- 787 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Mavi de ölür
Ayakta ölen birinin sesi ne kadar güçlü olabilirdi ki ? Tavan ile yer arasına sıkışmış bir bakış, duvarları tek tek dolaşıp yüzümdeki kayboluşa çarpıyordu. Daha ne kadar oturabilirdim ki bu sessizliğin bir ayağı kırık sandalyesinde. Deniz hâlâ sonsuzluk mu acaba ? Rüzgar bir soluğun derin seslenişi mi ? İki boşluğa yerleştirilmiş ve bir bıçağı andıran gözler körelmiş mi ? Belki de bahar yine bir uyanıştır uzak ülkelerde. Yıldızlar yakındır çocukluğum kadar. Elimi uzattığım da yakaladığım bu serap bir hakediştir. İnsan biraz çamur biraz da hissediştir. Hissettikçe katılaşan ve var gibi görünen yokluğun münasebetsiz bir vakitte var edilişidir.
Ayakta ölen biri hiç doğmadığını anladığında içindeki boşluğa yokluğunun adını yazar belki kimbilir. Sonra adında tekrar tekrar kaybolur. Pencereden sızan güneşi kenara çekip son sigarasına bir anlam giydirir, gök döner yer kayar ve yokluk sancısı bir damla yaşa hüzün giydirir. Bir ayağı kırık tahta sandalye kendi yerini yadırgar. Yıllar önce koyu yeşil bir koku olduğunu hatırlar.
Ayakta ölen biri için secde vaktidir. Ve ölmesini bağışlayacak bir tanrısı yoktur. Ölerek reddetmiştir çocuk gözlerinde doğurduğu maviyi.
...
Berrin Kılıç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.