- 1270 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
17 YAŞ, EN YAŞ 2 .BÖLÜM GENÇ KIZ VİCDANI.
İKİNCİ BÖLÜM Genç kız vicdanı
Babasının yaptığı bu haksızlık Nurcan’ı çok üzmüştü. O gece ,üzüntü ve karmakarışık düşüncelerle yarı uyanık geçmişti. Sabah okula gitmek için kalktığında, Musa’nın aç kaldığı, yatak yerine yerde gazetelerde yattığı, beş parasız olduğu, insanın aç ve parasız yapamayacağı düşünceleri vardı aklında.
Doğruca mutfağa gidip peynir, zeytin ,kaşar ve akşamdan kalan börekleri acele ile paketleyip çantasına yerleştirmişti. Artık havalar pek soğuk değildi ama yine de dolapta fazladan duran bir battaniyeyi dürüp kolunun altına sıkıştırarak Musa’ya doğru yola koyulmuştu.
Daire kapısını 3 kere çaldığı halde açılmayınca biraz bekledi. Sonra tekrar ve daha uzun darbeler ile dokunmuştu kapı ziline. Hayır açılmıyordu. Keşke evin anahtarlarından birini yanıma alsaydım diye düşünmüştü. Elinde battaniye ile okula nasıl gidecekti. Musa evde olacağını söylerken doğruyu söylememiş miydi yoksa.
Ne yapacağını bilmeden okula doğru yürümeye başladı. Babasının haklı olabileceğini düşünüyordu birden ismini duyarak durdu. Musa pencereden ona sesleniyordu. Sevinç ile tekrar geriye dönüp merdivenleri koşarak çıktı. Ay Musa abi ,gittin diye korktum sana yiyecek bir şeyler ve battaniye getirmiştim. Hiç gider miyim paramı almadan. Hem öyle yarısı falan da değil ha, tamamını verecek baban. Benim hayatımın yarısı kodeste geçti. Öyle kolay pabuç bırakmam . Neyse hadi gel beraber yiyelim ne dersin? Ama Musa abi benim okulum var, geç kalırım. Kızım okulun son günleri kaçınız okula gidiyor ki, bugün de sen as okulu ne olacak . Kız bir şey diyemedi . Mutfakta, önceden kalma piknik tüp, çay ve bardaklar vardı. Hemen çayı demleyerek yere serdikleri bir örtünün üzerine hazırladılar kahvaltı sofrasını. Kızın koşuşturması Musa’yı mest etmişti. Hapishane günlerini hatırlamıştı. Hiçbir kadın ona bu hizmeti vermemişti hayatı boyunca. Karşılıklı oturduklarında kızın okul formasının mini eteğini örtme çabalarına rağmen görünen bacakları Musa’nın dikkatini çekmişti. Aferin kız ne güzel bir sofra oldu beni düşündüğün için teşekkür ederim söyle bakalım senin erkek arkadaşın var mı? Ama Musa ağabey, ben daha çok gencim erkeklerle ne işim olabilir ki? Bir çocuk var son sınıflardan, o peşimde çok dolanıyor. Ama ben onunla konuşmuyorum bile. Sabah bana durmadan mektup yazıyor yırtıp iade ediyorum, bir de görsen tipsizin biri.
Nurcan bu konuşması ile bilmeden Musa’ya aradığı açığı vermişti bile. O iti sen bana bir göster de ,senin peşinde dolanmak neymiş göstereyim ben ona. Hem karar verdim baban benim paramı ödemezse seni kaçıracağım rehine olarak . Bu söze ikisi de gülüşmüşlerdi. Musa niyetini bozmuştu ama Nurcan’ın anladığı yoktu.
“Musa ağabey, bu gece battaniye ile idare et lütfen yarın sabah gelirken ne istiyorsan onları da getirim. Yav kızım bana ağabey falan demesen iyi olacak. Bak ne diyorum çamaşırlarım kalmadı. Şu babanın donlarından araklasan… Bir de, ufak bir tencere lazım, çorba neyin yapmak için. Ne o kız kaçıracağım deyince korktun mu yoksa? Niye korkacakmışım ki, zorla olur mu sanki. Canın hangi yemeği istiyorsa annemi onu yaptırayım Musa ağabey. Ağabeyini yiyeyim. Benim canım bira istiyor, yanında patates olursa tadına doyulmaz. Tamam, ben alırım gelirken, zaten yarın da okul yok.
Nurcan tehlikeli sularda yüzdüğünün, bataklıktaki oynak kumlarda yürüdüğünün farkında değildi. Musa Anadolulun çeşitli illerinde önce ıslah evlerini, sonra da ceza evlerini dolaşmış gerçek bir suçluydu. Hırsızlık, gasp, kumar ve ırza geçme suçlarında toplam 12 yılını demir parmaklıklar arkasında geçirmişti. Köyüne dönmek istiyordu ama orada küçük bir erkek çocuğuna zorla tecavüz ettiği için, yedi yıl içeride yatıp şartlı tahliye olmuştu. O çocuğun büyüyüp ona yolladığı tehditleri yabana atamazdı. Yani gidecek yeri bile yoktu. İyi ki ceza evlerinde ona boyacılığı öğretmişlerdi.
Ertesi gün gelirken kot pantolon ve üzerine askılı bir bluz giymişti. Evdekilere, okulla pikniğe gidiyoruz diye yalan söyleyerek epey patates kızartmış, etli bir yemeği, kapaklı bir kaba koyarak getirmişti. Yolda bakkaldan 12 adet kutu bira almayı ve fıstığı bile ihmal etmemişti. Biriktirdiği harçlıkları, onun için harcamaya acımıyordu.
Apartmanın sadece birkaç dairesi taşınmış, geri kalan daireleri boştu. Kapıyı çaldığında dış demir kapı hemen açılmıştı. Bu sefer Musa tıraş olmuş ve temiz bir kıyafet giymişti. Onu kapıda karşıladı. Ooo Nurcan, neler getirmişsin böyle? Şu baban paramı ödemese de, ben de bu eve yerleşsem. Seni de kaçırsam , belki babanın aklı başına gelir o zaman. Aman Musa Abi, sen kafana takma parayı . Babamı ben yumuşatacağım, söz veriyorum .
Yine yer sofrasını kurup oturmuşlardı. Musa bir dikişte birasını bitirip, ikinci kutuyu açarken ,haydi kız , sen de iç bir tane , diyerek Nurcan’a da uzatmıştı. Kız ilk yudumu aldığında ,yüzü buruşarak kutuyu yere bırakmıştı. Musa’nın elinde kabuğu soyulmuş iki fıstık vardı ve kızın ağzına uzatıyordu.Onları yiyince daha çok lezzet alarak gülümsemişti. Sonra da çatalın ucunda uzatılan soğumuş patatesi de aynı mutlu gülümsemesi ile yemişti. Musa Abi, sen neden hapse düşmüştün? Bana anlatmak ister misin? Musa bu soruya önceden uydurduğu yalanı kolaylıkla söyleyerek cevap vermişti. Bir alacak meselesi olmuştu. Hani adam paramı ödemeyince, bende kızıp yumruğu patlattım tabi. Adamın kalp hastası olduğunu ne bileyim. Düştü ve kalkamadı. Ay ne kötü bir kader çok üzüldüm Musa abi büyük geçmiş olsun. İşte anlıyorsun değil mi babana ses çıkartmıyorum ya, bunun için. Elimde kalmasın diye. Beni bir ay bekletmenin ne anlamı var anlamıyorum. İyi ki sen varsın, yoksa kafayı yerdim. Nurcan ,Musa’nın bu durumuna çok üzülmüştü .Babanın beni kötülemesi nedeni ile bu apartmandan aldığım iki işi de iptal ettiler. Bana dokunan kötülüğe bak. Yaşamaktan bıktım be Nurcan. 30 yaşımdayım evim yok, kadınım yok, çocuğum yok , param hiç yok. Ben içmeyeyim de kim içsin? Bir dükkanım olsa çok iyi iş çıkartırdım. Bir de evim ve senin gibi bir karım olsaydı. Kim bilir aradığını bulursun belki Musa abi .Kızım ‘Abi’ deme bana. Ben sana kardeş gözüyle bakamıyorum, sen bana abi diyorsunKız ne söyleyeceğini şaşırmış, ona içinden acıma duygularıyla karışık belirsiz duygusal kıpırdanmalar geçmişti. Musa, onun bitirdiği bira kutusunu bir sıkışta ezerek odanın öbür köşesine fırlatmıştı. Hadi yarasın güzelim. Şerefe içelim, güzelleşelim. İkinci kutuyu dikmişti başına Nurcan. Alkol dilini de çözmüştü bu arada;
Biliyor musun ben de bunaldım bu hayattan. Yaşım daha küçük ve lise birinci sınıftayım. Okumak çok zor geliyor bana. Babam tutturmuş halamın oğluyla nişanlayacağım diye. Ablamı da böyle zorla evlendirdi ama üç kere ablam kaçıp bizim eve geldi. Mutsuz oldu yani.
Musa sekizinci bira kutusunu eliyle ezip salonun köşesine doğru fırlatırken Nurcan da, iki eliyle sıkıştırarak aynı köşeye fırlatmıştı. Bu çok zevk veren bir hareketti. Üçüncüyü açarak elinde bulduğunda, Ay Musa abi benim bir tuvalete gitmem gerek, diye söylendi. Yerinden kalkmasına Musa yardım ediyordu. Tuvalete zor yetiştirmişti. Ne yaptığını, orada ne işi olduğunu bilmiyordu ama bu biralar boşaldığına göre üçüncüsünü de içebilirdi. Döndüğünde alkol onu etkilememiş gibi kararlı ve sakin oturmuştu yerine .Hadi kaldır bakalım Musa abi. Kaldır kelimesinin aylardır kadın yüzü görmemiş Musa yı nasıl tahrik ettiğini bilemezdi. Musa’nın, bir eli ile bira kutusunu onun eline tutuştururken, diğer elinin ayası ile ereksi yon halinde, pantolonundan fırlayacak gibi duran penisine bastırdığını da bilemezdi. Hiç cinsel bir deneyimi yoktu ki, onu okulun çay partisinde dans ettiği yakışıklı bir oğlanın sütunun arkasına sıkıştırıp öpmesinden başka.
YORUMLAR
Değerli abim.
Roman tam gaz, bütün heyecanıyla devam ediyor. Gelişmeler Nurcan açısından ürkütücü. İleriki bölümleri dört gözle bekleyeceğiz.
Bu bölümde işin doğrusu Musa'nın kendi köyünde bir çocuğa,hemde erkek çocuğuna tecavüz etmiş olması, bundan hapis cezası alıp 7 senede şartlı tahliye ile salıverilmesi oldukça can sıkıcıydı. Tamam Musa iğrenç bir karakter ama bu kadar da iğrenç olmasaydı keşke. En azından sevilebilecek bir tarafı olmalıydı.
Bu eleştirim dışında oldukça başarılı buldum hikayeyi.
Selam ve sevgilerimle.