- 1658 Okunma
- 5 Yorum
- 6 Beğeni
Bazı Düşler Boy Verir Mavi Göğün Altında/ Her Biri Nar Çiçeği
-Bir filmle düzelemeyecek kadar hüzünlüdür insanın öyküsü-
(Her Cumartesi, Maugham’ın ’Yazmak için yazmayız,
yazmaya mecbur hissettiğimiz için yazarız’ kadar
gerçekçi ve sadakatliydi)
Önce biz terkettik mekanlarımızı, sonra anılarımız biz
Geçen Cumartesi eve dönüş yolumda sır vermeden konuşan rüzgarın
şehvetine kaptırmıştım kendimi..
Bütün nezaketiyle kulağıma fısıldıyordu..
Bu güzel geceye uysal girme..
Fazlasıyla zarif bir günde; Binaların arasından yükselen hafif kızarık yüzüyle
güneş, saçlarımı savuran rüzgar, yeni yeni tomurcuklanan incir ağacı..
Sanki kokusunu hissetmiyor, sesini duymuyormuşum da ’Ben burdayım’
diye kabarıp duran deniz, ama hepsi benimle birliktelerdi..
Hepsi birlikte oradaydı..İnadına, bin nazla..
İnadına birbirimizi seviyorduk..Derken bulutlar, hep sevgi yüklü..
Güneş erken geliyor, mehtap geç gidiyordu..
Gece, yıldızlar ayaklarıma dolanıyordu..
Mumların titreyen dansında üç afiş ’Yarım’, ’Seni Beklerken’,
’İncir Reçeli’.. Oda da uzak kentlerden kopup gelen şarkılar
peş peşe çalıyordu..
Belki oturup sabah uyanmaktı düşlenen..
Bir güze yaprak olmaktı belki de..
Bir çocuk yerde yalnızlık oynamak duygusu
Ellerimiz hiç bu kadar çıldırmış bir nehrin kenarına yakın değildi..
Kendimi özlediğim bir şarkıda yaprağın ipe kanmış inceliği..
Yeni bir şiire uzanıyor ellerim, kelimelerim içimde uzun
bir monoloğa dönüşüyor..
Sırt çantamda bir çift mektup..
İstanbul’dan İnsanbul’a bir peron kalabalıklığı içimde..
Bu sabah uçurtmalar gökleri paylaşsa, sonra bir filmin arka planına düşsek..
Mavi bir gülüş çiçek açar..Güneşin yedi rengi kelebek coşkuna karışır!..
Cumartesi’den Cumartesi’ye yürüyordum-
Bugün Neva’da içimizdeki sorulara cevaplar aradık..
Sevdiğimiz insanla olmak mı daha mutluluk vericidir,
yoksa bizi sevenle yaşamayı tercih etmek mi diye
başlayan sorulardı..
Çok sevdiğimz hallerde herhangi birini, bir yeri, bir şeyi,
uğradığımız yanılsamayla avunuyorduk belki de..
Bir ezgi, bir dize, bir özlem biçiminde..
Yalnızlık üşüyüp kuruyor Neva’da..
Yürüyoruz, sıyrılıp gelen melodinin ritminde..
Gülüş aralığında sarılıyoruz her adım..
Yol boyu bolkeseden öpücükler..
Ağaçlar kıskanmıyor, bize katılılıyorlar..
Kuşlar daha da sokuluyor onlara..Coşkuyla örüp yuvalarını..
Balıklara uğruyoruz arada bir..Öpüşen balıklarla
söyleşiyoruz hava kabarcıksız..Yosunlar ince ince kokuyor..
İnsanlar korkudan korkmuyor..Sevgi adlı yaşamda öpmelerle yıkılıyor
duygusuzluğun metalik sesi..
Neva’dan sıyrılıp gelen melodinin ritminde
gülüş aralığında sarılıyoruz her adım..
Yol boyu bolkeseden öpücükler..Ağaçlar kıskanmıyor, bize katılılıyorlar
Kuşlar daha da sokuluyor onlara, coşkuyla örüp yuvalarını..
Balıklara uğruyoruz arada bir..Öpüşen balıklarla
söyleşiyoruz hava kabarcıksız..Yosunlar ince ince kokuyor..
İnsanlar korkudan korkmuyor..
Sevgi adlı yaşamda öpmelerle yıkılıyor duygusuzluğun metalik sesi
Bulvar sessizliğinde kelimeler..
Sıcak bir serinlik düşü..
Önümüde bulutlar, ardımızda Cumartesi rüzgarı,
uçuyorum..
Bir uçurtmanın sığımısız boşluğunda..
Bol yıldızlı bir gece..Ona eşlik eden dünyanın
en güzel kokusu..Akasya ve çimen kokuları
hiç kimsenin, hiç kimseyi avutamadığı bir dünyanın
üstüne berrak bir gecenin aydınlığını serpiyor..
.....
İnsan denen varlık bir gün Krzysztof Kieslowski’nin
kadrajındaki kadar dağlarında çiçek, ormanında ağaç,
bükümünde kavak gibi serpilip gelişecek;
Kalbini büyük bir tutkuyla dolduracak, çılgınca
gülümseyecek, gökyüzü ikiye bölünecek ve güneşi
uyandıracak kahkahası..
Artk uyanacak güneş ve kalpler umutla bedenler ise ruhla birleşecek..
26.05.18.Cumartesi..
YORUMLAR
Doğan Güneş
bir şiir görsen yolarkadaşı oluyorsun işte en çok bundan
sana koşulsuz gökyüzü vermek geçiyor içimden..
Ve elbette sende dünyanın bütün şebboy çiçeklerini yüreğinde duyumsa..
Sevgiler..
Doğan Güneş
Unutmam Hena..Cumertesi'yi ve Emirgan'ı da unutmam..
Kentten kente up uzun bir düş kuracağız, ışıl ışıl gülümseme
ve yerleşik duguların olduğu bir düş..
Kuş seslerinin tebessümlere karıştığı bir düş..
Düşü gerçeğe çeviren ayrıntı..Sevgilerimle Hena..
İçinde aşk olmayan bir hayat yavan kalır.
Şiir tadsız,roman ise yıldızsız gök yüzünü andırır.
Bir yazıyı okuduğunda ise insan;içinde umudu,yaşama sevinç’i ve güzel bir dünya özlemine ulaşmalı ki, ayakları yerden kesilmeli,bir sahili önüne seresere götürmeli,özlenen cumartesiye,özlenen güzel dünyayla kucaklaşmalı,öyle olmalıki belirttiğin gibi avutmasız,tertemiz olmalı.
Gülün dikenli oluşunu bilebile,gülü avuçlaya bilmeli insan.
İşte ben Doğan şairi okurken bütün bu güzelliklerin tadını alarak ruhuma mutluluk hediye ediyorum.
Sevgiler Doğan şair
Doğan Güneş
eksik kalır dediğin gibi Canşair..
İnsan özgürlüğe olduğu gibi aşka da meyillidir..
Bilirsin, insan kuşları börtü böcekleri seyretmiş yüz yıllarca..
Yontulmuş taştan roket yapıp fırlatmış sonsuzluğa..
Üzümden şarap, buğdaydan ekmek, savaştan barış yapmış,
gövdelerinde mızraklar, kurşunlar, bombalar patlasa da
yürümüş kötülüğün üstüne üstüne..
Suyun üzerinde tarihle bu git-gellerimiz elbette aşkla durulacak bir gün..
Nazım'ın pek güzel tanımlaması gibi, Yeterki kararmasın sol memenin
altındaki cevahir..Sevgilerimle Canşairim..
Başka bir dünyadan yazıyor gibisin. Onca karamsar tablonun üstüne, bu gerçekdışılığın çekiciliğine kapılmamak imkansız.
İnsanın düş dünyasında kaybolası, gerçeğe hiç aymayası geliyor. Varsın hayalperest desinler, ne güzeldir içinde, bitmeyen bir bahar yaşatmak.
Sen böyle yazmaya devam et dostum. Hepimizin ihtiyacı var yaşamı güzelleştiren cümlelerin sihrine.
Doğan Güneş
birde Cumartesi'yi eksik etmiyorum yanıbaşımda, hepsi bu:)..
Aşkta kolektif özgürlük gibi insanın kendisinden vazgeçmesi
değil midir biraz da..
Herşey bir yana, insanlık olarak belleğini kaybetmiş bir cinnet kesitindeyiz..
Oysa bütün kötülükleri yaratan insan bizzat kendisine kötülük
ettiğinin bilincini bile yitirmiş..
Bu bir yazgı değil, o halde sevgi pıtırcığı gibi turuncu güzellikler büyütmeliyiz..
Umudum o ki gün gelecek bütün yollar insana çıkacak..
Gözleri salkım salkım erguvan, boy verecek mavi göğün altında..