- 946 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
1-MAYIS VE DÜŞÜNCELERİM
Bir mayıs gününü, bölge ülkeleri Türk, Kürt, Arap, ilkbaharın gelmesi olarak bilirdi. O yerden fışkıran muhteşem güzellikler karşısında mest olunur, ikramlar yapılırdı.
Zaten İslam dünyasının işçiye bakış acısı tamamen farklı ve hiçbir ideoloji onun önüne geçemez ve geçemeyecektir de.
Peygamberimiz, (s.a.v) “İşçinin alın teri kurumadan karşılığını verin” buyurmaktadır.
Biz bu gün İslam hukukunu iş mevzuatını bilmediğimiz için, başka vadilerde, bize yabancı yerlerde derdimize çare arıyoruz.
“İşçi Bayramı” denince benim aklıma ilk gelen, fakir-fukara, işçi, memurların maddi,manevi sıkıntılarından daha çok, Kırılan camlar, atılan Molotof kokteylleri, yakılan arabalar, bir birine diş bileyerek çatışan sendikalar ve mağdur edilen yığınlar aklıma gelir.
Yeni-yeni bir şeyler değişmeye başladı.2010 yılından itibaren Türkiye-dede resmi tatil ve bayram ilan edildikten sonra, biraz bayram havasına girmeye başladı.
İşçi, memur, yığınları sokaklara döküp, kardeşkanı döktürenler? Kendi kasalarını doldurmak için, en lüks eğlence merkezlerinde veya otel localarında, kadeh tokuşturanlar, bugün hesap vermeye başlayınca işin aslı anlaşıldı.
Yığınlar nihayet bu güne “Emek ve dayanışma günü” demeye başladılar.
Başkalarına kul köle olmaya değil, hak ettikleri insana yaraşır, çalışma imkanlarını ve maddi-manevi iyileştirmeleri, medenice ve demokrasi içerisinde aramaya başladılar.
Yine bu günlere kadar birbirimize öcü gibi bakarken, sağ, sol, şu, bu diye bölünüp öteleştirilirken, anlaşıldı ki! Hepimiz aynı gemide, aynı gaye için mücadele ediyoruz. Dün farklı gözlüklerden bize baktırıp düşman kardeşler ilan ediyorlardı. Şimdi kendi gözlerimizle bakmayı, görmeyi öğrendik.
Bu günkü kapitalist düzen, hep tüketme üzerine kurulmuştur. Tüketmek içinde üretme pazarları devreye girmiş, bu konuda üreticiler haksız rekabet yaparak ayakta kalabilmek için, bir birlerini ezmeye başlamışlardır.
Bu çatışmada olan ekmek peşinde koşan yığınlara olmaktadır. Çok çalışmak, az kazanmak, karşılığını alamamak ve reklamlarla aynı zamanda tüketici durumuna itilmek.
Kapitalist düşünce kendisi yaşamak için, sömürmek durumunda kalıyor. Bu durumda insanlar arasında maddi-manevi büyük uçurumlar meydana getiriliyor.
Oysaki! İslam’da “komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” buyrulmaktadır.
Önce sen, sonra ben diyebilsek ve hakiki zekat, sadaka müessesini hayata geçirmiş olabilsek, işte o zaman maddi ve manevi bir çok meseleyi halletmiş oluruz.
Hala işin gercek mahiyetini anlayamayan bazı radikaller, işçi bayramını İslam düşmanlığı olarak kullanmaktadırlar. ’yazılan Gericiliğin Karanlığını Reddediyoruz’ yazısından ne anlıyoruz.?
Fakat benim merak ettiğim! islam dininin hak ve hürriyetlere en iyi riayet ettiği , fakir ve zenginleri dengeleyecek zekat sisteminin bulunması ve hiç kimsenin kimse üzerinde baskı kuramayağı bir devlet sisteminin bulunmasının neresi gericiliktir.?
Türkiye de ise hala Kominist,Sol,laikçi ve kemalist bazı çevrelerin İslam düşmanlığı bayramına döndürüyor buna çok dikkat etmek gerekir.
İmam hatipler kapatılsın, kahrolsun şeriat gibi söylemlerinde işçilerle ve işçi haklarıyla hiç alakası yoktur.
İslâmiyet! alın terine büyük ehemmiyet vermiştir. İslâmiyete göre çalışma hayatında emeğe saygı vardır. Karşılıklı anlayış ve işbirliği vardır.
İşveren bir emanetçidir. Mülkün hakiki sahibi Allahu Teâlâ’dır. O patron denilen şahsın gerçek serveti "ameli"dir. Ne kadar zengin olursa olsun mezara sadece bir kefenle gidecektir.
Bu vesileyle -1 Mayıs’ın ülkemizde ve dünyada anlamına uygun olarak dostluk, dayanışma ve bayram havası içerisinde kutlanmasını diliyor, sağlık, mutluluk ve başarı dileklerimle, en içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.