Beni Terk Etme!
O’nu ilk defa seksenli yıllarda müzik kaseti satan bir dükkanda dinlemiştim. Dudaktan tane tane dökülen güçlü bir sesti duyduklarım. Daha sonraki yıllarda TV’de yanılmıyorsam Cumhur Sezen Önal’ın programında yüzünü de görecektim bu etkileyici sesin. Jacques Brel’di bu sesin sahibi. Yorumladığı şarkının adı da “Ne me quitte pas”.Türkçe anlamı “Beni Terk Etme”. Sözlerinin bir kısmı şöyledir bu güzel şarkının:
Ben sana sunarım
Yağmur incileri
Ülkelerden gelen
Yağmurun hiç yağmadığı
Toprağı kazarım
Ölene kadar
Vücudunu donatmak için
Altınla ve ışıkla
Bir ülke yaratırım
Aşkın kural olduğu
Aşkın kral olduğu
Senin de kraliçe
Beni terk etme!
Çok yakışıklı sayılmazdı. Ön dişleri öne doğru hafif çıkıktı. Ama şarkı söylerken çok farklıydı. Her hücresiyle hissederek söylüyordu şarkısını. Gözyaşları terle birleşmiş gözlerinden aşağıya doğru akarken sevgilisine “beni terk etme” diyordu. Müthiş bir görüntüydü bu.
Günümüz yazarlarından Mario Levi’nin ilk kitabının adı “Bir Yalnız Adam Jacques Brel”dir. Levi’nin üniversite bitirme tezi bu kitabın ana kaynağıdır.Yazar bitirme tezini 1986 yılında dokuz ay gibi bir sürede kitaba dönüştürmüş. Kitabın basılması 1987 yılına denk gelmiş.
Levi aynı yıl Cumhuriyet Gazetesi’nin eki Cumhuriyet Dergi’de Brel için bir tanıtım yazısı yazmış. “Gönüllü Sürgünler Adası Hiva-Oa” başlığıyla yayınlanan bu yazıda Levi, Ressam Gauguin ile müzisyen, şair, aktör Brel’i karşılaştırır, onların ortak yönlerini okuyucuya sunar.
Gauguin ile Brel’in ortak kaderi Hiva-Oa Adası’nda çakışır. Resimleri satmayan, kendisini “anlaşılmayan” biri olarak gören Gauguin huzuru bulmak için Hiva-Oa’ya yerleşir ve burada 1903 yılında gözlerini hayata kapatır. Gauguin’den 70 yıl kadar sonra kanser hastası Brel de Gauguin gibi yalnızlığı seçmiş ve hayatının son günlerinde huzuru bulmak için Hiva-Oa’ya yerleşmiş, 1978 yılında da bu adada son nefesini vermiştir. “Amsterdam” şarkısı da diğer bir favori şarkısıdır Brel’in benim için.
Pek çok şiire de imza atan Brel “Hiçbir Şey Anlamadın” adlı şiirinde şöyle der:
“Serüvene koşmak için trenler bekliyorsan,
Güneşi yakalayıp gözlerine yerleştirmek için beyaz
yelkenlerin gelip seni almalarını bekliyorsan,
Yarına inanmak için günbatımına,
İyi kalpli gözükmek için yalanlara,
Ve güçlü görünmek için öfkeye ihtiyacın varsa;
Demek ki
Hiç bir şey anlamadın!”
Öfkeden uzak durdu. Sesini hiç kimseye yükseltmedi. Sadece sevgi sözcükleri çıktı dudaklarının arasından.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.