- 460 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Tokluk kitabı
Sahaflar sokağının ışıkları Ramazan ayı boyunca gece yarısına kadar yanmaktaydı. Seyyar çaycı bisikletinin çevresine taburelerini yaymış dört dönüyordu. Her yaştan okurlar dükkân önlerindeki sepetleri ilgiyle karıştırıyordu. Genç kız bir kitap aldı. Kapağındaki çeşit çeşit sebze, bakliyat, et, pasta, börek resimlerine dikkatle baktı. Rastgele bir sayfa açıp okumaya koyuldu. Orta yaşlı sahaf dükkândan çıktı. Vitrinin karşısına dikildi. Çerçevenin sağına soluna baktı. Hesap yaptığı gözlerinden okunmaktaydı. Beğendiği köşeye elindeki afişi özenle yapıştırdı. Arkasından geçmekte olan ailenin küçük çocuğu yazıyı heceleyerek okudu. ”Ki-tap-lar ha-ya-tı-nı-zı de-ğiş-ti-rir.” Sahaf başını çevirdi. Çocukla göz göze geldi. Ailenin büyüklerine durmalarını işaret etti. Sepetten küçük bir masal kitabı bulup çocuğa verdi. Çocuk yürürken heyecanla sayfaları çeviriyor annesine gösteriyordu. Sahaf afişe bakıp gülümsedi. Dükkâna dönerken kızın “Güzel anlatmışlar,” diye mırıldandığını duydu. Durdu. Kıza yanaştı. “İçeri de başka çeşitler de var.” Kız elini çantasına atıp cüzdan çıkardı. “Tarifleri beğendim. Bunu alayım.” Kitapla parayı uzattı. Sahaf kitabı poşete koyup teslim etti. “İyi günlerde okuyun.” Sokak yavaş yavaş boşalmaktaydı. Sahaf sepeti toplayıp dükkâna soktu. Saatine baktı. “On ikiyi geçmiş. Seni daha fazla bekletmeyelim. Eve almazlar.” Ahşap masada bir adam çayını yudumluyordu. “İşler güzel. Hop oturup hop kalkıyorsun.” Sahafın suratı asıldı. Keyfi kaçtı. Masanın kenarına oturdu. “İşler açıldı ama paralar lokantaya gidiyor. Benim ev bildiğin ıssız ada.”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.