- 876 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
BİR KÖPEĞİN ORUCU
Bugün sizlere bir köpekten bahsedeceğim. Bildiğiniz alelade bir ev köpeği. Bir İngiliz Cocker’ı. Lakin Türk Kukır’ı diyor sahipleri. Uzun kulaklı sevimli mi sevimli bir yaratık.
Peki ne özelliği var bu köpeğin ve kimin köpeği bu?
Efendim bu köpek benim arkadaşlarımdan Nuray Hanım’ın köpeği. Pardon, daha doğrusu Nuray Hanımın kızı Gamze’nin köpeği... Gamze her ne kadar şimdilerde çıta gibi bir genç kız olsa da bir zamanlar oldukça balık etli bir vatandaş olduğundan ve o devirlerinde gofreti çok sevdiğinden köpeğin adını Gofret koymuş. Böylece artık gofretten ve benzeri abur cuburdan uzak durabiliyormuş.
Nuray arkadaşım her ne kadar köpeğin sevimli, bazı hallerinden hoşlanıyorsa da özellikle sık sık kıl dökmesi sebebiyle aslında bir an önce evden uzaklaştırılmasından yana. Lakin kızı şiddetle karşı tabii ki köpeğinin evden kovulmasına... Hatta ’’ O giderse ben de giderim ’’ Diyormuş. Nuray arkadaşım da düşünüp duruyormuş ’’Acaba ikisini birden mi kovsam? ’’ diye. Hatta gazetelere ’’ Köpeği ile birlikte kızımı da alacak damat adayları aranıyor ’’ diye ilan vermek şeklinde oldukça hain ve menfur emelleri bile varmış. Gerçi Gamze’nin çakı bir bir Türk subayı olan Mehmet adında bir sevgilisi varmış ama Mehmet de köpeklerden pek hoşlanmadığı için bu sevgililik hali her an bitebilir endişesiyle Nuray Hanım işi garantiye almak istiyormuş.
Evet, gelelim bu Gofret’in ne özelliği var ki ben bugün onu yazımın konusu ettim?
Ramazan Ayının başlaması ile birlikte Gofret hanımda ( Evet o da bir hanım ) bir takım değişiklikler farketmiş Nuray Hanım... Ramazanın ilk günü sabahtan akşama kadar ağzına lokma yiyecek koymamış Gofret. Mama tabağına konan hiç bir şeyi yemediği gibi su tasına konan suyun başına kadar gidip suyu içmeden dönüyormuş.
Bu arada Gofret’in bir ilginçliğinden daha bahsedeyim: Gofret yenebilecek bir madde olması kaydıyla her şeyi yiyen bir köpekmiş. Mesela kavun, karpuz, salatalık, nutella, pırasa, ıspanak, havuç, hatta benim ağzıma sürmediğim kerevizi bile...Aklınıza ne gelirse... İşte o sebeple de Nuray Hanım, akşama kadar Gofret’e ’’Acaba bunu mu istiyor?’’ düşüncesiyle bir sürü değişik yiyecek alternatifi sunmuş ama Gofret hiç birine patisini bile sürmemiş. Gamze, Gofretin en sevdiği yemek olan zeytinyağlı taze fasulyeyi koymuş önüne, ona bile dönüp bakmamış.
Susuzluktan dili bir karış dışarıda ’’he he he ’’ yapıp durduğu halde su da içmiyormuş onca ısrara rağmen.
Akşam olmuş. Aile oturmuş sofraya bir taraftan ezanın okunmasını bekliyorlar iftar yapmak için, bir taraftan da Nihat Hatipoğlu’nu seyrediyorlar televizyonda.
Bir bayan soruyor: ’’ Hocam, kadınlar da teravih namazı kılar mı?’’
Gofret ekrandaki kadına havlıyor. Sanki ’’ Ulan Allahın aptalı. hayatında hiç teravihe giden kadın görmedin mi mahallende, sokağında ’’ der gibi.
Gofret’in havlaması Nuray arkadaşın dikkatini çekmiş. Derken bir başka soruda Gofret daha fazla havlamış. ’’ Hocam ! Kocam öldü, ben cenazesine gitmedim. Bunun günahı var mı?’’
Hele hele de vatandaşın biri ’’ Hocam ! Ben yeni doğmuş yeğenimin kulağına ezandan önce Beşiktaş diye seslendim. Bunun günahı var mı?’’ Diye sorunca Gofret ’’ Yuuuhhh ’’ Diye bağırmış.
Velhasılıkelam Gofret insanoğlunun bu kadar çok saçmalayabilmesi karşısında bir köpek olarak isyan etmiş adeta. ’’ Kapatın şu saçmalığı’’ der gibi avaz avaz havlamış. ( Şimdi birileri çıkıp da köpekler avaz avaz havlamaz ’’ derse resmen infial ederim yani. )
Sonunda Ankara için iftar ve müezzinler başlıyor : ’’Allahuekber, Allahuekber ’’
Nuray arkadaş az etine dolgun olduğundan zaten zar zor tutmuş orucu. O sebeple müzezzin daha ’’ Allah’’ dediği anda ’’Ekber’’i beklemeden ’’ Bismillah deyip dalıyor Allah ne verdiyse. Lakin o da ne? Ezan okununcaya kadar ağzına lokma koymayan Gofret de dalıyor su kabına. Suyu bir güzel içtikten sonra dalıyor mama kabına. Allah ne verdiyse mideye indiriyor mama kabındaki yiyecekleri. Lakin doymuyor. Bunun üzerine tencerelerdeki yemeklerden veriyorlar ki ilk günün menüsü :Ezogelin çorba, nohut, pirinç pilavı, salata, ...Gofret hepsinden yiyor bol bol.
Nuray hanımın oğlu Burak ’’ Yuh anasını satayım. Resmen annemle yarışıyor. Biz daha bismillah demeden bu ikisi tencereleri yarıladı ’’ Diye sitem ediyor.
Nuray Hanım ve ailesi yemeklerini yedikten sonra üzerine bir kahve içiyorlar. Aman Allahım o da ne? Gofret , Nuray Hanımın elindeki kahve fincanına bakıyor ve kuyruğunu pat pat yere vuruyor. Yani resmen ’’ Ulan hani bana kahve. Bizimki can değil mi?’’ der gibi. Oysa Nuray Hanım ’’ kahve içersen kararırsın’’ Diye koskoca on dokuz yaşındaki Burak’a, yirmi bir yaşındaki Gamze’ye bile kahve içirtmiyor.
Denemek için bir kaba az kahve koyuyorlar. Gofret şalap şulup kahveyi de mideye gönderiyor. Öyle acı, orta, şekerli gibi bir seçeneği yok. Kahve olsun da nasıl olursa olsun.
Sonrasında bizim bu sevimli aile başlıyor televizyon seyretmeye klasik Türk aileleri gibi. Tabii ki her klasik Türk ailesi gibi -özellikle de Ramazan ayında- televizyon seyrederlerken bir taraftan çekirdek çitleyip leblebi yerlerken bir taraftan da can erik, çilek, armut gibi meyveleri tıkınıyorlar. Haliyle Gofret de onlara eşlik ediyor. Hani becerebilse o da çekirdek çitleyecek ya bir tek onu beceremiyor.
Derken efendim gece oluyor ve yatıyorlar.
Uykunun en tatlı yerinde Gamze, yanaklarının üzerinde bir ıslaklık hissediyor ve ’’ Yapma Mehmet. Evlenmeden olmaz. Hele bu mübarek gecelerde hiç olmaz. Sahura şunun şurasında kaç dakika kaldı ki’’ Diyor ama suratının şapır şupur yalanması üzerine öfkeyle ’’ Mehmeeettt’’ Diye bağırarak gözlerini açtığında ne görse iyi: Gofret adeta ’’Sahur vakti. Haydi kalk ’’ Dercesine suratını yalıyor.
Gamze uykudan uyanınca Gofret bu sefer önce Nuray Hanımı, sonra da Burak abisini uyandırıyor. Burak ’’ Adriana ! Bir anda ne kadar da değiştin. Tıpkı bizim Gofrete benzemisin’’ Diyor gözlerini ovuşturarak. Gofret ise ’’ Sapık bu çocuk. Dinime imanıma sapık ’’ Diye geçiriyor içinden. Öyle ya günün her saatinde hatta uyurken bile Adriana Lima düşünülmez ki. Değil mi ama? Hem kendisi Adrina Lima’dan bin kat daha güzel.
Nuray Hanım sahur için yumurtalı patates kızartması yapıyor. Peynir, zeytin, domates, salatalık, derken mükellef bir sahur kahvaltısı hazırlıyor. Gofret domatese dokunmuyor. Çünkü köpekler domates ve tatlı yemezlermiş. Gerçi Gofret her şeyi yiyor ama domates ve tatlı konusunda köpek gibi davranıyor.
Aile iştahla sahur kahvaltısını yiyorlar ama yumurtalı patates kızartmasından yemeleri pek de mümkün olmuyor. Gofret ’’ 17 saate yakın oruç tutacağım, kolay değil ’’ dercesine yumurtalı patates kızartmasının oldukça büyük bir kısmını mideye indirip üzerine de bir sürahi civarında ayran içtikten sonra kendisi için hazırlanmış yatağının üzerinde kıvrılıyor.
İlk gün için Gofretin bu yaptıklarına bir anlam veremeyen Nuray arkadaşım ve ailesi daha sonraki günlerde de Gofret’in iftar ve imsak saatleri arasındaki zaman dışında hiç bir şey yemediğini ve tek damla sıvı içmediğini görünce hayretle ’’Yahu bu resmen oruç tutuyor’’ Diyorlar.
Evet, bir köpek oruç tutar mı tutmaz mı işte bu soruya ancak televizyonlarda her akşam iftar ve sahur programlarında fetva üstüne fetva veren hocalarımız cevap verebilir ama bana kalırsa Gofretin bu davranışının en makul ve mantıklı açıklaması sadakattır. Bunu ancak - özellikle köpeklerde var olan- sadakatle açıklayabiliriz. Sahiplerinin gün boyu hiç bir şey yemediğini ve içmediğini hisseden Gofret, onlar açken tok karnına yatmayı köpekliğine yakıştıramıyor.
Peki insanoğlu? İnsanoğlu komşusu aç iken tok yatmayı -bir insan olarak- kendisine nasıl yakıştırıyor?
Unutmadan: Gofret’in ( Hay Allah ya Gofret’in diyorum, Yani Nuray Hanımların ) bugünkü iftar menüsü tavuk çorbası kuru fasulye, pilav karpuz imiş ve Gofret hepsinden de kemal-i iştiha ile yemiş. Sanırım Allah’ın nimetlerini en fazla hakkedenler onlar. Ne dersiniz?
RESİMLER
1- Gofret Hanım
2- Gofret Hanımın iftar saatine kadarki durumu. Önündeki mamaya ve suya dokunmuyor bile
3- Gofret Hanım orucunu açmak için ezanın okunmasını bekliyor.
4- Gofret Hanım sahurda yumurtalı patates kızartmasını mideye indiriyor.
YORUMLAR
orucun amacı insanı aç bırakmak değil nefse hakim olmayı,sabır öğretmek ve açın halinden anlamayı sağlamaktır amaçlarının içinden bunlarda vardır..çoğu insanın başaramadığını gofret başarmış,ne denebilir ki
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
:) Ne yazsam bilemedim de bir an. Gofret çok tatlı ve Ramazan aylarında sorulan sorulardan bıkmakta da yerden göğe kadar haklı. Plakta takılıp kalan şarkı gibi her yıl aynı sorular.
Oruç tutmasına gelince bu konuda net bir şey yazmak zor. Bunu bilinçli mi yapıyor yoksa sahiplerini mi örnek alıyor ya da onlara saygısından mı bilemedim.
Yazınızı dün gece okudum yorum yazamamıştım. Keyifle okudum yine gülümsettiniz.
Var olun.
Saygılar
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgiler.
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
Köpeğin orucu varsa eğer çok daha samimi sonunda cennete giremeyeceğini bilerek tutuyor, karşılıksız güzel bir gelişme köpek dünyası için,köpeğin mümini bile güzel
sami biberoğulları
Selam ve saygılar.
İbretlik bir hikaye gerçekten. İnsanlar mı? Onların bir çoğu nato kafa nato mermer. Bir kulaklarında girip öbür kulaklarından çıkar... Kutlarım Hocam içtenlikle...
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle
Merhaba Hocam, televizyonlardaki bitip tükenmek bilmeyen saçma sorulardan sonra Gofretin oruç tutmasına hiç şaşırmadım. Hayvanların da bir önsezisi var. Hissediyorlar.
Tebrik ederim, selamlar.
sami biberoğulları
Hayvan besleyen ve seven biri olarak senin konuyu daha iyi tahlil edebileceğini biliyordum zaten.
Selam ve sevgilerimle.
Gerçekten ilginç, aslında hayvanlardaki hisler ve onların saflığı temizliği canlıların tarihinde değişmeyen unsur. Değişen, uzaklaşan sadece insanlar. İbretlik...Selam ve saygılar dost.