17
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1817
Okunma
Son yazımda demiştim ki; “Nekahet dönemimi atlatıp da ifakata kavuşursam, yine aranıza katılır okumaya yazmaya devam ederim.” Ama her geçen gün sağlığım düzeleceği yerde bozuluyor. Yeni bir yazı yazmaya dermanım yok. Ben de sizleri unutmadığımı belirtmek için eski bir yazımı yeniden yayınlıyorum. Kusura bakmayın. Ramazanınız mübarek olsun.
Sevgi ve Saygılarımla…
Ramazanın bazen de yazın uzun günlerine denk gelir. Kolay değildir her gün 16 saat aç, susuz kalmak. Sade açlık susuzluk mu? Birde tiryakilerin çektiği ekstra sıkıntı vardır. İftar vakti yaklaştıkça sinirler gerilir. Dikkat dağılır. Algılama yavaşlar.
Bir halsizlik, bir yorgunluk çöker oruçluların üstüne. Saatler de yavaş mı ilerliyor nedir? Vakit geçmek bilmez.
Hemen hemen her kanal da, her gazete de rahat oruç tutabilmek için yapılması gerekenler söylenir, yazılır. Ama kim duyar, kim dinler?
Benim çok şükür oruçla fazla bir sorunum yok. Yemekle, içmekle aram iyi olmadığından, sıkıntı çekmem. Sigara içerim. Ama arada bir. Sigarasızlık ta bana fazla dokunmaz. Vaktin zor geçmesi sorununu da site sakinleri olarak hallettik sayılır. İftara bir, iki saat kala iniyoruz bahçeye sohbet, fıkra derken iftar geliveriyor.
Sitemizin en genci İbo. Akşamları oda bizle beraber iner bahçeye. Fazla konuşmaz, dinler.
Sessiz sakin bir yapısı vardır. Ama aşırı bir sigara tiryakisidir…
Geçenler de yine bahçede oturuyoruz. İkişerli üçerli sohbet ediyoruz. İbo da yanımızda her zamanki gibi dinliyor. Ya da dinliyormuş gibi yapıyor. Derinlere dalmış. Birden bağırdı:
" Üfle Nurettin’im üfle. "
Konuşmalar kesildi. Hep birlikle hayretle İbo’ ya baktık. Şaşırmıştık. Ne oluyordu? Hani biraz da korkmuştuk.
" İbo hayırdır? Ne oluyor?"
" Ben deli olmak istiyorum ağabey. Bizim köydeki Memedali gibi deli olmak istiyorum."
Bunları söylerken gülüyordu.
Biz- Memedali kimdir?- diye sormadan kendiliğinden başladı anlatmaya:
" Bizim köyde yarı akıllı, yarı deli bir Memedali vardı. Belki şimdi yaşamıyordur. Kimseye zararı dokunmazdı. Bir kötü huyu vardı. Çok sigara içerdi. Evliydi. Kiraz dalından düşüp topal kalmış köyümüzün fakir bir ailesinin kızıyla evlendirilmişti. Birde çocukları vardı. Adı Nurettin. Oğlu Nurettin’i çok sever, hiç yanından ayırmazdı. O günlerde Nurettin 5-6 yaşlarında ancak vardı. Memedali yaz olsun, kış olsun orucunu hiç bırakmazdı. Ramazan şimdi ki gibi yine yaz aylarında gelmişti. O yine oruçtu. İftara az kalmış olmasına rağmen, sigarasızlık başına vurmuş olacak ki, cebinden bir sigara çıkartıp oğlu Nurettin’e verdi.
"Al Nurettin’im."
Oğlunun ağzındaki sigarayı yaktı.
" Çek Nurettin’im. Çek. Çekkk."
Çocuk sigara dumanını içine çekiyor, bir yandan da öksürüyordu. O hiç aldırış etmeden, ağzını Nurettin’ in ağzına yaklaştırıyor:
" Üfle Nurettin’im… Üfle…"
Gözlerini kapatıyor, Nurettin‘in üflediği dumanı içine çekiyordu. Başını geri attıktan sonra, Zevkle:
" Ohhhh… Ohhhhh…" Diyordu.
Onlar bu çekme üfleme işini yaparlarken, biz birkaç çocuk etrafına toplanmış gülüyorduk.
Tarladan dönen babam bizi görünce yanımıza geldi.
" Ne yapıyorsunuz burada? Niye Memedali ‘nin başına toplandınız?"
Cevap vermemize gerek kalmadan olanları görüp, anladı:
" Ne yapıyorsun Memedali? Sen oruç değil misin? Sigara içmek orucu bozmaz mı?"
Memedali şaşırdı. Saygılı biriydi. Biraz korktu da. Kekelemeye başladı:
"Ben… Ben orucum… Ben içmiyorum ki. Nurettin içiyor. Adil emmi. Nurettin…"
Babam:
" Hadi dağılın çocuklar. Memedali sen de al Nurettin‘ini doğru evine. Hadi oğlum."
Benim de elimden tuttu. Eve giderken:
"Allahım affın ganidir. İnşallah bu insanın orucunu kabul edersin." Diye de dua ediyordu.
İbo bunları anlatı. Hepimiz din âlimi kesilmiştik. Memedali’yi kimimiz haksız, kimimiz haklı buluyorduk.
İbo:
"Siz ne derseniz deyin. Şimdi şeytan bana:
" Ver oğlun Salih’e bir sigara üfle Salih’im üfle de. " Diyor.
İftar vakti de yaklaşmıştı. Kahkahalarla evlerimize dağıldık.
Tutanımız da var, tutmayanımız da. Hepimiz O‘nun kuluyuz.
O her şeyin en iyisini bilir.