- 2309 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
TEKRAR: ÇİN SEDDİ Mİ?
İnsanın evrende ne zaman başladığı bilinmeyen yolculuğuna ait bilgilerin bir bölümü yazı öncesine aittir. Yazı öncesine dair belge ve bilgileri takip edebildiğimiz noktada karşımıza mağara duvarlarındaki ilkel çizgi veya resimler karşımıza çıkar.
Mağara taş ve kaya oyuklarından ibarettir. İnsanın dış tehlikelerden uzaklaşmak adına kullanılan ilk sığınaklardır.
Dünyanın aydan görülebilen en önemli eserlerinden biri Çin Seddi ‘dir. Bu yapı hun Türklerinin sonu gelmez akınlarından korunmak isteyen Çinlilerin önemli buluşlarından biridir.
Coğrafyamızın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul Bizans İmparatorluğu döneminde yüksek surlarla çevrili kale şehridir .Genç Fatih surların arkasındaki şehre ulaşabilmek için özel toplar imal ettirir.
Batı medeniyetinin eski dönemlerinde derebeylik sisteminin özü: Dış tehlikelere karşı gözetleme kuleleriyle kuvvetlendirilmiş kale yerleşim birimleridir.Hatta pek çok savaş sırf kale şehirlerin el değiştirmesini reddetmek için yapılmış.
İnsanoğlu çağlar içinde kendi hayat seviyesini yükseltmek adına büyük çabalar üstlendi. Sanat, bilim, siyaset, edebiyat, felsefe,spor gibi bütün alanlar insana hizmete odaklandı.En azından böyle olduğu söylendi.
II. Dünya Savaşı sonrasında ikiye ayrılan Almanya, birleşme kararının uygulanması, duvarın ve duvarı besleyen dikenli tellerin ortadan kaldırılması ile başlar. Duvarın yıkılması ve duvarın öte yanlarındakilerin birleşmesi esnasında sevinç gözyaşları ile yıkılan duvar parçalarını hatıra diye saklamak isteyen insanların görüntüsü hala hafızalarımızdadır.
“Demir Perde” diye adlandırılan ülkelerin dağılışı, sınırlarını bizim belirleyemediğimiz ”özgür dünya” ile buluşmasına günlerce ,haftalarca zafer naraları atıldığını herhalde unutmadık.
Oysa evlerimiz bile odalarla bölünmüştür gündelik hayatta. Her oda , kapısı vasıtasıyla diğer alanlara yüzünü döner. Yalnızlaştırır kendini kullananı ve dışa sırtını çevirir birey.
Yazlık, kışlık, villa,müstakil ev diye adlandırılan yaşam alanlarına bakınız: Tamamına yakınının etrafı duvarlarla örülüdür. Bu binalar yan yana, sır sırta, art arda sıralanırlar.Ama her bina içinde oturanın hikayesine bağlı olarak tektir.
Çoğumuzun yeşil alan, bir kısmının çiçek,bazılarının da sebze ve meyve yetiştirme sahası olan toprak ta çitlerle çevrilidir.Hatta bazı çitler o kadar yüksek yapılır ki içini görmeniz imkansızdır.
Bazı insanlar evlerinde kuş beslerler. Türlü türlüdür hayvanlar. Çatı katlarında beslenen güvercinler en şanslı olanlarıdır şüphesiz.Papağan,muhabbet kuşuna ondan kanaryaya kadar…pek çok çeşit.İçlerinde atmaca ,şahin gibi yırtıcı türler bile vardır.Çok güzel sesi olan kanarya küçücük bir kafese hapsedilerek insan hayatının parçası olurlar.Ölen kuşları için mezar ve matem töreni gibi anıları çoğumuz duymuşuzdur.
***
Gündelik hayatın tam aksine sözü elden özgür dünya İsrail’in Filistin’den gelebilecek her türlü tehlikeye karşı korumak üzere öreceği / ördüğü kilometrelerce duvarı kamuoyuna şaşkınlıkla duyurdu. Ama sadece duyurdu O kadar.
Televizyon kanalları 27 Ekim 2006 tarihinde bu defa Amerika Birleşik Devletleri’nin Meksika sınırına örmek üzere tasarladığı kilometrelerce duvarla ilgili yasa tasarısını kanunlaştırdığını duyurdu.11 Eylül paranoyası bambaşka bir biçim ve uygulama dönemine girdi.Kendi varlığını,değerlerini koruma güçlendirme ,dışa ihraç etme ,hatta zorla dikte gücünün sınırları zorladığı sürecin içinden geçiyoruz.Bir tarafta bilgi teknolojilerinin her eve ,her beyine ,her gönüle ulaşabileceği “hudutsuzluk”; diğer tarafta yeniden inşa edilen “Çin Seddi “
Oysa ana sorun dışa duvar ,kale,sur ve çit örmekle ortadan kalkmıyor.Kendi içinde iç huzuru bulamayan insan dar da kaldıkça yoruluyor,bıkıyor ve bunalıyor.İçte yaşanan sığ duygu ve düşünce dünyası ferdin kalabalıklar içinde yalızlığı denilen buhran halini oluşturuyor.
Türk Milleti Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde içte derinlik fikrinde muhteşem bir çizgiye ulaşır. Şiir,müzik,mimari, çini,minyatür,hat,ebru gibi sanatlar bunun önemli delilleridir.Batı Medeniyeti değerleri ile cebelleştiğimiz son yüzyıllar eski zenginliklerimizin yerine neyi yerleştireceğimizin netleştirilmediği sancılı bir süreçtir ve bu arayış hala devam etmektedir.
Kültürel dinamiklerimizin hayata hakim kılınması halinde sadece bize değil,evrensel düzeyde huzura ve dengeye katkımız olacağı açıktır.Çin Seddi sorunlara geçici çözümdü asırlar önce.Bugün de ne İsrail’in ördüğü duvar ne de Amerika’nın öreceği duvar insanlığa kalıcı çözümler üretmeyecektir.
Sinan YILMAZ