- 832 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
17 YAŞ, EN YAŞ
s
17 YAŞ, EN YAŞ
Taksimin Kazancı Yokuşunun tam başında oturmuş, bir bardak açık çayımı geçen kalabalığı seyre dalarak ağır ağır yudumluyordum. Önümden insanlar akıyordu; güzel , çirkin, uzun , kara, esmer , beyaz, yerli, yabancı bir sürü insan .
Gözlerim birden, yerde sarı bir katır tırnağı çiçeği gibi yatan , neredeyse küçük parmak uzunluğunda , ne olduğunu çözemediğim cisme takılmıştı. Benden üç metre uzaklıktaki bu şeyin yanından dolaşan, üzerinden atlayan , yolunu değiştiren insanlar vardı. Bu ne olabilirdi ki? Masadan şöyle biraz doğrulup, dikkatlice bakınca görmüştüm onu. Tek sümkür meyle burun büyüklüğünde fırlatmıştı adamın biri , koca sarı sümüğünü.
Bu insan seli içinde, elbette birisi basacaktı bu iğrenç sümüğe. Önce garsona söylemiştim . Ama şöyle bir göz atarak, dik dik konuşmuştu Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş yağız delikanlı,
"Ben çöpçü müyüm be abi? Hem kafaya takma, biraz sonra zaten yok olur. "
Gerçekten yok olacaktı biraz sonra . Hem de güzel bir kadın ve sonra da bir bey efendi sayesinde . Kadının sandaletinin dışında seyreden uzun baş parmağı , yandan küçük bir vole ile bütün sümüğü üzerine toplamıştı sanki. Kenara çaresizce çekilip, ne yapacağını şaşırmış , ağlamaklı güzelin imdadına masadaki peçeteleri toparlayarak ben yetişmiştim.
Kadının gözleri bu yardımıma sevinçle ışıldayarak cevap vermişti. Bana teşekkür üzerine teşekkürler ediyordu . Masadaki küçük su şişesini de ona uzatınca ayağını bir güzel yıkayarak rahatlamıştı. Kadını tam yolcu etmiştim ki , takım elbiseli bir beyin ,
“Yahu , bu ne pislik , belediyenin çöpçüsü yok mu buralarda? Şehri böyle görgüsüzlerle doldurursan işte sonu bu olur. Pis hayvanlar” diye söylenmesi, kalan sümüğün de temizlendiğini gösteriyordu.
İnsanlar hayatlarında sümük gibi gördükleri her kişiden kaçar, ona bulaşmak istemezlerdi. Ama bazen de hayat onları tam pisliğin üzerine sürükler, çaresizlikler yumak olup sarı verirdi bütünlerini. Yemyeşil bir kırda çiçek toplarken ,ileride ki serçenin neşeli cıvıltılarına dalıp, manda bokuna basmakla , güzellikler içinde en iğrenç adama denk gelmenin arasında pek fark yoktur.
BİRİNCİ BÖLÜM Güzel yürek, adalet dağıtır
Nurcan , Yugoslavya’ dan göç etmiş bir ailenin kızıydı. Hakiki sarışın , bembeyaz , yumuşak ve çok güzel bir kızdı. Masum güzelliği, görebilenler için, hırçın ihtiraslarını pek de gizlemezdi . Peşinden koşanları çoktu ama o nedense aradığı prensi henüz erken diye düşünerek bekler dururdu.
Satın aldıkları inşaatı yeni bitmiş bir apartman dairesinin uyduruk yapılan badanasını beğenmemişler , yeniden boyatabilmek için ucuz yollu tarife uygulayan bir boyacı ile anlaşmışlardı . Taşınabilmek için boya işlerinin bitmesini bekliyorlardı.
Babası onun güzelliği ile övünürdü fakat gençlerin kapı önünde volta atmasından da pek hoşlanmazdı. Birkaç kez müdahale etmek zorunda kalmış ve hep haksız çıkmıştı. Öyle ya ,sokak babasının malı değildi ki . Ah ulan şu büyük kız erkek olsaydı da, bu veletlere gösterseydi gününü, diye düşünürdü böyle anlarda. Birkaç defa boyacıyı evinin işlerini bitirmesi için uyarmıştı ama yarı alkolik ve uyuşturucu müptelası bu adam , onun bu ikazlarını da , diğer dairelere taşınanların, keşleri toplayıp boş dairelerde içki alemi yapmasını eleştirmelerini de ,hiç takmıyordu.
Nurcan henüz 16 yaşındaydı, ablası evlenmiş ve bu dırdırcı babanın elinden kurtulmuştu onun gözünde. Evin önüne geldiklerinde, Hadi kızım, sanki bu sefer işini bitirmiş gibi görünüyor alkolik boyacımız. Şu anahtarı al da bir bakıver. Sonra o pis herif yoksa, bana balkondan seslen , gelip göreyim dairenin son halini. Bir ev alalım dedik, müteahhidine de , boyacısına da lanet olsun. Nurcan merdivenleri üçer beşer atlayarak çıkmıştı üçüncü kata. Kapıyı sessizce açıp önce salona bakmış, sonrada diğer odalara yönelmişti. Kendisine verilen odanın rengini diğerlerinden farklı seçmişti. Odayı görmek için can atıyordu. Odasının kapalı duran kapısını yavaşça açtığında, keş boyacıyı gazetelerin üzerinde uyurken bulmuştu. Usulca ona dokunarak uyandırmış, bu arada yerde duran lahmacun kenarları, devrilmiş bira şişeleri, boş bir cips paketi de dikkatini çekmişti. Fıstık paketi patlamış olacak ki yerlere saçılmış kabuklu fıstıklar etrafa yayılmıştı. Duvar dibinde tam 10 tane boş bira kutusu duruyordu. Adam uyanınca önünün ıslak olduğunu görerek utanmıştı. Çişini kaçırdığı pantolonunu, gömleğinin alt tarafı ıslaktı ona bakmadan konuşmuştu. Babam aşağıda benim ona seslenmemi bekliyor ben, boya işi bitti mi diye bakmaya gelmiştim. Adam sinirli bir cevap vermişti . Anlar mısın boya işinden de geldin kız başına? Bak bakalım güzel olmuş mu? Sen odanı pembe istemişsin, bende öyle yaptım. Aslında buradan gideceğim için de, babanın dırdırından kurtulduğum için de çok mutluyum.
Genç kız üzülmüştü bu sefer sanki babasının yüzünden boyacı işini terk ediyormuş gibi konuşuyordu . Siz onun kusuruna bakmayın. Bir şey beğendirmek çok zordur ona. Çoğu kez beni de annemi de tenkit edip durmuştur. Adam kıza sert davrandığı için de üzülmüştü bu sefer. Gülümsemeye çalışarak ; Neyse kafaya takmamak gerek, ne de olsa yaşlı bir amca.
Kız balkona çıkarak aşağıya seslenmişti .Baba boya işi bitmiş, boyacı da burada, yukarı gel de bir bak istersen .Adam istemez adımlarla yukarıya çıkmaya ve bir yandan da söylenmeye başlamıştı . Alkolik herif. Senin yaptığın boyadan ne olacak. Kimi yere tek kat kimi yere çift kat vurmuşsundur boyayı. Seni öneren dostuma çok kırgınım. Nurcan’ ı kandırmak çok kolay tabi. Bir de ben göreyim yaptığın işi.
Boyacıya usulen “Kolay gelsin” dedikten sonra onun önünde ki ıslaklığa gözü takılmıştı. Kova ile su taşırken döküldü Hüsmen amca. Benim işim bitti artık. Memlekete dönüyorum. Sende kalan şu yarım ücreti de alayım. Helalleşelim de ben memleketime döneyim. Hüsmen amca onun parayı hemen istemesine çok kızmıştı. Te be gapıdan yeni düştüm. İşi girmeden para istersin be ya. İyice kontrol et bakalım. Kusur bulursan hemen düzeltirim Hüsmen amca. Musa hem böyle demişti, hem de kafayı çekerken dağıttığı bira şişeleri ile dolu oda gelmişti aklına. Eyvah Hüsmen ilk olarak o odanın kapısını açıyordu. Ama oda tertemizdi. Nurcan kaş ile göz arasında şişeleri, gazeteleri toplamış odayı tertemiz etmişti. Güzel olmuş burası yav. Kız Nurcan sen mi istedin pempe rengi. Neyse iyi olmuş iyi.
Hüsmen amca diğer odalara da bakmış ama tek bir kusur bulamamıştı. Oysa kusur aradığı her halinden belliydi. Sonunda ,Bire Musa ben sana şampanya rengi demiştim, sen oldukça açık renk vurmuşsun. Bir de, bu işi çok geciktirdiğin için sana ceza keseceğim. Kalan paranın ancak yarısını alabilirsin. Onu da 1 ay sonra veririm. Bu sözler Musa’yı çıldırtmıştı o parayı alamazsa nasıl gidecekti memleketine Hüsmen amcayı bir güzel dövmek istiyordu. Ancak Nurcan’ın onu destekleyen sözleri karşısında çaresiz susmuştu.
Baba lütfen, bak boya işi bitmiş, üstelik sen de beğendin, Musa Abi’ ye sen bu parayı vermezsen nasıl dönecek köyüne? Sus sen kız. Beni bu kadar üzen adama parayı hemen sayayım öyle mi? Bekleyecek Musa efendi , bekleyecek. Sonra arkasını dönüp merdivenlerden inmeye başlamıştı. Musa ve Nurcan şaşkındı. Hüsmen amca aşağıdan .Kız Nurcan gelsene, nerede kaldın kız, diye bağırırken daire kapısında arkasında Musa, Nurcan olayı gördün. Benim ne kalacak yerim, ne de param var. Bu yüzden beklemek zorundayım. Bu daire de yatacağım. Başka nereye gidebilirim? Üstelik yemek alacak param bile kalmadı. Baban ödeme yapacak diye kalan paramı da bitirdim. Sen iyi bir kızsın, halimi görüyorsun, bana yiyecek bir şeyler getir misin? Yoksa kurumuş iskeletimi bulacaksınız bu evde.
Kız evet manasında başını sallayıp koşarak merdivenlere indi babası aşağıda bekliyordu “Anahtarı aldın değil mi? Hayır almadım, giderken bırakacakmış.
YORUMLAR
Değerli Abim
Öncelikle çok uzun bir aradan sonra seni tekrar aramızda görmekten duyduğum sevinç ve mutluluğu dile getireyim. Hoşgeldin.
Senin hikayelerinin ve romanlarının her zaman farklı bir yeri ve farklı bir tadı olmuştur. Bu romanın da daha başlangıcı itibariyle kendisini zevkle okutacak bir eser olacağının işaretlerini veriyor.
Ben bu bölümde özellikle ''Yemyeşil bir kırda çiçek toplarken ,ileride ki serçenin neşeli cıvıltılarına dalıp, manda *okuna basmakla , güzellikler içinde en iğrenç adama denk gelmenin arasında pek fark yoktur.'' Cümlesine bayıldım. Aynen dediğin gibidir değerli abim )))))
Bu romanla aynı zamanda modern hikayecilik denen türün de bir örneğini gözler önüne seriyorsun ( her ne kadar bu tür bana biraz uzak olsa da )
Velhasılıkelam başlangıç olarak oldukça güzel başlamış. Devamının da aynı güzellikte olacağından eminim.
Selam ve sevgilerimle.
kukurikuu
Hani kalemim tükendi derler ya, bana da işte öyle oldu. Uzun zaman yazmaktan ayrı kaldığım için çok üzgünüm. Özellikle yazılarımı bilgisayara aktarmakta zorluk çekiyorum.
Modern öykü şekline sokmaya çalıştığım bu romanımı siz değerli dostlarımın yorumlarıyla düzelterek bölümler halinde yayınlayacağım.
Temponun sonunda zirve yapacağı bir roman planladım.
Yardımlarınızla, yorum ve tenkitlerinizle yazacağım.
Sayfamda sana rastlamaktan çok mutluyum.
Selam ve sevgilerimle.