- 1308 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
TOKAT!
Üç oğlu ile birlikte parka geldi kadın. Bir ağacın altındaki banka oturup, küçük oğlunu da yanına oturttu. Heyecanla bekleyen diğer iki oğluna;
“Hadi bakalım siz de dilediğiniz gibi koşup oynayın topunuzla şimdi dedi, ama gözümün önünden kaybolmaca yok!”
Erkek çocuk değiller mi işte, en çok top peşinde koşturmaktan hoşlanıyorlardı. Bahçede diledikleri gibi oynayamadıkları içindi parka gelişleri Anne kucağındaki ufaklıkla meşgul olurken bir yandan da neşe içinde top koşturan oğullarındaydı gözleri. Arada bir varlığını hissettirmek için;
“O tarafa gitmeyin, aman uzaklaşmayın, oğlum dikkat edin!” diye seslenerek ikaz ediyor ve kontrolde tutmaya çalışıyordu afacanları.
Bir süre sonra anne yorulup, terlediklerini düşünerek, “Hadi gelin dinlenin biraz!” diye, çocukları yanına çağırdı. Oyuna iyice kaptırmış afacanlar nazlanıp gelmeye yanaşmayınca, çantasından evde hazırladığı ekmek sokumlarını çıkarıp gösterdi .
“Bakın ne var burada!”
Anında topu bıraktıkları gibi annelerinin yanına koşturdu. Anne onları nasıl ikna edeceğini artık iyi biliyordu, gülümsedi. Güzel bir gün, temiz hava ve neşe içindeki çocuklar annenin de her türlü sıkıntısını unutmaya, mutlu olmasına yetiyordu. Birlikte olmanın mutluluğunu yaşarken, bir bağırış ve haykırışlar duyup başını çevirdi anne.
Baktı büyük oğlu yere sırt üstü yatmış ağlayıp bağıran bir çocuğun ellerinden topunu almaya çabalıyor. Kaşla göz arasında demek ki kerata oraya gitmişti.
“Oğlum!!!! Dur ne yapıyorsun?” diye seslenirken, aniden bir adam koştura geldi karşıdan ve elini kaldırdığı gibi büyük oğlunun ensesine okkalı bir şaplak indirdi. Zaten cılız olan çocuk bu tokadın şiddetiyle yüz üstü yere serili verdi.
Bunu gören anne ufaklığı “sakın siz kımıldamayın bir yere” diye diğer kardeşine emanet ederek, yerinden ok gibi fırladı ve iki adımda arkası dönük adamın yanında aldı soluğu. Hiç tereddüt etmeden de aynı şekilde adamın ensesine okkalı bir tokat yapıştırdı.
Adam elini ensesine götürerek “Ananı…..!” diye ağzında bir küfür hışımla döndü geriye. Ancak karşısında gözlerinden ateş fışkıran bir kadın görünce, küfrün gerisi ağzında kaldı. Beklemediği bu durum karşısında şok olmuştu haliyle.
- N’pıyorsun lan? Diye tısladı bu kez Kadınsa hiç istifini bozmadan cevapladı.
- N’mi yapıyorum! Biraz önce oğlumun ensesine indirdiğin tokadı iade ediyorum.
Bu arada yerden kalkan oğlu da gelip korkuyla annesinin beline sarıldı. Adam kadının cesareti karşısında ne yapacağını şaşırmış, hiddetinden yüzü kızıla çalmıştı.
-Senin oğlun başlattı hanım, diye kükredi. Çocuğumu itip yere düşürdü veledin, görmedin mi?
Belli ki yağ gibi üste çıkmaktı niyeti.
-Ben dalaşan iki çocuk gördüm sadece, dedi kadın. Çocuk bunlar, itişir de kalkışırlar da koca adam sana yakıştı mı yaptığın?
O sırada ilerde ki bir banktan bir kadın bağırdı.
-Selami!!!! Selami!!!! Adam duymamazlıktan geldi.
-Yok ya! Oğlum dövülecek, ben seyirci mi kalacağım?
-Peki, niye itmiş senin oğlunu sordun mu? Durup dururken yapmadı ya!
Annesinin beline yapışmış çocuk korku içindeydi ama hemen kendini savunmak istedi.
-Valla ben itmedim anne! Topumuzu almış gidiyordu. Elinden almaya çalışırken kendi düştü.
Adam yeniden kükredi.
-Sus velet yalan konuşma!
-Bak efendi, sen önce ağzını bozma! Dedi kadın. Sonra oğluna döndü “Hadi oğlum sen git kardeşlerinin yanına!” Ama çocuk bu kez itiraz etti ve daha bir sıkı yapıştı annesinin beline.
“Banane gitmem!... Sen de gel!”
Bu arada bankta oturan diğer kadın haykırdı yine.
“Selami!!! Gelsene ya uymasana şuna!!!! “
Adam bağrışan iki kadın arasında kalmıştı. İyice zıvanadan çıktı.
-Kes be sesini! Dedi, “bağırıp durma oradan!”
Diğer kadın ya iş büyüsün istemiyordu ya da öfkeli annenin gazabından o da korkmuştu. Selami’nin durumu da pek farklı değildi. Her atağa hazırlıklı bu cesur anne ile başa çıkamayacağını o da anlamıştı. Ama yiğitliği de elden bırakmak istemiyordu.
-“Yürü git ya! dedi, belanı benden bulma!” Sırtını dönüp giderken, hala ağzının içinden söylenip duruyordu.
-Ben değil ama sen belanı buldun dedi anne, bu da sana ders olsun!
Adam yumruklarını sıkarak durdu, tam yeniden arkasını dönecek gibi olduğunda “Selami!!!!” çığlığı yükseldi banktan, vazgeçti ve yürüdü gitti.
Annenin ise, içi soğumuştu iyice. Tuttu oğlunun elinden bankta oturan diğer çocuklarının yanına döndü.. Artık eğlence saatleri onlar için de sona ermişti. Evin yolunu tuttuklarında küçük oğlu, pek bir gururla eğilip abisinin kulağına fısıldadı.
“Ama nasıl vurdu annem Adama! Dimi abi!”
“Tabi akıllım, annem bizi hep korur!”
"Korur tabi! Dimi abi! "
Anne fısıldaşmaları duymuştu. Muzipçe gülümsedi. Hadi bırakın kulaktan kulağa oynamayı dedi, hızlandırın adımları. Eve doğru marş marş…
* * *
YORUMLAR
Billur T. Phelps
Çok teşekkür ederim sevgili Gülüm
takip ettiği duymak mutlu etti
sevgiler..