- 595 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KARAMSARLIK VE UMUT
İnsanların yaşamında olduğu gibi toplumlarda da bazen karamsarlık bazen umutsuzluk dönemleri olur.
Kâbus dolu son yıllar ülke insanının duygularını, düşüncelerini, inançlarını, yarınlara güven duygusunu sarsmış durumdadır.
Son yıllarda yıkım yaşayan, yeraltı yerüstü kaynaklarını, topraklarını yabancılara peşkeş çeken ihanet yapılanması ileTürkiye’nin sorunları büyümüş, istikrarsız bir şekilde yarı sömürge haline gelmiştir.
Türkiye’de çağdışı zihniyet değişimi yaşanıyor. Türkiye’nin demokrasi, ekonomi, hukuk, kültür, siyaset alanlarında gerçekleştirdiği yıkıcı bölücü ifsad edici dönüşümlerin büyük bir zihniyet değişikliğini de beraberinde getirdiğini, bunun da ihanet olduğu bir gerçektir.
Türkiye’nin dünya sahnesinde hak ettiği yeri alabilmesi ve ilelebet payidar kalabilmesi yolunda güçlü bir irade ortaya konulmalıdır. Bu irade ve azmin, yöneticilerden vatandaşlara kadar toplumun bütün kesimlerini kuşatmış olmalıdır.
Ciddi risk ve tehditlerin bulunduğu bir coğrafyadaki Türkiye’nin, yakın bölgesine ve ötesine barış, adalet ve refahı yaymaya çalışmalıdır.
Kendi içinde ayrıştırılan bölünmeye çalışılan Türkiye; talihsiz bir durum yaşamaktadır.
Türkiye; demokratik ve laik bir ülke olarak, farkındalık yaratan nitelikleriyle bölgemizde ilham kaynağı olması, vizyoner bir bakış açısına kavuşmalıdır.
Esasen bu durum, sahip olduğumuz yumuşak güç unsurlarının sağladığı somut bir kazanımdır. Ülkemizin uluslararası alandaki bu konumunu pekiştirecek, kazanımlarımızı sağlamlaştıracak adımların kararlı bir şekilde devam ettirilmesi gerekir.
Bu umut ve güvenle; geçmişle geleceğin muhasebesini yapmamız, yeni hamleler için bizlere cesaret verecektir.
Tarihimiz, kültürümüz, Cumhuriyet ve demokrasi en önemli değerlerimizdir.
Türk Milleti’nin her bireyi; demokratik rejimin erdemlerinin kıymetini bilmeli, bunun bilinci içinde de yarınlara güvenle bakmalıdır.
Ortak hedef; herkesin demokrasi ve hürriyet içinde yaşadığı, hak ve özgürlüklerini evrensel standartlarda kullandığı bir Türkiye’dir.
Türkiye’nin gelişmiş bir demokrasi haline gelmesi için; temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesinin, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi gerekir.
Bir ülkedeki özgürlük ortamı, esasen demokrasiye hayat veren bir güçtür.
Demokrasimizin kalitesinin yükseltilmesi, ülkemizde gerçek barış ve huzurun yakalanmasının yanı sıra, istikrar, refah ve güvenliğin de teminatı olacaktır.
Bu nedenle; temel hak ve özgürlükler konusundaki eksikliklerimizin tamamlanması amacıyla da hassasiyetlerimizi korumamız gerekir.
Türkiye’nin son yıllardaki ekonomik performansı sürekli inişli bir seyir izlemektedir. Sürdürülebilir büyüme şarttır. Türk ekonomisinin dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer almasını sağlayacak politikaları kararlılıkla uygulamalıdır. Bu doğrultuda yapısal reformların sürdürülmesi gerekir.
Akılcı ve sağduyulu yaklaşımlar; çok daha güçlü bir Türkiye görmemizi mümkün kılacaktır.
Her alanda gelişmiş, üretken, zengin, demokrat ve modern bir Türkiye en büyük idealimizdir.
Hiçbir zaman karamsarlığa kapılmayalım. Yeter ki, kapasitemizin, gücümüzün, potansiyelimizin, farkına varalım, birlik ve beraberliğimizi koruyalım.
Yıllarımızı heba etmenin acısını hep birlikte çektik. Enerjimizi boşa harcamanın, kısır çekişmelerle günü geçirmenin getirdiği ağır yükü yakın tarihimizden biliyoruz.
Başta siyaset alanı olmak üzere akılcı yaklaşımlar sergilenmesi, sağduyulu ve uzlaşma kültürünün benimsenmesi, önümüzdeki yıllarda çok daha güçlü bir Türkiye görmemizi mümkün kılacaktır.
Hiçbir zaman unutmamalıyız ki: Terör başta olmak üzere, ülke gündemini işgal eden sorunları kararlılıkla ama aynı zamanda da itidalle, kalıcı bir şekilde çözecek bilgimiz, gücümüz ve tecrübemiz mevcuttur.
Hiçbir kişi, sınıf ve zümrenin sorunun geleceğimizi ipotek altına almasına müsaade etmemeliyiz.
Güçlerini meşruiyetlerini yabancılardan alan, karanlık emeller peşinde koşanlar, her zaman olduğu gibi, bütün Türkiye’yi karşılarında tek yürek olarak bulacaklardır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.