- 745 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KİŞİSEL GELİŞME.
Kişisel gelişme kitapları konusuna bazı insanlar karşı çıkıyor, iyide başka yolu varsa anlatsınlar, bizde bilelim.
Yıllar önce kişisel gelişim kitapları okumuştum bazı bilgiler edindim, bu başlangıçtı sadece, çoğu bilgiler olanaksızdı, kolaylıkla kabul edilemezdi. İç direncim reddetti, sadece eğlence olarak okudum, sonraları daha bilimsel olanlarla karşılaştım, onları da çok anladım diyemem, kitap bitiyordu birkaç söz aklımda kalıyordu. İçimdeki bir his bazı bilgilerin doğru buluyordu ona tutunuyordum, zihnime iyi geliyordu, zaman geçtikçe de silinip gidiyordu, tekrar arayışa geçiyordum, bu şekilde yıllarca sorunlarımdan kurtulmak için çırpındım durdum. Bulmam gereken cevaplar vardı, beynimde çok soru vardı ve kimden sora bilirdim! soru sorduğum insanlar, aradığım cevabı veremedi. Kitaplar ne demek istiyordu anlamıyordum; yazar karşımda olsa soracaktım ne anlatmaya çalışıyorsun, açık söyle diye.
Yazdıkları yabancı kelimelerin anlamı neydi! Üstelik birde üstü kapalı bilgiler veriliyordu. Yahu siz okuyucuyu sadece en üst seviyede okumuş kişilerden mi seçiyorsunuz, neden düşünmezsiniz, ilkokul okumuş birileri de sizi okumak ister, öğrenme arzusuyla yanıp tutuşuyor ola bilir diye! Bilgili okuyucuya, kendinizi mi ispatladınız bilgileriniz daha iyi diye; ne kadar anlaşılmaz olursak, bizi daha çok bilgili mi görürler diye düşündünüz derdim!
Okuduğum kitap sayısı arttıkça bazı bilgiler kafamda anlam bulmaya başladı, iç dünyamda değişimi fark ettim, dış görünüşüm ne kadar değişti biliyordum; çevremdekilerde fark ediyorlar mıydı merak ediyordum. Uzun yıllar öncesinden beni tanıyan akrabalar fark etti ama nasıla bir anlam yüklediler bilmiyorum. Açıklamaları şu oldu,( ne kadarda iyi bir insanmışsın biz seni tanımamışız! Tabi iyi bir karakterdim her zaman ama toplum bize öyle bir bilgi aktarıyor ki özde iyi olsanız da, kötü olmak zorunda kalıyoruz. Mutsuz, kendi kararlarını alamayan, sevmediği hayatı yaşamak zorunda bırakılan bireyden iyi kişi olmasını beklerler, bu olmaz arkadaş! Benim sorunum böyle bir durumdu. Onlar bunu anlayamazdı!
Kişisel gelişmenin, kendi deneyimlerime dayanarak doğru Bilgi olduğunu düşünüyorum. Kişisel gelişim kitapları kusursuz diyemem, bazı abartılı ve yanlış tarafları ola bilir, ancak hangi bilgi herkese göre doğru ki! Yazan kişiler genelde zeki ama ailesi ve toplumu, tarafından incitilmiş örselenmiş hasta olmuş insanlardı. Benim gibi arayış içine girmişlerdi, hayata tekrar tutunup mutlu olmaktı amaçları, bilgili insanlardan yardım alarak tecrübe kazanmışlardı, bilgileri deneyimlemiş iyileşmişlerdi, sağlam karakterli iyi insanlara dönüşmüşler ve deneyimlerini yazmışlardı.
Geçmiş hayatlarında çok yanlış bilgilere sahip olduklarını farkına varan bu insanlar, öğrendiklerini kaleme almıştı, iyide olmuş, teşekkür ederim onlara, en azından anladığım dilde yazmışlardı. Bilimsel yazan doktorları okudum sonraları ve bire bir benzemese de aynı noktaya işaret ediyorlardı, tek far biri anlaşılır yazıyor diğeri anlaşılmaz dilde aktarıyordu. Yerli yabacı farklı değildi dilleri. Tanıdığım bir arkadaş şunu savunuyordu, neden kişisel gelişelim, toplumsal gelişsek daha iyi olmaz mı? Tabi ki iyi olur arkadaş, keşke başara bilseydik, çök mutlu olurdum! Kim istemez, ülkesi bilinçli insanlarla dolu olsun! Kibirli olmayan korkularını yenmiş, öfkesine hâkim olan, kolaylıkla kırılıp alınmayan, başı dik kendine güvenen, başarılı sağlıklı, kalbi iyilikle ve hoşgörüyle dolmuş, başkalarına saygı duyan, insanlar etrafımızda olsaydı, toplumca mutluluk içinde yaşardık! Kişisel gelişim acaba maddi olarak gelişmek olarak mı değerlendiriyor insanlar, karşı çıkıyor buna. Bazı kitaplarda işleniyordu bu konu, sağlıklı mutlu kendine güvenen insanlar her işi becerir ve zengin olur diye açıklayan yazılar vardı.
Kendimi örnek alacak olursam, top yekûn bir hamlede gelişmenin zorluğunu birazcık açıklaya bilirim! Yıllarca, çalıştığım, halde neden iyileşemediğim konusunda düşündüm, kaynaklar aradım bulduklarımın bazıları bana güre değildi, ama bir başkasının hayatını değiştire bilirdi. Bıraktım gitti. Bana doğru gözüken bir bilgi başkasına sıkıntı olarak, yansıya bilir. Bir ilaç her bedende başka bir yan etki yapıyor iken bilginin her zihne uygun olacağı düşünülemez. Bir yazıyı okuyan iki kişi başka anlamlar yüklüyor çünkü ayni olumlu etki ve yan etkiyi bekleyemeyiz. Her bilgi arayan kişi kendi zihnine göre analiz etmeli. Bunu fark ettim yıllar sonra, kendimi izledim nasıl bir değişime uğradığımı, gördüm, bazıları etkili olmazken bazıları iç dünyama iyi geldiğini fark ettim, anladım ki bu benim için doğru olandı. Yanlış olan hiç fayda etmedi, yok olup gitti.
Bilgilerim geliştikçe doğru nedir, yanlış nasıl elenir, anladım ve hedefime devam etmek, başarının yolu ancak deneyimleyerek açılıyordu. Bir kitabi okuyup geçmemeli ne anlatmaya çalıştı kafamı kurcalayan konular ne anlama geliyor diye düşündüm. Deneyip üstünde durmayı ihmale gelmiyordu. Ancak deneyimleyerek aldığım bilgiden fayda buldum. Ama hiçte kolay olmadı her sorun tek tek çözülmeliydi. Her anı her kırgınlık, her hastalıklı, düşünce, davranış, tek tek çözülüyordu, oysa ben hepsini bir bilgiyle çözeceğimi hayal etmiştim!
Peki, soruyorum kişisel gelişmenin nasıl bir zararı var topluma bir insan kendini kurtardığında zincirleme olarak etrafındakilere iyi örnek olduğunu biliyoruz.
Biz egomuzdan, hastalıklarımızdan öfkemizden, korkularımızdan, arındığımızda, ailemizin bize karşı tavrı ne olur, sen iyiye doğru değiştin diye, bizi hor mu görürler, ‘ola bilir’ insanlar alışkanlıklarını bırakamadığı gibi, bizim değiştiğimizi ya fark edemez, ya da kendisi beceremediği için itiraf edemez, buda doğaldır. İç dünyası gelişmemiş kendi kusurlarıyla yüzleşmeyi bilmeyen, bir kişi veya toplum için bir başkasındaki güzellikleri, başarıyı takdir etmek güçtür, çünkü kendi başaramadıkları ona acı verir, diğerlerinin iyiliğini, başarısını, inkâr ederek kendini gizler; elinden geldiğince kötü olduğunu savunur, dedi kodu yapar. Bu davranışlar kendiyle yüzleşmeyi başaramayan birey veya toplumun en büyük engelidir, inatla savunur ve bir türlü kurtulamaz yanlışlarından. Ne zaman kendimle yüzleşmeyi öğrendim değişim başladı, hastalıklarım teker teker ortadan kalktı. Bir bilgiyi iyi biliyor olmak yetmiyor, kendi üzerimizde deneyip sorgulamak doğru olandı. DENENMEMİŞ BİLGİ İŞE YARAMAZ.
Farz edelim ki bir ülke tek kişi olsun, birde yönetici var etti iki kişi. Yasalar çıkardı o bir kişi mutlu olsun diye çaba harcıyor; kişinin de çok sorunları vardı, bu bilge yönetici ne yapmalıydı ki bu çok sorunlu kafası karışık hastalıklı kişiyi memnun etsi, sorunlarından kurtarsın. Sihirli değneği var olsun, dokundu en büyük sorun ortadan kalktı. Sonra defalarca kullanması gerekli bu kişiyi memnun etmek için, her defasında o bir kişi başka istekle ve hastalıkla, bilgeye geliyor. Bir daha dokunuyor olsun, bir türlü iyileşmiyor bu hastalıklı adam, çünkü kendi bir çaba harcamıyor, sadece bilge onu iyileştirsin istiyor. Bilgenin önerilerini yapmıyor, öncenden ne biliyorsa ona devam ediyor ve asla iyileşemiyor. Bir bilgi geldiğinde onu analiz edip hayatına almıyor, deneyip ne faydası olduğunu araştırmıyor sorgulamıyor, inadına direniyor, eski bildiğim deha iyi diyor.
Bu iki kişilik ülkeye bir bilge birde halk olduğu halde, fikirleri ayrı, konumları farklı çünkü ama benzer yanları var. Zamanla bilge ego geliştirmiş, bildiklerini açıkça anlatmak yerine kandırma yolunu seçiyor sihirli değnek icat ediyor, doğruları değil işine geleni veya kendi doğrularını, ÖGRETİYOR ve diğer kişinin karakterine uymuyor, oysaki kişi kendisi araştırmış olsa, doğru olanı bulduğu zaman her yol kolaylıkla açılacaktı, neyin kendine uygun olduğunu kişi kendi öğrenecekti. Bilgenim gücüne güvenmektense kendine güvenmeliydi. Her şeyi bilgeden bekleyen kişi onun bilgisine ve isteğine uymak zorunda kalıyordu. Düşününki milyonlarca bilge olsun o bir kişi hangisinin söylediği doğru, nasıl anlayacaktı çıkış yol ne olacaktı, doğruyu bulmak için. (Onun için ben inancıma güveniyorum en azından kendim için doğru olduğuna inanıyorum.)Kişisel gelişmek iyidir. Bilmeliyiz ki her kurtulan birey etrafına ışık olur.
Burada okuyucuya soru hakkı doğdu farkındayım. Mutlaka sorulmalı, sen neden açıklamıyorsun, neleri deneyimledin diye, biz ne anlamalıyız bu yazıdan, sormak hakkınız! Bunu açıklamam bir kitap dolusu yazı olmalı, dilerim bir gün o da olacak! Şimdilik düşünmenizi sağlaya bildiysem ne mutlu bana!
Yeter KARAER.
YORUMLAR
Doğru yoldasınız. Gelişim ve değişimin sınırı yok. Hayatı anne babamızın alışkanlıkları ile devam ettiremeyiz. Dünya değişiyor, hayat değişiyor, insanlar değişiyor. Ben de sizinle aynı yoldayım. Kişiliğim ve adeta kaderim haline gelmiş, hayatımı negatif yönde şekillendirmiş düşünce, duygu ve davranış alışkanlıklarımı keşfettim, keşfediyorum. Yerlerine nasıl pozitif alışkanlıklar koyabilirim, onun hesabını yapıyorum.
Evet bu benim derdim. Ve ben derdimi seviyorum. Onu zillet olmaktan çıkarıp nimet mertebesine yükselten de kesinlikle benim.
Mutluluk düşünmemektir fakat madem düşünmeye engel olamıyorum, o zaman düşündüklerimi ben seçerim. İnsanları ve olayları düşünmek benim işim değil artık. Madem kafam çalışıyor, madem düşünüyorum o vakit kendimi büyük fikirlerde, hatta fikir ötesi fikirde kaybetmenin zamanı gelmiştir ve o zaman şu andır.
Fakat fikirleri ve fikir ötesi fikri düşünmek de bir noktaya kadar. Meselemiz sadece düşünmek olursa başladığımız noktaya döneriz. Kararınca düşünmek ve düşündüklerini bir an önce eyleme dökmektir aslolan. Aslolan düşünmek değil, inanmak ve uygulamaktır. En basit işten en karmaşık işe kadar bir an önce eyleme geçmek insanı düşünmek illetinden alıkoyar.
Bu süreçte yaptığınız her işi mümkün olduğunca kendiniz için yapmalısınız. Kendiniz için yapmayı öğrenmediğiniz sürece başkaları için yaptıklarınız da yarım kalır, tatmin edici olmaz.
Hayat öğrenilebilir bir süreç. Anne babamız vaktinde bize öğretmedi, yahut hatalı öğretti diye onlarla yaşayacak değiliz. Kendimizi değiştirebilir, yenileyebilir, güncelleyebiliriz. Kişilik değiştirmek, yılların kök salmış alışkanlıklarını bir çırpıda söküp atmak kolay iş değil. Uzun yıllar alacak. Sancılı olacak. Bazen bir adım ileri, iki adım geri atacağız fakat bir sonrakinde üç adım atarak yeniden başlayacağız.
Toplumsal gelişim kişisel gelişim ile başlar. Parçaları arızalı olanın bütünü de sağlıklı çalışmaz. Bu nedenle kişi işe kendinden başlamalıdır işe. Ben düzeleyim, evim, mahallem, ülkem düzelsin. Saygı ile...