istemezler anlamıyorum.Hepsi yıllarca aynı vadinin bir kısmında dolanır dururlar.
Aylarca kimseyle konuşamayan çift başlı güvercin,ihtiyar güvercini sıkılmadan dinliyordu.İhtiyar güvercin ise günlerdir yanına kimse uğramadığı için konuşacak birisini bulmuşken yaşadığı hayat tecrübelerini anlatmak istiyordu.Sözleri alçak sesle ve sayılacak kadar tane tane idi.Biraz duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti.Genç dostum,kuş bakışı bakmak güzeldir fakat kuş gibi bakmamak şartıyla. Ne kadar yüksekten uçarsan uç, beslenmek için yeniden yere ineceksin. Senin özgürlüğün, bir yem boyu kadardır .Güçlüyüm diyerek gurura kapılma.Özgürlüğün bedeli vardır.Bunu gün geçtikçe daha çok hissedeceksin.Yüksek düşünceleri olanlar yuvalarını uçurumlar üzerine yaparlar. Amansızca uçan kuşlar içindir sarp kayalıklar, uçsuz bucaksız ovalar.Vadide konacağın dallara değil,kanatlarının gücüne güven. Kuş kadar hafif olsan da kanatların olmadan uçamazsın.Biz sevdiklerimiz ile vadide özgürce uçup taklalar atarken,insanlar seni severse yakalayıp kafeslere koyarlar.
Çift başlı güvercin epey dinledikten sonra ihtiyar güvercinin konuşmaktan halsizleştiğini anladı,hızlıca uçarak vadiden bir çırpıda yiyecek tohumlardan getirdi yeni dostuna ikram etti.Çift başlı güvercin annesinden,yeni dostu ihtiyar güvercinden hep nasihat dinlemişti.Oysa kendisinin umutları ve hayalleri vardı.Tamam vadide hayatta kalmayı nasihatlerden öğrendim ama ben yükseklerde uçarken başka vadilerin olduğunu gördüm.Hayat sadece güvercin vadisi değil ki diyerek düşündü.Ama nasihatlerin hayatta kalması için önemli olduğunun da fakındaydı.
Artık konuşabildiği,yaklaşabildiği bir dostu olmuştu.Sık sık yanına gelerek yiyecek getiriyor,dostuyla sohbetler diyordu.Yaşlı dostu her geçen gün daha güçleniyordu.Yiyeceklerden mi yoksa benim çılgın enerjimden mi bilmiyorum.Şakalaşmaya bile başladık.Bana kuş beyinli yanıma yavaş in rüzgarına kapılıp düşeceğim deyince,bende senin beynin balık beyni mi yüzmeyi öğrenecek diyerek şakalaşmıştık.
Günler sonra aklımdaki soruyu ihtiyar güvercine sordum.Dede ben diğer güvercinlerle dost olamayacak mıyım,onlarla beraber uçamayacak mıyım? İhtiyar güvercin;oğul sen onlarla uçamazsın.Onlar bu küçük vadide yaşamaya alışmışlar,birbirlerine benzerler.Fazla yüksekten, uzak mesafe uçuşlardan korkarlar.Sen farklısın,alışkanlıkların yok henüz.Alışkanlıklarına hapsolmamışsın.Diğer güvercinler tek kafada aklını ve duygularını bir arada karışık tutarken,sen iki başınla bunları ayırabiliyorsun.Ne görünüşünle,ne de özelliklerinle diğer güvercinlerle uçamazsın.Sana benzeyen güvercinler az sayıda vardı, onlarda öldürüldüler,ya da başka vadilere uçtular.Bu vadide sana arkadaş olacak az sayıdaki güvercinler de korkudan sinmiş durumdalar.Biliyorlar ki vadinin başındaki etrafı çevrili ada gibi duran evler kendilerinin farkına varırsa bin bir hile ile peşlerine düşer ve az oldukları için tek tek avlanırlar.Ne zaman ki korku duvarları yıkıldı,o zaman sana benzeyen güvercinler birden ortaya çıkar ve onlarla uçabilirsin.Özgürlüğün bedeli ucuz değildir. Aklından çıkartma ki, özgürlüğü ebediyen duygusallıkla elde etmek mümkün değildir. Onun için kan vermek,can vermek gerekir.Sen köleler gibi değil,kahramanca yaşamak istiyorsan bunları göze almalısın. Güvercinler insan yüzünü tanır,unutmazlar.Dostlarını düşmanlarını sende tanıyacaksın.Uçuşlarını buna göre yapacaksın.Gençliğine güvenip pervasız olma.Zamanı gelince dostlarını tanıyacak ve beraber uçacaksınız.Ancak aşırı özgüven ile alçak uçarsan ya yakalanır kafese konulursun,ya da avlanırsın.Şimdilik yalnız uçman daha güvenli.Biraz daha yükseklere çıkar bakarsan diğer vadilerde de akraban olan güvercinleri görebilirsin.
Çift başlı güvercin ihtiyar dostunu dinledikten sonra umut ile umutsuzluk arasında gelgitler yaşamaya başladı.Aklı ihtiyar dostunun yanında,duyguları kanatlarının altında esiyordu.Her ne kadar vadide adadaki güçlere uşaklık eden güvercinler olsa da çift başı emindi, yalnız uçsa da,asla özgürlüğünden vazgeçemezdi.Özgürlük ve bağımsızlık çift başlı güvercinlerin karakteriydi.Hiç bir vadinin kendisini esir edemeyeceğini, gökyüzünde yükselerek haykırdı;
Bütün dünya duysun,bütün dünya duysun, bütün dünya duysun…diyerek,
özgürlüğün bağımsızlığın kanatlarında yükselerek…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.