- 707 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUKLUKTAN BUGÜNLERE DOĞRU YOLCULUK
İnsanoğlu dünyaya gözlerini açarken Rabbim galiba kişilik yapısına biçim vererek yolluyor..
Dünyaya nasıl ne şekilde açtım bilmiyorum.
Zaman geçip kendimi tanımaya başladığım da dört beş yaşlarında olsam gerek.. O dönemlere ait hafızam da bir kaç güzel anlarla birlikte bir kaç kötü yaşanmış hikaye tadın da yaşanmışlıklar yer etmiş.. Zaman ne kadar geçerse geçsin O anları silip atmak isteseniz de silemiyorsunuz ve kabullenemi yorsunuz!
Aynı zamanda, yıllar geçip adım adım büyürken, görüp tanık olduğunuz olaylarla kişiliğininizin de iyi yada kötü geliştiğini, yerine oturduğuna tanık oluyorsunuz.. Aile yapısı, yaradılış esnasında ki mayanız, içinde geçirdiğiniz çevre, okul hayatınız ve olayların çok büyük etken olduğunu ise farketmeye başlıyorsunuz..
Bir kaç örnekle açıklamak gerekirse, çocukluk dönemin de kötü olaylara, kötü insanlara tanık olduğunuzu varsayarsak.. Burda iki yol çıkıyor önünüze;
Birincisi, ya yaşantılarınızdan ders alıp, kendiniz hayatınız boyunca kötü tutum ve davranış sergile memeye dikkat ediyorsunuz. Burda "Ben yaşadım, başkaları yaşamasın" mantığı ve olgun, insancıl kişilik yapısı giriyor devreye..
İkincisi ise yaşantılarınızdan ders çıkarmayıp, Siz de hayatınız boyunca kötü tutum ve davranışlar sergiliyorsunuz.. Burda da "Ben yaşadım, başkaları da yaşasın!" mantığı ve egonun hükmettiği bencil egoist kişilik yapısı giriyor devreye..
Peki burda çevremiz deki kişi/kişiler neresinde etkili oluyor? diye bir soru gelmekte aklımıza. İşte şu an bu özelliklerin devam etmesi yada etmemesi; çevre ve çevremizde ki olayları bize intikal ettiren kişi/lerin tutum ve davranışları devreye girmesiyle nasıl yönlendirdiklerine bağlı oluyor.. Yanlış tutum ve davranışlarımızı, yanlış olduğunu söylen, doğrusunun ne olduğunu öğretmeyen, yüreğimizin derinliklerine inmeyen.. kimselerle karşılaşırsak doğuştan tertemiz yaratılan yapımız sönük kalıp zayıf, kişiliksiz olunabiliyor. Lakin tam aksi yönde kişiler çıkarsa; yani yanlışlarımızı tatlı eğitici ve öğretici bir üslupla söyleyip, yüreğimize dokunabiliyorsa, doğuştan tertemiz yaratılan yapımız baskın çıkıp sağlıklı, kişilik sahibi bireyler olarak hayatımıza devam ediyoruz..
Öyleyse;
Hepimizin bildiği gibi insan olarak yapmamız gereken bireysel ödev ve sorumluluklarımız var dünyada ki düzenin oluşumunda yaşanılabilir hale gelmesinde..
Unutamayalım ki;
* Her Birey Dünyaya Masum ve Tertemiz gelir!
* İyi ve Kötü İnsan tek başına oluşmaz. Tutum ve davranışlarımızın payı büyüktür..
* İnsanların Yüreklerine İyi Yönde Dokunalım. Onların iç dünyalarına inelim. Olumsuz yâşanmışlıkları ötekileştirmeden düzeltme yollarını arayalım.
* Toplumun en üst seviyeye ulaşmasın da Bireysel ödev ve sorumluluklarımız neyi gerektiriyorsa üstümüze düşeni yerine getirelim. Sudan bahanelerle, suçu birbirimizin üstüne atarak kaçmayalım.
* Çocuklarımızın iyi yetişmesi için elimizden gelenin fazlasını yapıp, en ücra köşede bile kalan çocuklarımıza ulaşıp, yüreklerine dokunup yaralarını saralım. Hatta buna mümkünse yetişkinlerden başlayalım...
* Hak ve hukuk devleti olmak istiyorsak, hak ve hukukun hükümlerini yerine getirip önce kendimiz adaletli olmayı öğrenelim, öğretelim.
Çocukluğumuzdan Bugünlere gelmemiz de kabul edelim ki hepimizin parmağı var. Hiçbirimiz masum değiliz. Sebepleri akılcı çözümlerle ortadan kaldırma dığımız sürece, etkenleri iyileştire mediğimiz sürece yarınlara hiçbir zaman güvenle bakamayız.
Hayata bir sıfır kazanarak başlayanların, hayata bir sıfır yenik başlayanlara el uzatıp, yüreklerine dokunduğu bir toplum da buluşmak umuduyla;
Sevgilerimi, saygılarımı sunarım.
16.05.2018 Ankara P.ÇETİN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.