- 2531 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SANAT TOPLUM İÇİNDİR
İnsan, sosyopolitik bir varlık oluşu nedeniyle toplumla iletişim ve sürekli etkileşim içindedir. Bu yönüyle, sosyal yaşamdan kopuk ve toplum sorunlarından tamamen uzak yaşaması sağlıklı ve olası değildir. Öyleyse bu, sanatçının toplumdan beslenir olduğunun göstergesidir.
Sanat her zaman muhaliftir. Yine bu da, sanatın toplumdan etkilenip beslendiği ve tepki olarak da doğabilirliğinin kanıtıdır.
"Sanat sanat içindir" diyenler kendi zümresini, yani kendi sınırlarını oluşturmuş, kendilerini o sınırlar içine hapsetmiş, bir anlamda gerçekte olmasa bile (insanın sosyal, politik bir varlık oluşuyla) o sınırlar, o döngü içinde eserler yaratıp, eserlerine bir yenilik katamaz, kendini geliştiremez ve dolayısıyla topluma ışık tutamaz olmuşlardır.
Oysa sanat, özgür ortamda doğar. Sanatçı sanatını geliştirebiliyorsa, özgür ortamda oluşturduğu ve doğaya topluma dünyaya, zihinsel, düşünsel, duyuşsal olarak açık olduğu içindir. Bu da sanatın "özgür" olmasıyla toplumsal ve evrensel olduğunun kanıtıdır.
Sanat tüm topluma ve dünyaya açık ve evrensel olmasıyla, ortak duygu düşünce paylaşımı oranında bütünleştirici ve aynı zamanda birleştiricidir. Bu nedenle de sanatçının doğadan, dünyadan ve toplumsal yaşamlardaki sorunlardan ne kadar etkilendiği ile ilintili olarak oluşan dünya görüşü ve topluma yansıttığı ışık doruğunda ve değerinde sanatçıya kalıcı bir kimlik kazandırır.
Bu da sanatçıya, içinde bulunduğu toplumun ve dünyanın güzelleştirilmesinde ve iyileştirilmesinde toplumları aydınlatıcı insani bir sorumluluk yükler. İşte bu nedenle M. Kemal Atatürk sanatı özgürlüğün ifadesi ve toplumu, toplumları aydınlatan ve birleştiren olarak gördüğü için; "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir", "Sanatçı toplumda uzun mücadele ve gayretlerden sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır" demiştir.
"Sanat, "nesnel yaklaşımla toplumsal etkileşimle"; "öznel yaklaşımla ise salt bireysel yetenekle" yaratılır dense de, gerçekte; toplumsal etkileşimle doğasal yeteneğin beceri sınırlarını güzeli yakaladığı özgürleşmeyle aştığı anda, yani özgür ortamda kendini var eder.
Bu nedenle sanat, doğasal ve toplumsal etkileşim alanıyla insanın özündeki iyiyi ve güzeli ortaya çıkarmada topluma sunulan/sunulması gereken bir nimettir. Toplum; doğa, bilim ve sanatla emeğin bilinciyle beslenirse ancak doğru bir yaşam tarzı kültürleşmesi sarmalında kendi kimliğini(sağlam bir kimlik) kazanır ve gerçek medeniyetin yakalanmasında dünyaya insanlığa hizmet eder.
07.10.2017/Kadriye PERVAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.