- 640 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AÇLIKTAN KORKTUĞUMUZ KADAR
Ramazan-ı şerif yaklaşırken tatlı heyecanlar ve çok bilindik konular konuşulmaya başlandı. Etrafımızda, haberlerde, her yerde: Uzun oruçlu kalınan süre, ramazan ile artan fiyatlar, ne yememiz, ne yemememiz, cilt bakımı, su tüketimi...Sokakta ramazan konuları: açlığa nasıl sabredeceğimiz, tok kalmak için ne yenilmeli... Sahura geç kalıp bir bardak suyla niyetlediğim çok oldu. Veya iki dilim kavunla niyetlediğim. Öyle orucu uykuya tutturduğum günlerde değildi hani... Derslerin, sınavların olduğu günlerden...Tabi ki ramazan bunların hiçbiri ile eş tutulamaz ve bunlara indirgenemez! Manası "YANMAK" olan ramazan, manasından bu kadar soyutlanmamalı. Bu kadar basitleştirilmemeli... "Yanmak" birnevi insanlığın pişmesi gibi..."Günahların yandığı ay". İnsanların birbirini anladığı ay...
Yaklaşan seçim ve ramazan konuları bir yerde birleşti ki en büyük korkumuz bu bence . Bundan korktuğumuz kadar hiçbir şeyden korkmuyoruz. Her şeyi unutuyoruz onu unutmuyoruz. Açlıktan korkuyoruz! Açlığı unutmuyoruz! Başka korktuğumuz şeylerde var tabi ki. Ölmekten korkuyoruz ama açlıktan ölmekten daha çok korkuyoruz... Unutmuyoruz... "Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder." (Bakara suresi-268) Belki de yaradılışımız gereğidir. Korkularımızı bilen siyasiler 70 küsür yıl önce, ikinci dünya savaşı sırasında ekmeğin karneyle verilmesini hala kullanıyor. Yaşananlar... Yaşadıklarımız... Yaşıyor olduklarımız, şehitlerimiz, krizlerimiz, ekonomi, zamlar değilde neden yetmiş küsür yıllık mevzular... Açlıktan korkuyoruz! Unutmuyoruz! Kriz dönemi açlık çeken Yunanistan, Arap amborgosu uygulanan Katar...Bunlar unutuldu...
Bu mübarek ayda yanmak, teslim olmak önemli ama korkularımıza değil!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.