- 1078 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÖKTEN GEÇİRME
Sinop- Durağan’a beş kilometre uzaklıktaki eski adı Çat Köyü, yeni adıyla (Yeşilkent)’te eskiden beri süregelen bir gelenek varmış. Doktorların kıt olduğu, salgın hastalıkların yeğin olduğu yıllarda bakımsız, çiroz çocuklara bu yörede “Aydaş” denilirmiş. Aydaş Çocuklar, iyileşip kilo alması için “Kök” ten geçirilirmiş. Her çarşamba günü en az iki veya üç çocuk komşu köylerden tedavi için bu köye gelirmiş. Köyün en üst başında yaşlı bir ağaç kökü varmış. Ortasında kocaman bir kovuğu olan bu ağaç kökü yıllarca yöre insanına umut kapısı olmuş. Köyde yaşayan üç kız kardeş ise bu geleneği hiçbir karşılık beklemeden yıllarca sürdürmüş.
Anlatılanlara göre, annelerini küçük yaşta kaybeden kardeşler kimsesiz kalınca birbirini kollayıp gözetmişler.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana hiçbir adli vak’anın yaşanmadığı köyde,”Kökten Geçirme” geleneğini bu kardeşler üstlenmişler. Öğrendiğim kadarıyla, evlenmeyen kız kardeşlerden ikisi doksanlı yıllarda vefat etmiş. Aydaş Çocuklar yakınları tarafından köye getirilince önce kız kardeşlere haber verilirmiş. Uzaktan gelenler köyde “Tanrı Misafiri” kabul edilir ve ona göre ağırlanırmış. Bazen de yatıya kalanlar olurmuş. Kökün yanına getirilen çocukların yassı bir taş üzerinde önce giysileri çıkarılırmış. Çocuğun anne veya yakını elbiselerini kucağında tutarken, bu işin ehli üç kız kardeşten ikisi, kökün gövdesinin olduğu yere karşılıklı bağdaş kurup otururmuş. Bağdaş kurup oturan bu iki kız kardeş, üç kere ağacın kovuğundan çocuğu geçirirmiş. Bu rütüel esnasında kadınlar arasında şu kısa diyalog geçermiş:
__Ne geçüriyağ?
__Aydaş geçüriyam.
__Ne geçüriyağ?
__Aydaş geçüriyam.
__Sen öyle mi geçüriyağ?
__Ben böyle geçüriyam.
__Öyleyse geçür gitsin!
Bu diyaloglardan sonra çocuk, önceden bakraçla getirilip hazır bekletilen ılık suyla yassı bir taşın üzerinde yıkanırmış. Yıkanma esnasında kadınlardan biri tasla su koyarken, diğer kadın İhlas ve Fatiha Surelerini okuyarak “Çocuğu Çimdirme” işlemini bitirirmiş. “Aydaş” olarak adlandırılan çocuk, beyaz çarşafa sarılarak annesinin kucağına verilirmiş. Ayrıca sırtından çıkanlar asla çocuğa giydirilmezmiş. Köydeki yaşlı kadınlar yakın zamana kadar bu geleneğin devam ettiğini söylüyorlar. Ne yazık ki kökün olduğu yere ev yapıldığı için bu gelenek günümüzde artık önemini yitirmiş. Zaten "Obez" çocukların kontrolsüz şekilde çoğaldığı günümüz Türkiye’sinde bu geleneğin devam etmesi mucize olurdu. Meraklısına… Kız kardeşlerden biri hala bu köyde yaşamaktadır…
Yazan.Mehpare Gökçe(Uzman Sınıf Öğretmeni)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.