- 1252 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
17 YAŞ, EN YAŞ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM AL TOPUKLU GÜZEL AYAKLAR
Mapus damlarında, hücrede beton üzerinde aylarca yattım be Nurcan. Hem de sırılsıklam. Burada da çok güzel yatarım, üstelik sıcacık, kupkuru. Mutfağa da birkaç bardak ve tabak aldım .İki ay kadar buradayım bana evet dersen, sizin yeni eve seninle taşınırız. Okulunun taa… Ben ilkokulun üçünde kaçtım okuldan. Sen yine epey okudun sayılır. Okuyana madalya takmıyorlar ki kızım. Çok doğru söylüyorsun Musa. Okuyup da ne olacak? Babama kalsa öğretmen olmamı istiyor. Ben ise biran önce kendi yoluma kavuşmak. Kızın başı dönmeye şuh kahkahalar atmaya başlamıştı. Her şeye gülüyor, Musa’nın, onun eline koluna dokunmalarına ses çıkartmıyordu. Ay şu yatağa biraz uzanabilir miyim ? Başım dönüyor da, bir hoş oldum. Musa’nın yatağının, henüz çarşafı bile yoktu. Ama ne gam, kız yatağa uzanmıştı bile. Musa onun spor ayakkabılarını çıkartarak yatağın ayak ucuna koymuştu. Elleri gibi ayakları da çok güzeldi. Bembeyaz , ufacık, insan bu ayaklarla cenabet dünyaya basmamalı be. Kız bu ne beyazlık böyle. Küçücükte ayakların varmış. Bizim köyde, kızlar toprağa yalın ayak bastıkları için ayakları nasır içinde olur. Seninkiler yeni doğmuş ve hiç yürümemiş bir bebeğinki gibiler. Senin gibi karım olsun, milyon lira borcum olsun razıyım.
Kız onun bu sözlerine isterik kahkahalarla gülüyordu . Eli yastığın altında bir şeye takılmıştı kaldırdığında kendi külotunu ve Musa’nın mastürbasyon yaparak sakladığı ipek mendili bulmuştu. Mendil muhallebi dökülüp kurumuş gibi kıtır kıtırdı. Açmaya çalıştığında yer yer yapışmış olduğunu gördü. Musa gülüyordu ona, marifeti ortaya çıkmış fırlama oğlanlar gibi. Ne yapalım kızım, bekarız, kadınsızız ve sevdiğimiz de bizden kaçıyor. Bu durumlarda en iyisi el arabasıdır. Senin mendil de bu uğurda kurban oldu işte.
Kız elinde ki mendili ,tam kokluyordu ki; ne olduğunu anlayarak ,tiksinmiş ayaklarında elinden yere atıvermişti. Ama Musa’nın ona karşı hiçbir hareketi olmamıştı ki, belki de çaresizdi adamcağız, üstelik artık sevildiğine de emindi. Bir de şu Musa biraz daha yakışıklı olsa ne olurdu. Gerçekten kara , kuru, ufak tefek ama sımsıkı birisiydi. Ay ben kuş oldum Musa. Bu hap neymiş ya. Hani on kutu bira içsem, bu kadar güzelleşemezdim .Musa kızın kıvama gelmesinden memnundu. Mucizevi hap estette , kızı fena etkilemiş olmalıydı. Bacaklarını sıkıştırıp açıyordu. Askılı tişörtünden görünen küçük ama taş gibi memeleri dayanılacak gibi değildi. Hele ipek mendilini, içinde Musa’nın menileri ile kristalleşmiş olarak bulup da, hiç ses çıkartmamış olması onu çok cesaretlendirmişti. Bu kız onunla evlense hep bu güzellikle vakit geçirse, ne hoş olurdu. Almalıydı bu güzel kızı, başkaları kapmadan, o almalıydı. Yoksa gidecek yeri yoktu zaten. Köye dönse, onu bir saat yaşatmazlardı tecavüz ettiği oğlanın sülalesi.
Nurcan’ın güzel ayaklarını öpmeye koyulmuştu. Ayak baş parmağını emmeye başladığında, kız kıkır kıkır gülüyor, kısa çığlıklar atıyordu . Ay sapık öpecek yer bulamadın da, ayaklarımı mı yalıyorsun ,köpek gibi? Kız sen müsaade etsen ,her yerini yalarım be. Daha dudaklarını bile öptürmüyorsun sanki eskirmiş gibi. Ondan değil akıllım, sonra bir kötülük yaparsın diye korkuyorum. Bu işler dudaklardan başlar, sonra sonuna kadar gider. Gitsin be kızım. Ben sana yanığım , ileri gitsen ne olur sanki? Hiç mi acımazsın bana? Öyle deme Musa, babam buraya geldiğimi bir duysa, doğru muayeneye. Kız mı değil mi hikayesi, anlıyorsun değil mi. Tamam kızım bizde şimdilik başka yerden idare ederiz. Musa bunları der demez, Nurcan’ı yüzü koyun çevirip, arkasından sarılarak onun kemerini çözmüştü bile. Pantolonunu sıyırdığında, beyaz külotunun altında beyaz dolgun kalçalarıyla kalan Nurcan ,nedense kaçmıyordu. Kızın da onu arzu ettiği her halinden belliydi. Külotunu indirmeden önce bembeyaz kalçalarını emip, elini külota sokarak içinde iyice gezdirmişti. O tertemiz tüysüz bölgede kaygan bir ıslaklık artık Musa’yı delirtmişti bile. Kalçalarını hafifçe kaldıran kızın külotunu birden sıyırıp, yüzünü bu ıslaklığa yapıştırıp emmeye başlamıştı. Bu yarım saat çok çabuk aktı ,hayat pınarından. Nurcan yatağa oturmuş ağlıyordu. Beklemediği kadar ileri giden Musa, kızı arkadan becermişti ve pişkin bir şekilde gülüyordu. İlacın etkisi de yavaş yavaş geçiyordu. Hayvan , bana ne yaptın böyle, oturamıyorum bile, hadi yaptın hepsini sokmak zorunda mıydın? Allah belanı versin senin.
Bunun hepsi yarısı olur mu be kızım ,orada domalmış inliyordun zevkten. Bende kökledim dibine kadar. Birde ağlayıp zırlama, karım olduğun zaman günde en aşağı üç posta yapacağım seni . Mapusta, ‘kadın kadın’ diye inledim be. Otuz bir çekmekten, avuçlarım yara olmuştu. Bana verdin ya o güzel .ötünü bundan daha hoş bir şey olamaz hayatımda. Baban isterse paramı hiç vermesin. Ona kızmam bile. Ama seni vermezse bilsin ki ,kaçırırım kızını.
Nurcan büyük bir mutlulukla gitmişti evine . Hemen soyunup banyoya girerek yıkanmaya başlamıştı . Donunda kan lekeleri vardı , şampuanla onları da yıkamıştı. Musa zayıf bir adamdı ama sinir ve kastan oluşuyordu. ‘Zavallı ne kadar hasret kalmış bir kadının sıcaklığına’ diye düşünüyordu. Onu sevdiği artık her halinden belliydi sanki. Üstelik hiç hayal bile edemeyeceği kocaman bir aleti vardı . Ay hayvan, oramı bile kanatmış , aç köpek . Sıcak suyun altında yaşadıklarını hayal ederek kendinden geçmişti.
Okul bitmiş Nurcan üç dersten bütünlemeye kalmıştı. Babasından iyi bir azar işitmesi bile, artık umuruna gitmiyordu. Önce bu evden ayrılmalıydı. Bunun için de tek yolu evlenmekti. Şu Musa biraz daha yakışıklı olamaz mıydı ? Derisi kemiklerine yapışmış kara bir Nazi kampı kaçkınına benziyordu. Ama seks te on numaraydı doğrusu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.