YALANIN YALANI
YALANIN YALANI
Hasan Atasoy,Hüseyin Aydın ve Yalçın KARAŞAH Anadolu’nun bir Kasabasında(Burdur-Kemer)’de İlkokul öğretmeni olarak görev yapmaktadırlar.Görev yaptıkları yer Kemer ile İkamet ettikleri (Burdur)arası 58 Km.olup,bu derin,günün yorucu yorgunluklarını hemen hemen her gün servis araçlarının arka koltuklarında oturdukları yerden çıkarırlar.Yine böyle bir günde yorucu günün ardından yolculuklarını hafife sayan tavırlarıyla pür neşe içinde yolcuklarını geçirmek üzre ,Burdur söylemiyle başlarlar yarenliğe;
Önce Hassan öğretmen başlar söze:Ben der, falan köyde görev yaparken adamın biri kuzusunu kaybeder. Yıllar sonra kuzusundan olma, kuzunun kuzusunu başka bir çobanda olduğunu görür ,tanır ve de alır der.Bunun üzerine Hüseyin öğretmen söze karışır.’’Tanırlar tanırlar’’ der.Ve kendisi söze başlar:Ben Giresun’da bir mezrada görev yaptığım sıralarda hafta sonu hem maaşımı almak için şehre indiğimde ,pazarı dolaşırken arkamdan birisi enseme şaplatıp,dönüp geriye baktığımda ;Bir adam ‘’O Hüseyin,ne var ne yok,anan nasıl,baban nasıl?’’ diye sorar beni tanır.Der.Bunun üzerine Hasan öğretmen söz alarak ‘’tanırlar tanırlar.Eski adamlar herkesi tanırlar’’Der.Hemen Yalçın öğretmen söz alarak ; O da bir şey mi:Bizim oralarda adamın biri ,sabahtan akşama kadar kahvehanede al papazı ver kızı şeklinde oyun oynadıktan sonra akşam olunca evin yolunu tutar.Lakin evden ismarladıklarını unuttuğu için , tam evin yanlarına yaklaşmışken ,olan bari şu merteği eve götüreyim diyerek komşusunun bahçesindeki çitlerden bir –iki merteği koparıp, eve götürür ve güzelce yakar.Sabah olunca da yanan merteklerin dumanından sahibı merteklerinin yandığını görür ve komşusuna gidip ister .Der demez ,hemencecik Hasan öğretmen ve Hüseyin öğretmen ağız birliği etmişçesine YALAN derler.Bunun üzerine de Yalçın Öğretmen:’’Ola senin ki yalan değil,O’nun ki yalan değil de benim ki mi YALAN’’dedikten sonra servisteki dinleyenlerle ,kulak misafırı olanlarla birlikte kahkayı basarlar.Yıl 2002-2003 yılı sezonu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.