- 541 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Entelektüel Figüran
Bir savaş sahnesi, kahramanımız vurduğunu yıkıyor. Öyle bir hengame ki, kimin ne yaptığını anlamak mümkün değil. Ancak biz bütün dikkatimizi yönetmenin istediği doğrultuda ön planda gösterilmek istenene çevirmişiz. Peki hiç aklınıza geldi mi, arka plandakiler de filmin bu sahnesinde ciddiyetle işini yapıyor mu diye bakmak? Özellikle bizin filmlerde bunu izlemenizi tavsiye ederim. Figüranlar, nasıl olsa bizi kimse fark etmez, diye öyle komik hareketler yapıyorlar ki…
Efendim bu nereden aklıma geldi? Bakın onu anlatayım size. Geçtiğimiz günlerde bir sergi açılışı vardı. Ben de orada bulunmak zorundaydım. Yapım gereği pek sergilerden, konserlerden hoşlanmam da….
Böyle durumlarda aynen film izler gibi genel bir bakışla bakıyor, görmem gerekeni görüyordum. Ta ki, sarışın bayan görünene kadar. Sanki sergi için değil de birini aramak için gelmişti. Bayan salona girdi. Bakışları resimlerde yoğunlaşmadı. Genel bakışla sergiyi gezenlerden biriydi ama, gerçekten duvarlarda sergilenenlerden hiçbiriyle ilgilenmedi. Yüzeysel bakışlar da zaten fazla sürmedi. Serginin daha çok pasta ve meyve suyunu konu alan köşesini geldi ve payına düşeni aldı. Bir süre daha boş bakışlardan sonra sergi sahibi sanatçı bayanın yanına gitti ve zaten ilgilenmediği resimlere değil sanatçının giyimine ve makyajına iltifat ettikten sonra ayrıldı.
Aslına bakarsanız, orada bulunanların pek büyük bir çoğunluğu da ondan farklı değildi.
Bu ortamda bulunmaya bu insanları kim zorluyor? Nezaket icabı mı geldiler dersiniz? Bilmiyorum. Belki de kendini önemli göstermek isteyen, sergi gezmekle, konserlere gitmekle entelektüel olduğunu zannedenlerdir bunlar. Bir sohbet anında sergiden de bahsederler mi, sizce? Bahsetseler de sergiden mi, gelenlerin giyimlerinden mi bahsederler dersiniz?
Tıpkı bizim filmlerdeki figüranlar gibi salona giren ve aslında hiçbir şeyle ilgilenmeyen bu tipler için entelektüel figüranlar demeye uygun buldum. Gerçekten sanattan anlayanlara, sanat zevki olanlara hiç sözüm yok.
YORUMLAR
"-mış gibi"...
Hayatın her anında ve her alanında öyle çok ki bu örnekler...
Biz toplum olarak insanların kişiliklerine değil de etiketlerine ve sosyal kariyerlerine önem verdiğimiz sürece, toplumda başka meziyetleriyle yer edinemeyecek bu örnekteki gibi kişler de bu boşluğu kullanarak '-mış gibi' yapacaklar her zaman... ve ne yazık ki bu, işe yarayacak da...
Ahmet Haşim'in düz yazılarının olduğu kitapta çokça örnek vardır bu minvalde...
Günceli işleyen 'fıkra' tarzındaki yazınızı kutlarım Sayın Aytekin Hoca.... Saygılarımla...