- 6854 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ma‘bed
Ma‘bed kelimesi Arapça bir kelime olup ibadet masdarından türemiştir.
“İbadet edilen yer, ibadethâne, ibadete mahsus bina” anlamlarına gelir. İbadetin topluca yapıldığı mekanlara dinî açıdan farklı isimlendirmeler verilmiştir.
Ramazan ayı münasebetiyle ma‘bed kavramına dikkatleri çevirmek istiyorum. Zira bu genel kavram çerçevesinde camilerimizin işlevini ele almanın elzem olduğuna inanıyorum. Ma‘bed, insanların içinde ibadet için toplandığı yer olması hasebiyle dört duvar olabilir, kubbeli bir bina olabilir, kule şeklinde bir binanın üzerinde haç işareti olan bir bina olabilir vesaire.
Bir binayı ma‘bed yapan şey nedir diye sormak lazım. İçinde ruhların manevî iklimlere daldığı ve huzur bulduğu bir bina ise, orası ma‘beddir. Hangi dine ait olursa olsun, zulüm ve fesat olmaksızın, dinî bir ayin ve ibadet eda ediliyorsa bir binada orası ma‘beddir. Evlerimiz dahi bir ma‘beddir şayet içinde ibadet ediliyor ve ruhların doyuma ulaştığı pratikler yerine getiriliyorsa.
Bir dinî topluluğun kutsalı ve namahremi mesâbesinde olan ma‘bedler bugün sanki işlevlerini yitiriyor. Özellikle Batı dünyasında, Hristiyanlığın yerini ateizme ve deizme bırakmasıyla birlikte, boş ve tabiri caizse kalıntı binaların arttığını gözlemliyoruz. Kutsal addedilen bir binanın boş ve harabeye dönmesi açıkçası üzücü bir durumdur. Hangi dine ait olursa olsun bir ma‘bedi boş ve işlevsiz görmek birtakım acil durum sinyallerinin yanması gerektiğinin habercisidir aslında. Zira dinsizleşen veya dinî metalaştıran bir toplumda hayata bakış ve anlam arayışı çok farklı kulvarlara doğru kayabilmektedir.
Esasen İslam’ın kutsalı ve ibadethanesi olan camilerimiz bugün “ibadet etme” işlevini korusa da bazı sosyal etkinlikler veçhesinden bakıldığında çok da fonksiyonel olmadığını gözlemliyoruz. Yani camide namaz kılınmakta ancak sosyal bir etkinlik yapılmamaktadır. Bu durum Türkiye’de söz konusu değil; camilerde geniş çaplı kütüphaneler bulunmakta, çocuklar için namaz etkinlikleri düzenlenmekte, gençleri namaza teşvik edici faaliyetler yapılmakta ve bunlar gibi birçok sosyal etkinliklere yer verilmektedir.
Belçika’da dernek sistemi üzerinden çalışan camilerimizin kaderi, genel itibariyle dernekte faal olan veya olmayan dernek üyeleri tarafından belirlenmektedir. Şayet dernekteki üyeler faal iseler, bu durum caminin her alanına yansıyor: Faal olan camiler gerek çocuklara gerek gençlere ve gerek diğer yaş gruplarına hitap edebilmekte ve sosyal ve dinî görevini yerine getirebilmektedir. Ancak yeni insanlara ve genç imam ve vaizelere açık olmayan, ayrıca şahsî meselelerini dinî hizmet ve yürürlüğe karıştıranlar, maalesef camide dinî ve sosyal faaliyetlere ket vurabilmektedirler. Bu açıdan bakıldığında, cami herhangi birilerinin tekelinde olmaya başlamış ve gayet tabi işlevini yitirmeye yüz tutmuştur...
Hülâsa, genel anlamda ma‘bedler özel olarak da camiler hiç kimsenin tekelinde değildir. Cami herkesindir ve herkese açık olmalıdır. Şahsî meseler sebebiyle dinî hizmete ket vurmak Allah katında kişiyi mesul kılar. Hele ki, İslam’ın az anlaşıldığı ve yanlış izlenimlere sahip olduğu bu topraklarda genç nesli yetiştirmek elzem iken böyle bir tavır sergilemek çok yanlıştır. Camiler işlevlerini yitirmemeli, sadece ibadet merkezi olmaktan çıkıp özellikle gençlerin ikinci ev adresi haline getirilmelidir.
Zeynep Zuhal Kılınç
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.