- 6484 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KARARSIZ KASIMIN KARARI(2)
.Kompoze Gübre Fabrikasının tüm testleri tamamlanmış merkezden sahiplerine teslim edilmesi talimatını beklemekteydik. Bu arada Şantiye Müdürümüz benim merkezce Aksu Kâğıt Fabrikasındaki Alarko Şantiyesine gönderilmem söylentisini bana çıtlatmıştı. Ben ise İstanbul’dan uzak bir yere artık gitmek istemiyordum. O hafta Uyarların Perşembe Pazarındaki yazıhanelerine gittik. Yüksek tahsil yapmış yaşıtım üç kardeş sanayi demir-çelik üretim ve ticareti yapıyorlardı. İnşaat Mühendisi küçük kardeşleri Nesim üretim ve depoyu yönetirken Orman Mühendisi Ağabeyleri Münir bey ile Hukukçu kardeşleri Nihat bey yazıhanede sık sık çalan telefonlara cevap verirken benimle konuşmaları kısa ve öz oldu:
-Aksaray’daki işyerimize gidin iki mühendis olarak konuşun. Soğuk Demir Çekme makine ve tesislerini incele, benzer atölye kurabilirsen işinden hemen ayrıl. Atölye kurmanıza maddi olarak yardımcı olacağımız gibi size iş veremediğiz zaman olursa da kiranızı, sizin ve işçilerinizin ücretini de öderiz. Diye kesin konuşunca diyecek bir sözüm kalmamıştı. Oradan arabamla Aksaray depolarına gittik. Çekme, doğrultma, uç açma tezgâhları ile dağlama havuzlarını inceledim. Bunların yapımı benim için çocuk oyuncağı gibiydi. Ancak para gerekliydi. Maddi yardım yapacaklardı, ancak bunun ileride bir diyeti olabilir, önümüze çeşitli engeller çıkarabilirlerdi. Ortaçeşme Cami Kahvehanesinde babamın kuzeni Hasan Ağabey ile çay içerken kendisine Soğuk Demir Çekme Atölyesi kurmak istediğimi, ancak yeterli olanağım olmadığını, bizimle ortak olup olamayacağını sordum. Hasan Ağabey de alay edercesine:
-Hem daha çok para vereyim, hem de Mühendis Efendi masa başında oturarak bana talimatlar yağdırsın. Yok, o şekilde bir ortaklık diye hiç oralı olmadı. Aynı teklifi Rasim enişteye de yapmış, ondan da benzer olumsuz tepki almıştım.
Hiç tanımadığımız demir tüccarı Uyarlar bana maddi yardım yapmak isterken yakın akrabaların tutumu ve dalga geçmeleri ilginçti. Eve dönünce eşimle işten ayrılma durumunu etraflıca gözden geçirdik. Neticede işin denenmesinin faydalı olacağına aksi durumda tekrar mesleğime dönebilme kararına vardık. Durumu bir vesile ile Şantiye Müdürümüze anlattım. O da hemen merkeze bildirmiş ve beni birkaç gün sonra merkeze çağırdılar. Merkezdeki Alsim Müdürümüz ayrılma nedenimi öğrendikten sonra tazminatımı hesaplamaya başladı. Kendi isteğim ile ayrılmama ve13 bin lira aylığıma rağmen bir buçuk senelik tazminatım 40 bin lira olarak hesaplandı ve muhasebe derhal ödedi. Diğer kısımlardan da ilişiğimi keserek amirlerimle vedalaştım. İçimi üzüntülü bir sevinç kaplamıştı. Seydişehir’de Bimkal Lmt. Şt. de 6 sene çalışmama rağmen hiç tazminat almamıştım. Üzüntüm ise sanki hemen kapı dışarı edilmiş gibiydim. Diğer yerlerdeki gibi kalmam için kimse bana ısrar etmemişti. Durumu babama anlatınca ev bayram yerine döndü. Babam da bu arada bazı planlar yapmışa benziyordu:
-Selim de Almanya’dan dönmüş bir iş kurmak istiyor. İsterseniz onunla bir konuşun, anlaşırsanız birlikte çalışırsınız, dürüst ve çalışkan birisidir, dedi. Selim ağabey, babamın amcasının kızı ile evli aileden birisiydi. Uzun yıllar köyde imamlık yaptıktan sonra Almanya’ya işçi olarak gitmiş ve kesin dönüş yapmış sevdiğimiz bir ağabeyimizdi. Üstelik oğlu Muhsin makine mühendisliği eğitimi görüyordu. Bu durum ilerisi için önemli avantajımız olabilirdi. Biraz sonra Selim ağabey de babamı ziyarete geldi. Babam konuyu açtı. Ben de kurmak istediğim iş hakkında bilgi verdim. İş hakında daha iyi bilgilenmesi için Kemal ile ilgili yerleri görmesini önerdim. Ertesi gün onlar piyasaya giderken ben de şantiyeme döndüm. Şantiyedeki devir teslim işlerini tamamladıktan sonra tekrar baba evine döndük. Selim Ağabey Kemal ile piyasayı gezmiş ve iş kafasına yatmıştı.Bir akşam evinde kalarak ortaklık hususunda mutabık kaldık.Aramızdaki sözleşmeye göre kendisi beş yüz bin nakit,Kemal işyeri iki yüz elli bin lira ben de yüz bin lira ve arabamın hizmetini koyacaktım.Haftalıklarımız eşit olacak ayrılma durumunda herkes koyduğu sermayesini aldıktan sonra kar eşit olarak pay edilecekti.Ortaklık ve atölye kurma çalışmaları sürerken evimi önce Kanlıca’da kiralık eve daha sonra dairemiz teslim edilince kendi evimize taşındık. Benim ve Kemal’in daha az sermaye koymamız; piyasa, öğrenim ve deneyimden ileri gelmekteydi.Nitekim bir soğuk demir çekme makinasını birisine yaptırmaya kalktık 1250.000- liradan aşağı inmedi.Halbuki aynı makine,dağlama havuzları atelyenin 100 metre kare genişletmesi ve yazihane yapılma masrafımızın toplamı sadece 650.000 liramız gitmişti.Bu paranın 400.000-lirası Selim Abinin 100,ooo-lirası benim,150.000 lirası da İşyerinden çıkmıştı.Ezme Atölyesine Demirciler Derneğince tahsis edilen her ay 3 tonluk 26 mm. kalınlığındaki demiri 25mm.çapa indirgeyerek Uyarlara gönderdik.Selim Ağabey alacaklarını tahsil edemediği gerekçesi koyması gereken miktarı tamamlayamadı.Durumu Uyarlara anlatınca beni Şadan Usta diye birisiyle tanıştırdılar.Makinanın bir kısım malzemelerini kendilerinen,bir kısmını da piyasadan satın alarak doğrultma makinasını da bu usta ile 125.000-liraya mal ettik.Bu parayı Uyarlara iş yaparak kısa zamanda ödedik.Gerek sinek teli boyama,gerekse dörtköşe demir çubuk yapma ve 40 mm.kadar altıköşe ve trasmisyon mili üretimiyle piyasada tanınmaya başladık.Uyarlara fason iş yaparken çevredeki bazı fabrikalara da malzeme satmaya başladık.Sermayemiz kısıtlı olmasına rağmen dürüst çalışmamız neticesinde çeşitli makine parkımızı daha da artırdık.Üretimimizi çeşitlendirerek kaynak teli dahi yapmaya başladık.İşe başlamamız iki sene olurken fabrika arsası aramaya başladık.
DEVAM EDECEK.