- 617 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
DÜNYA DÜNYA
Başka sevdiğimiz var mı? Dünyadan başka... En çok sevdiğimiz O.Doğumdan ölüme kadar hayatımızın her anını dolduran O. Onun için hayatımızın ön önemli değerlerinden, sevdiklerimizden feragat ediyoruz.
Nazi Almanya’sı’nda Hitler’in Yahudileri fırınlarda yaktığında insanların en güçlülerinin fırının en üzerinde, en zayıflarının ise en altında kaldığını, güçlürelerin zayıfları çiğneyerek en yukarıya tırmandıklarını görülmüştür. Kendi dünyamız için başkalarının haklarını gasp etmekten, ziyan etmekten bile geri durmuyoruz.
Yaşarken insanların bir tek hedefi var. Bolluk ve bereket içinde varlığını sürdürmek, hayattan zevk almak. Hayatın bütün nimetlerinden istifade etmek.! Bu günümüzde Hıristiyan toplumlar ve Yahudi toplumlar için bunun böyle olduğu gibi, ne yazık ki deforme olmuş, gerçek bilgi ve kimliğinden ödün vermiş Müslüman toplum için de bu böyle...
Hayatta tatmadığınız bir dünya nimetinin kalmaması, gerçek gaye; gerekirse bunun için her türlü zillete ve sıkıntıya katlanmak... Felaket bölgelerinde bile insanların felaketinden istifadeye çalışmak, bir kısım market ve ticaret hanelerin yağmalanması başka ne ile ifade edilebilir. Dün l7 Kasım depreminde yaşananlar, bu gün Amerika’da New Orlens felaketinde yaşanıyor. Biri İslam biri Hıristiyan toplumu.
Toplumumuzda çocuklarımızın, gençlerimizin bir tek gayesi var. Saydığımız nimetlere kavuşmak için iyi bir üniversite kazanmak ve iyi bir okul bitirmek. Çok paralı bir iş bulmak. Büyüklerin gayesi ise; çocuklarının iyi bir yüksek okul kazanıp bir an önce onların yakasından düşmesi ve gelir getirir duruma gelmeleri, onların geleceğini garanti altına almak için biriktirebildikleri kadar mal ve para biriktirmek, mümkünse her çocuğunun torunlarının bile hayatında harcayacağı malı bırakmak...
İnsanlar bütün hayatları boyunca bu düşünce ile mal ve para biriktirirler. Nihayet; ölümlerinden sonra bu para mirasçıları tarafından son kuruşuna kadar paylaşılır. Ve Her mirasçıya çok fazla olmayan bir meblağ kalır. Tabi Geride kalanların elinde yeteri kadar kalmadığından ve adilce paylaşılmadığından ölen hakkında ileri geri konuşulur.
Sonra geride kalanlar sanki önünden gidenlerin hali ders olmamış gibi yeniden mal ve para biriktirmeye devam ederler. Hiç bıkmadan, gidenlerden hiç ders almadan
Hâlbuki sanıldığı gibi ne mal birikir, nede geridekiler gidenlerden istisnalar hariç memnun olup, onların arkasından Fatiha’lar göndedirler. Eğer gerçekten inançları kavi değilse...
Her önüne gelen dünyaya sarılır, her hayata gözlerini açan dünyaya sarılır. Ancak O ne vefasız bir Sevgilidir ki; Gelenleri birer birer bazen da toplu olarak kara toprağın altına hesap vermeye bu dünyada yaptıklarının muhasebesini yapmaya gönderir. Ağlayarak geldikleri dünyadan yine ağlayarak gerçek âleme göç ederler.
İnsanlar bir tek şey için üzülür ve sevinirler. Dünya için. Bütün türküler Dünya içindir. Fakat hiçbir şey dünyanın umurunda değildir. Çünkü o kurulduğu günden beri, nice kıymetli-kıymetsiz insanları üzerinde gezdirmiş ve nicelerini bağrında saklamıştır.
Onun içindir ki; her Allah’ın kulu başını elleri arasına alsın ve baksın. Geride ne bıraktı veya ne bırakıyor. Vatanı ve Milleti seven, dünyanın sırtına binmiş, Allah’a kul olan evlatlar mı? Yoksa zenginlik hırsına kapılmış Dünyayı karnına doldurmak için hayatını ve ahiretini unutmuş, dünyayı sırtına almış, Egosu güçlü insancıklar mı? Hangisi?
Öyle olmalı ki; biz dünyaya değil dünya bize kul ve köle olmalıdır. Çünkü dünyada insandan gayri ne varsa İnsana hizmet içindir. İnsan hem bu dünyasını ve Ahiretini kazanması için yaratılmıştır. Her şey insanın emrine verilmiştir. Mal, para ve dünya İnsanın onlara köle olması için değil, onlar insana hizmet için yaratılmıştır.
Hayatın gayesi, ALLAH’A kul olmaktır, Allah’a kul olan insan ondan başkasına asla kul olmaz. Siz dünyayı sırtınızda taşıdığınız de yorulur, kısa zamanda yıkılırsınız. Hâlbuki dünyanın sırtına bindiğinizde ise yorulmazsınız dünya yorulur. Gaye dünyada geçen hayatın ila nihaye devamı ise bu mümkün değil ve bunun için çabaya gerek yoktur. “Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmadı.” Dünya hayatı, gerçek hayatın yanında bir ağacın dibinde kısa bir zaman dinlenmektir; moladır. Bir ağacın dibinde mola veren insanlar o ağaca ne kadar değer verir ve o ağaç için emek sarf ederse insanda dünya için o kadar üzülür emek sırf eder. Buradan insanların gelişmek-güçlenmek için çalışmaması anlamı çıkarılmamalıdır. —Bir lokma bir hırka- Mistik anlayışın ürünüdür İslam ile alakası yoktur. Elbette insanlar elinden gelen gayreti gösterip çalışmalı ve güçlenmelidir. Çünkü “kuvvetli Müslüman zayıf Müslüman’dan hayırlıdır.” buyurulmuştur. “Sekiz günlük ömre dokuz gün çalışmak gerekir.” Denilmiştir. Bu doğrudur. Ancak bunu dünyaya kul köle olmak anlamında değil, hayırlı işler yapmak ve insanlara faydalı olmak, insanların ihtiyaçlarını gidermek, insanların mutluluğu için çalışmak için algılamalıdır.
Dünyanın “gerçek hayatın tarlası” olduğunu unutmadan, adam gibi, dimdik ve dümdüz bir hayat yaşamak için hayatı tanzim etmeli, öylece yaşamalı, öylece ölmelidir. Dünyayı sırtımızda taşımanın yorgunluğunu hissetmeden ve dünyanın üzerine binerek... Dünya böyle anlaşılmalı ve böylece görülmelidir. Böyle görüldüğünde İnsanlar daha varlıklı daha zengin, daha hür ve mutlu olurlar...
YORUMLAR
Dünyanın “gerçek hayatın tarlası” olduğunu unutmadan, adam gibi, dimdik ve dümdüz bir hayat yaşamak için hayatı tanzim etmeli, öylece yaşamalı, öylece ölmelidir. Dünyayı sırtımızda taşımanın yorgunluğunu hissetmeden ve dünyanın üzerine binerek... Dünya böyle anlaşılmalı ve böylece görülmelidir. Böyle görüldüğünde İnsanlar daha varlıklı daha zengin, daha hür ve mutlu olurlar...
Çok güzel ders niteliğinde bir yazı anlayana ...tebrikler abi selam ve saygılarımla...
Dünyanın “gerçek hayatın tarlası” olduğunu unutmadan, adam gibi, dimdik ve dümdüz bir hayat yaşamak için hayatı tanzim etmeli, öylece yaşamalı, öylece ölmelidir. Dünyayı sırtımızda taşımanın yorgunluğunu hissetmeden ve dünyanın üzerine binerek... Dünya böyle anlaşılmalı ve böylece görülmelidir. Böyle görüldüğünde İnsanlar daha varlıklı daha zengin, daha hür ve mutlu olurlar...
Yazınızı beğeniyle okudum. finalide çok güzel yaptınız. Gerçekten öyle, insanların bu dünyaya mal mülk için ömrünü heba etmeleri nekadar anlamsız. Allah hepimizi ıslah eylesin.