- 753 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
Bir ateist nasıl hayatta kalır?
Ben Allah’a inanıyorum. Fakat imanım delilsiz değil. İçimde/dışımda birçok şahidim var benim. Nasıl? Bir kere Onun varolmadığını tahayyül ettiğim her perspektifte ’uyum sorunları’ çekiyorum. Daralıyorum. Bunalıyorum. İşin içinden çıkamıyorum. Sonsuzluğa duyduğum arzuyu bastıramıyorum. Sonsuzluğa yakışır gördüğüm güzellikleri anlamlandıramıyorum. Kuşlara üzülüyorum. Düşlere üzülüyorum. Gidenlere üzülüyorum. Bunlar bile nefsime bir delil oluyor. Yani: Cevap veremediğim soruların ’sorabildiğimce’ çoğalması yanlış kulvarda olduğumu düşündürüyor.
Öyle ya, eğer varlık, ’Onun varolmadığı bir düzlemde’ (her nasılsa) varolmuş olsaydı uyumlu seçim ’inançsızlık’ olacaktı. Ancak inançsızlıkla evrenin ahengine dahil olunacaktı. Ancak onunla tüm müşküller cevap bulacaktı. Evren de bu doğru parçayı(!) büyük bir uyumla (tıpkı bir ananın kayıp evladını bağrına bastığı gibi) kabul edecekti. Tasdik edecekti. Doğrulayacaktı. Destekleyecekti.
Fakat olmuyor. Allahsızlık vehmini tasavvur ettiğim her anda mutsuz oluyorum. Her an cehennem gibi geliyor. Çünkü herşey hiçe gidiyor. Herşey amacını yitiriyor. Herşey bir tesadüf işine dönüşüyor. Bütün sevdiklerimi (ama bugün ama yarın) sonsuz bir ayrılıkla yitiriyorum. Emeklerim ömrümle sınırlanıyor. Eylemlerim tattığım kadar yaşıyor. Kelebek gibi harika şeyler birkaç haftada yokoluyor.
Şundan eminim arkadaşım: Fanilik sanatı abesleştirir. Geçiciliğin şiddeti arttıkça üzerine sarfedilmiş emekleri anlamsız kılar. (Yokoluş ise en şiddetli geçiciliktir.) Bu iyi mi? Yani iyi gelir mi?
Eğer, âlem tesadüf üzerine yaratılmış olsaydı, ben de tesadüf üzerine yaratılmış olacaktım. Herşey akışına uygun bir şekilde gerçekleşecekti. Bu ’uyumsuzluk problemi’ ortaya çıkmayacaktı. Misallendireyim: Bir Ferrari’yi traktör yolunda kullanırsanız size sıkıntı çıkarır. Her gaza basışınızda "Ben bu yol için yaratılmadım!" der. İşte, ben diyorum ki, ateistin içinde yaşadığı/yaşattığı cehennem de Allah’ın böyle bir şahididir. Anlarında biriktirdiği cehennem ölümle gideceği yerden haber verir. O yeisli keder şu elemli abisini söyler. Ne yalan söyleyeyim: Ben buna bir küçük tahayyülcük dahil olduğumda dahi kaçacak delik arıyorum. Peki bir ateist göğsündeki cehennemle nasıl hayatta kalıyor? Bunu çok merak ediyorum.
YORUMLAR
Genelleme olan ve ötekileştiren yazıları sevmiyorum. İnanç, inançsızlık insanın kendine ait olanı ve özelidir. Üzerinde konuşmayı gereksiz buluyorum. Herkesin bir beyni ve okuma yetisi varsa kendine ait doğruyu bulacaktır bence ve bşr başkasına göre çok yanlış olan O'na yaşamak istediği cennet veya cehennemi verecektir bu kapsamda işaret etmek ve yönlendirme yapmaya çalışmak bana göre lüzumsuz...
Ancak kaleminizin gücünü ve bilgi birikiminizin yoğunluğunu farkediyor, farklı kategorilerdeki yazılarınızı keyifle okuyacağımı belirtmek istiyorum.
Saygılarımla
belkibirharfimben
İpekyildiz
belkibirharfimben
İpekyildiz
Diyelim ki ben hiç bir dine inanmıyorum ve sizin yazdıklarınızı okuyorum hayata bakış açınızı öğrenmek, inanç sebebinizi anlamak için . Diyelim ki ikna edilirsem belki yön değiştirbilecek bir olgunluğa da sahibim. Bu kapsamda okurken yazdıklarınızı düsenli bu yazınız beni hangi duyguya sevkeder sizce?
Kazanmak karşı görüşü küçümsemekten değil yüceltmekten geçer bence. Çünkü ne kadar yüceltilirse karşı görüş o kadar çok irdelenir ve yanlışı bulunur ne kadar küçümsenirse o kadar anlamlı tarafı aranıp değerli hale getirilir.
Yanılıyor muyum?
Saygılar
belkibirharfimben
Evrimi açıklayan Tesadüfler pek iyi anlaşılmamış gibi geldi. Ancak samimi inancınız hakkında olumsuz bir fikrim yok. Ben yaşadıkça araf ta kalanlardanım. Deist sayılmam. Bilmiyorum... İnanç konusunda saplantılı fikirlerim olmadığından eminim sadece... Aslında neye inandığımızdan çok bu inancı yaşarken nasıl kullandığımız bence çok önemli. Bir şeyi kabul edip savunurken diğerini aşağılayarak reddediyorsak bu tüm inandıklarımızı çöpe atar. Bir ateist isek de yada herhangi bir dine bağlı isek de buna kendimiz için inanmalıyız. İnanç kişiseldir. Bir de bir inancı yıpratmak için türlü saçmalıklar uydurulması var ki bu dobra dobra ''senin gibi düşünmüyorum'' demek gibi mert bir yaklaşım değildir. Bir dine inanır görünüp o din hakkında safsatalar uydururlar mesela. Böyle şeyleri kastediyorum. Neyse çok konuştum... Yazınızı okuyunca içimden geldiği gibi yazdım. Umarım kırıcı olmamışımdır.
Sevgilerimle...