- 980 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
Varlık Dehşeti.
İnsanların belki de en çok karşı kaşıya kaldığı sorunların başında gelir varlık dehşeti ama çoğu bunun farkında bile değildir.Görmediğiniz bir düşmanla savaşmak yada hiç savaşamadan yenilgiye uğramak hiç hoş olmasa gerek.
Bu konu dipsiz bir kuyu olabilir, gerçekçilik(realizm) ile hiçlik(nihilizm)kavga ede dursun, ben hiç birisine selam bile vermeden selamete ulaşmak niyetindeyim.Bu meselenin felsefesine takılmak sığ suda boğulmak gibidir zira bu arkadaşlar kendilerini tanımadan evreni tanımaya çalışmak hatasına düşmüşlerdir.
Aslına bakarsanız ben işin psikolojik boyutuyla ilgiliyim, yani varlığı insana nasıl sorunlar açar, bu sorunların kaynağı nedir ve nasıl baş edilir. Kara deliklerin yerleri malum, somut varlıklarıyla değil yuttuklarıyla tespit edilebiliyor. Ben varlık dehşetini bu yönüyle kara deliklere benzetiyorum. Hiç birimizin aklına gelmeyen, fark edemediğimiz ama ruhumuzu içine çeken bir sorun.Bu konuda derinlemesine bir araştırma yapmadım,herhangi bir kitap yada makale okumadım ,yazacaklarım tamamen kendi ruh dünyama ait çıkarımlardır.
Yıllar önce bir gün, disiplinin ön planda tutulduğu bir iş yerinde çalışırken geç kalmış ve işe gitmemiştim.İzin alamadığım için yapamadığım bir sürü işim vardı ve benim de zamanım.Akşama kadar benimdi zaman ,yaşasındı ama hiç de öyle olmadı.Ben koltuğun bir ucunda eğreti bir şekilde (içimde sanki bir öküzle birlikte)oturmuş ve sıkıntıdan patlıyordum.Saatlerce hiçbir şey yapmadım,kımıldamak dahi gelmiyordu içimden.
Neden? Dedim ,neden böyleyim.Alt tarafı bugün işe gitmedim,beni işten atmazlar,ki atsalar bile kolayca yeni bir iş bulabilirim öyleyse neden bu kadar sıkıntılıyım.Sıkıntılıydım çünkü alışılagelmiş yaşantımdan,düzenimden firar etmiş ,birden bire boşluğa düşmüş ve amaçsız kalmıştım.Peki dedim benim hayatımın iler tutar yanı ,beni ayakta tutan şey çalışmak mı.Yani ben sadece bu kadar mıyım,ben sadece bu kadar mı insanım.
İşte o zaman, o yaşıma kadar hayatıma adam akıllı bir anlam katamadığımı anladım.İnsan zihni bir an bile boş kalmıyor,kalamıyor çünkü evren ve ona ait hiçbir şey boşluk kabul etmiyor.Bir işi gücü,meşgalesi olan insanlar yıllar yılı bu eksikliği fark edemeden yaşayabilir.Çünkü anlamsızlıklarını hissetmelerine mani olacak sıfatları vardır.Öğretmendirler, doktordurlar,ustadırlar, anne yada babadırlar.Seyredecek dizileri,maçları oynayacak okeyleri,piştileri vardır.Kendisinden kaçarcasına bu sıfatların ve uğraşların arkasına saklanır insan…ama nereye kadar.Bir gün gelir mutlaka sobelenir.Emekli olanların çoğu çok yoğun olarak yaşar bunu,evde duramaz,yeniden çalışmak ister.Biz ne güzel emeklisin işte git evinde yatta zıbar deriz içimizden ama o düştüğü o boşluk içinde iğneli fıçı içindedir,kaçacak ,saklanacak bir yer arar,kendisini dışarıya atar.Öyledir çünkü insanoğlu,bir uğraşı olmazsa eğer,kalben ,zihnen yada bedenen bir şeylerle meşgul olmazsa arasında buğday olmayan değirmen taşlarının birbirini öğütmesi gibi kendisini bitirir.Varlığının anlamsızlığının dehşeti bir anda karşısında belirir.
Tabi iş bu kadar basit değil…tamam hadi diyelim bir meşgale edindik ve hayatımıza da bir anlam verdik.Hayatımızı bir şekilde,herhangi bir ideoloji ile amaç ile tezyin ettik.İş bitiyor mu?Hayır,hatta yeni başlıyor.Hayatımıza ,varlığımıza bir anlam vermek değil mesele,doğru bir anlam vermektir.Ben kimim,burada ne işim var,hangi gereklilik beni var etti ve bunun gibi daha pek çok soruya tutarlı cevaplar veremezsek anlamlar karmaşasına düşeriz.Ruhumuzda gedikler açılır ve aklımız zorlandığı zamanlarda dişlileri sıyırıverir.Bu durum da kalbimizde bir tazyik oluşturup davranış sapmalarına yol açar.Saçma sapan şeyler söyler yada yapabiliriz.Bu bir deneme yazısı olduğu için ve benimde yeterli donanımım olmadığı için konuyu tam olarak açamıyorum.Kestirmeden sonuca geleceğim onun için.Bütün yolların,bütün ilimlerin,fenlerin,sanatın birleşeceği bir tek yer vardır.İçerisinde ki her şeyle birlikte bütün bu mükevvenatın ve insanın varlığının bir tek anlamı vardır.O da Allah’ı tanımak ve O na kul olmaktır …gerisi laf’ı güzaftır.
YORUMLAR
İnsanlar ruhtan ibaret ve ruhlar enerji olduğundan yok olmazlar. Olumlu ve olumsuz enerji dediğimiz şey de bununla ilgili sanırım. İnsanın içinde yoğunlaşan enerjiyi bir şekilde dışarıya atması gerek ve bunu yaparken de olumlu olması önem taşıyor. Yani kendini mutlu eden ve bir getirisi olacak şekilde. Burada bahsettiğim getiri insana ya da çevresine sağladığı fayda.
Olumlu olursa eğer enerjinin dışa aktarımı insana huzur ve mutluluk olarak geri dönüş yapar. Ama tam tersi olursa iç sıkılması, ruh daralması, gerginlik gibi durumlarla karşı karşıya kalınır.
İnsan zihni boş kalmaz evet ama bu her şeyin tamam olduğu anlamına gelmiyor. Zihni dolduran iyi düşünceler olduğu gibi kötüleri de var. Bence önemli olan zihni iyi şeylerle meşgul edebilmek.
İş hayatı ya da emeklilik hayatında ilk başlarda alışılmış olan bir düzen olduğu ve bu düzen değiştiği için bir süre bocalama yaşar insan. Ama bunu isterse kendine ve çevresine en az zararla atlatabilir.
Her kalp Allah'ını özler. Allah'a ve dinine uzak yaşayan insanlarda genel bir mutsuzluk oluyor. Ne yaparsa yapsın bir türlü dolduramadığı bir boşluk, huzursuzluk, genel bir sıkılma hali. Önüne geçilmekte zorlanılan gerginlik halleri. Allah'ı tanımak ve O'na kul olmak. Allah'ın rızasını kazanabilmek. Bu dünyada vicdana dayalı gerçekten başkalarını düşünerek onlar için bir şeyler yapmak.
Ben şöyle düşünüyorum aslında. Sürekli kendini merkez olarak alan ve sadece kendisi ön planda olarak yaşayan insanlar neden bu dünyada var olduğunu anlayana kadar, idrak edene kadar çok düşüyor boşluklara.
Ne çok yazmışım ben yine çenem düştü. Aslında daha da yazacaktım ama çok uzun olmuş zaten bu. Kusura bakmayın ben bazen konuya kaptırınca kendimi fark etmiyorum ne kadar yazdığımı:)
Saygılar, Ramazan bayramınız mübarek olsun
M.Kemal Serhatlı
Çok teşekkür ediyorum değerli vaktinizi ayırdığınız için.Sizinde bayramınız mübarek olsun.Baki selam ve hürmetlerimle.
Evet cok dogru tespitler benim penceremden de öznel olarak .Fakat insanoğlu zihnini meşgul edecek bir seyler mutlaka buluyor. Insanin kendindeki duygular biraz tartarsa eger doyumsuz ve bitmek bilmeyen bir drum icerdigini fark edecektir. O yuzden kisa ömrü bu duygulari tatmine imkan vermez fakat bunu fark etmesi için kendine donmesi dinlemesi gerekir.Yani en zor olan seyi yapması gerekir insanin tum çıplaklıgıyla ama .Bunu başarabilirse ancabu dediginiz sondan ikinci cumlenizdeki sır peydah olacaktır.
Tebrik ederim guzel bir deneme olmus