- 1029 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatma ŞAHİN İle özel bir röportaj yaptık… / “Ben Antepliler’in gözlerinden nasıl öpmem ki? Onlar yalnız Antep’i değil Türkiye’yi de kurtardılar.” M. Kemal ATATÜRK.
Bu hafta 27 plaka kodlu ve ilk uygarlıkların doğduğu, Mezopotamya ile Akdeniz arasında, tarihi İpek Yolu üzerinde konumlan Gaziantep’i konu aldık.
Ve Gaziantep ilimizin o sayısız özelliklerini, Türk kadınına yaraşır bir biçimde, yalnızca başarılı çalışmalarıyla gündemden düşmeyen; Sayın Fatma ŞAHİN Başkanımızdan öğreneceğiz.
Sayın Başkanım, biz kadınları onurlandıracak kadar başarılı bir belediye başkanı olduğunuzu hepimiz biliyor ve sizi takdir ediyoruz. Fakat bu kes sizi basından değil de, başarılı öykünüzü sizden duymak istiyoruz. Dilerseniz öncelikle sizi daha yakından tanıyalım.
Teşekkür ederim bu güzel iltifatın için Sayın Hande Hamdiye Hanım. Türkiye’nin her köşesini anlatarak bize eski kültürümüzü hatırlatan vefalı ve başarılı bir kadın kardeşimle bu röportajı yapacağım için ben de onur duydum.
Gaziantep’te 3 çocuklu bir ailenin kızı olarak dünyaya geldim. Çocukluğum Gaziantep’in merkezinde yer alan Boyacı Cami’nin orada geçti. Gaziantep’in kendine has mimarisi, geleneksel Antep evlerinin yer aldığı bir mahallede, Gaziantep kültürü ile büyüdüm. Annem ev hanımı, babam işçi emeklisidir.
Orta gelirli bir ailenin çocuğu olarak hayatım boyunca hep çalıştım. Yaz tatillerinde eğitim masraflarımı karşılayabilmek için çalışarak okudum, bu sayede eğitim hayatıma devam edebildim. Antep işi nakış işledim, örgü yaptım.
Okul hayatında başarılı, çalışkan, disiplinli bir öğrenciydim. Sınıfın her zaman çalışkan öğrencileri arasındaydım. Liseyi, Kız Meslek Lise’si, matematik- fen bölümünde okudum. Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünü kazandım. O yaşıma kadar sadece bir kere şehir dışına çıkan ben, şimdi İstanbul da, tek başıma ayaklarımın üstünde duracak, yaşam mücadelesini öğrenecektim. Açıkçası korktum, ama cesaret göstererek, hayata karşı dik durarak, derslerde ki gayretim ve disiplinli çalışmam ile okulumu 4 yıl içerisinde bitirdim.
Babamla üniversiteye kayıt yaptırmaya gittiğimizde ailenin en büyük çocuğu olduğum için bana yurt çıkmamıştı. Ne yapacağımızı bilemedik, tam geri dönmeye karar vermiştik ki, bir aile dostumuzun yurt çıkana kadar bizimle kalsın, bu kadar iyi bir okul kazanmışken geri dönmesin telkinleri ile benim İstanbul maceram başladı. Açıkçası o gün benim hayatımın dönüm noktası olmuştur. Üniversite hayatım, çalışma hayatım, sonrasında gelen siyaset hayatım o gün babamın ahbabı Özharatlar’ın Fatma yurt çıkana kadar bizimle kalsın telkini ile değişmişti. 2 yıl sonra yurt çıktı, kendi kendime idare etmeyi, yetmeyi öğrendiğim yurt hayatım başladı.
Peki, bu zorlu ama bir o kadar başarılı okul hayatınızdan sonra, ilk çalışma hayatınıza nasıl başladınız Sayın Başkanım?
Okuldan mezun olur olmaz hemen Antep’e dönüp iş aramaya başladım. Hatta eve varır varmaz, valizimi koyup işçi bulma kurumuna gittiğimi hatırlıyorum. O zamanlar yeni kurulan RİTAŞ, boyahane fabrikası ilk işim oldu. Komşumuz rahmetli, Sani Konukoğlu da o yıllarda bir boyahane fabrikası açıyordu. Mühendise ihtiyaçları vardı. Görüşmeye gittim, RİTAŞ da aldığım maaş 100 liraydı, Konukoğlu’nun bana vereceği 35 liraydı. Kız kardeşim eczacılıkta okuyordu. Arada ki fark bizim için önemliydi. Farkın temini ile Konukoğlu’nun boyahanesinde işe başladım, 15 yıl beraber çalıştım. Hayat arkadaşımı, yol arkadaşımı burada tanıdım. 40 gün içerisinde de evlendim. O gün vermiş olduğum 40 gün içerisinde evlenme kararı, bana her zaman fayda sağlamıştır. Eşim İzzet Bey, her zaman bana destek olmuş, dostum olarak, fikirlerini önemsediğim ve birçok konuda akıl danıştığım arkadaşım olarak yanımda olmuş, iş hayatımda, siyaset hayatımda en büyük yardımcım, dayanağım olmuştur.
AK Parti Kurulduğunda eşimle beraber “gidelim, partiye üye olalım, çalışalım; üstümüze düşen neyse gereğini yapalım” dedik, aldığımız bu karar beni bu günlere getirdi. Tabi o zamanlar siyasette kadın sayısı parmakla gösterilecek kadar az, hele de Gaziantep’te. Parti 1. yaşında erken seçim kararı almış, milletvekili aday adaylığının da son günü.
Toplantıda basın mensubu arkadaşlardan birinin Ahmet Uzel’e Gaziantep’ten milletvekili adayı gösterecek misiniz? diye sormasıyla 7. Sıradan milletvekili adayı oldum, ardından Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı ve derken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı olarak hizmet ettim. Şimdi de Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Gaziantep’e, hemşerilerime hizmet etmekteyim.
Hayatım boyunca ne çok param, ne de çok lüks bir yaşam hırsım oldu. Yaptığım işin en iyisini yapmaya çalışarak, azim ve disiplinle bıkmadan, yılmadan çalıştım. Birilerini karalamadan, kötülemeden, emeğimle, doğru zamanda, doğru yerde bulunarak gayret ve çabamla, Cenab- ı Allah’ın da ihsan etmesi beni bugünlere getirdi.
Antep’i Gazi yapan unvanı ve seksen üç kadın için yaptırılan Türkiye’nin ilk kadın şehit anıtı ile ilgili ne söylemek istersiniz Sayın Başkanım?
Birinci Dünya Savaşından sonra ilk olarak 17 Aralık 1918 de İngilizler şehre girdiler. Yaklaşık Bir yıl süren işgalin ardından Fransızlar ile yaptıkları anlaşma gereği burayı Fransızlara terk ettiler.
(5 Kasım 1919)Gerek Fransızların gerekse onlarla hareket eden Ermenilerin baskı ve zulümleri halkın direnişine yol açtı. Kahraman Antep halkımız kendi çapalarıyla 1 Nisan 1920 den 7 Şubat 1921 e kadar Fransız kuvvetlerine karşı büyük bir direniş göstermiştir. M. Kemal Atatürk bu kahramanlığa kayıtsız kalmamış ve meclise Antep’e Gazi unvanı verilmesini önermiş ve kabul edilmiştir. 1921 senesinde Antep, Gazi unvanını alarak Gaziantep olmuştur.
97 yıl önce Antep’in gazilik unvanını almasında büyük katkısı olan kadınları unutmamak için Türkiye’de ilk defa ’kadın şehitler anıtı’ yaptırdık. Sadece ilimizde değil, her yerde kadın, ailenin temelidir. Toplumdaki sosyal hayatın, ekonomik hayatın bütün yaşam alanımızın en önemli aktörüdür.
Gaziantep’te sizin döneminizde başlayan ve halen devam eden çalışmalarınız nelerdir?
Ülkenin en hızlı büyüyen şehrinin daha da hızlı büyümesi için proje üstüne proje üretmeye devam ediyoruz. Somut projelerle, vatandaşımızın yaşamına dokunan, hayatını kolaylaştıran projelerle eksikleri gidermeye çalışıyoruz.
Hızlı ve etkin çözümler üreterek, bu şehrin sorunlarıyla dertlenerek, bu şehri daha yukarı taşımak için canla başla çalışarak, siyasi tecrübemizi yerel yönetimle birleştirerek bu kenti büyütmeye devam edeceğiz.
Tabi, burada esas olan vatandaşlarımız bizden ne istiyor, ihtiyaçları hangi doğrultuda? Yeni bir çalışmaya başlayacağımız zaman önceliğimizi bu soruların cevapları belirliyor, ona göre hareket ediyoruz. Eksiklik neden kaynaklanıyorsa onu giderecek çözüm odaklı projeler üretmeye çalışıyoruz.
Bu tek başına benim yapabileceğim bir iş değil. Ekibimle, belediyedeki konunun uzmanı arkadaşlarımızla beraber hareket ediyoruz. Gaziantep için hayallerimizi, hedeflerimizi birlikte gerçekleştiriyoruz.
Gerektiğinde hemşerilerimizle de hasbihal ederek, onlarında beklentilerini de dikkate alarak çalışıyoruz. Çünkü benim vatandaşımın mutluluğu çok önemli. Siz çok güzel, büyük ve ses getiren bir proje yapabilirsiniz. Ama yaptığınız iş, sizin vatandaşınıza hitap etmiyorsa, hemşerinizi memnun etmiyorsa boşa harcanmış paradan, zaman kaybından başka bir şey değildir.
Belediye çalışmalarınız ile geleceğe yönelik projeleriniz nelerdir?
Artık şehirler yarışıyor. Ve bu yarışta şehirler ekonomileriyle, sanayileriyle, sanat ve kültüre verdikleri önemle ön plana çıkıyor. Bugün, bilgi ekonomisi şehir ekonomilerini yönlendiriyor. Şehirler yarışında bizimde kuvvetli bir şekilde rekabet edebilmemiz gerekiyordu. Peki biz bunu nasıl gerçekleştirecektik?
Biz bu dönüşümü sağlarken bize ait olanla yola çıktık. Kuvvetli olduğumuz yanlarımızı ön plana çıkararak, eksiklerimizi tespit ederek, zayıf yönlerimizi güçlendirerek, şehrin rekabet gücünü arttırarak önemli bir yerel kalkınma yolculuğuna çıktık.
Gaziantep dönüşümün başladığı yerdir. Türkiye kazanımının örneğidir. Gaziantep’i önümüzdeki 20 ile 50 yıl arasında nerede görmek istiyoruz? Biz bunu hayal ediyor, bu resmi çiziyoruz. Siyasi istikrar elbette ki çok önemli. Ama bunu reformlarla desteklemezseniz istenilen neticeyi alamazsınız. Bu iki kaynak birbirinden beslenirse eğer sürdürülebilirlik ve yüksek büyüme beraberinde gerçekleşiyor. Ve ortaya Gaziantep modeli çıkıyor.
Biz istiyoruz ki, şehrimizde başlayan bu kalkınma, bölgeye yayılsın ve bölgesel kalkınmanın temelini Gaziantep oluştursun.İddiamız büyük. Gaziantep’in küresel bir şehir haline gelmesini ve yabancı yatırımcıların ilgi odağı olmasını istiyoruz.
Biz mümkün olduğu kadar şehrin rekabet gücünü arttırıcı, büyük yatırımları desteklemeye çalışıyoruz. Özellikle bölgeyi ilgilendiren, Güneydoğuyu güçlendirecek yatırımlar bizim önceliğimiz oluyor. Çünkü hedefimiz Gaziantep’in bölgede öncü rol oynaması ve buradaki dinamizmin Gaziantep’ten tüm bölgeye, Türkiye’ye ve inşallah da tüm dünyaya yayılmasını istiyoruz.
O yüzden bu bir alt yapı meselesi, yol meselesi, konut yeşil alan, eğitim, kültür, sanat meselesidir. Bu şehri ilgilendiren her şeyi göz önünde bulundurarak Gaziantep, bölgenin, Türkiye’nin kaderini değiştirecektir.
Belediyenin diğer kurum ve kuruluşlarla koordineli çalışmaları var mı?
Biz “ Marka Şehir Gaziantep” sloganıyla yola çıktık. Gaziantep’i Türkiye’nin ve dünyanın çekim merkezi yapacağımızı söyledik. Marka şehir vizyonu ile Türkiye’nin ve dünyanın gözbebeği bir Gaziantep için ortak akılla hareket edip, hedef kitleleri ve iletişim köprüsünü kurarak kentin kendine özgü sembolleri üzerinden bu şehri, zamanın ruhuna da uygun olarak geleceğe taşımak bizim hedefimizdir. Bu konuda şehrin tüm dinamikleriyle birlikte hareket ediyoruz.
Şehirlerin kalkınmasında belediyelere, yerel yöneticilere çok önemli işler düşüyor. Gaziantep için en iyi neleri yapabiliriz biz bunun derdindeyiz. Bizim işimiz sadece yol, kaldırım, asfalt yapmak değildir. Gönül yolları üzerinde köprüler kurmalıyız. Hele bu şehirde bunu daha çok yapmalıyız. Bu kadim şehirde daha çok çalışmaktan ve üretmekten başka çaremiz yok.
Gaziantep’in turistik yerlerini tanıtır mısınız?
Kültürel miras dediğimiz şey çok kıymetli. Bu coğrafya bize çok büyük bir miras bırakmış. Fırat Nehri’nden Amanos Dağları’na kadar uzanan bu coğrafyada bütün zamanların en güçlü medeniyetleri en zengin dönemlerini bu topraklarda yaşamış.
Zeugma’mız ile Rumkale’miz ile Dülük Antik Kenti ve Yesemek ile Karkamış ile çok büyük bir medeniyetin bugünkü ev sahipleri olarak bir kültür ve tarih kenti olarak bu potansiyelimizi Gaziantep’in turizminin daha da gelişmesi için, Antep’imizin bir cazibe merkezi haline gelmesi için çalışıyoruz.
5 Antik Kenti aynı anda restore ettiren başka bir şehir yok. Çünkü 5 Antik Kente sahip başka herhangi bir şehir de yok. Gaziantep insani büyüleyen müthiş bir geçmişe sahip. Bu beraberinde arkeoloji kenti Gaziantep’e de kapı aralıyor.
15 müze, 5 antik kent, 500’ün üzerinde yemek çeşidi, 32 han, 32 cami, 2 kilise ve 1 havra, 11 hamam, 1 mevlevihane ve daha birçok taşınmaz kültür varlığı ile tescilli sivil mimarinin en güzel örneklerinin yer aldığı tarihi konaklarıyla, Antep’in sembolü olan Suriye’deki kalenin ikizi sayılan Gaziantep Kalesi’yle, Elmacı Pazarı, Bakırcılar Çarşısı’yla, Türkiye’nin en büyüğü, Avrupa’nın ikinci, dünyanın en büyük üçüncü hayvanat bahçesi, mesire yerleri ve Çingene Kızı’nın evi Zeugma ve dünyanın en büyük mozaik müzesi ile yüzbinlerce tarih ve lezzet tutkunu gibi sizleri de “Gastronomi Kenti” Gaziantep’i keşfetmeye bekliyoruz.
Biz kültür kenti, turizm kenti ve sanayi kenti bir Gaziantep’e sahibiz. Tüm bunların farkında olarak, sahip olduğumuz bu en’ler ile bu kenti diğer kentlerden ayıran özelliklerimiz ile Gaziantep’in büyümesine, Türkiye’nin büyümesine talibiz.
Gaziantep sahip olduğu bu potansiyelini şu anda tüm dünyaya açmış durumda. Uluslararası havalimanı dünyanın her yerinde uçuşlara rahatlıkla elverişli olan, şehir kendi halinde güvenilir, sakin, sosyal etkinlikleri olan, yaşanılabilir ve yaşanası bir şehir olarak da tüm dünyaya bu daveti iletiyoruz.
Gaziantep’in Yöresel Yemekleri ve Özelikleri Nelerdir?
Gaziantep’in zengin ve muhteşem yemek kültürü üzerinden turist sayısını arttırmayı planlıyoruz. Bildiğiniz gibi ülkeler mutfaklarıyla anılıyor. Fransız mutfağı, İtalyan mutfağı gibi. Ama Gaziantep her konuda olduğu gibi bu konuda da farklılığını ortaya koyuyor. Şehrin adıyla anılan bir Antep mutfağımız var.
Ve bu mutfak öylesine zenginki. Tarih boyunca pek çok medeniyete, inanca ev sahipliği yapan bu toprağın değerleri, kültürü; Anadolu kadınının gücü, , mutfaktaki mahareti, toprağının bereketi ve aroması yeme içme konusunda Gaziantep’e büyük bir miras bırakmıştır. Dolayısıyla da ben size kesinlikle şunu yemelisiniz, buraya da uğramadan gitmemelisiniz diyemem. Şu an bu geleneği devam ettiren ustalarımızın lezzetli ellerine, hünerlerine haksızlık etmek olur.
Böylesine muhteşem bir mutfağa sahipken bu zenginliğimizin dünya çapında bilinebilmesi için ‘gastronomi kenti Gaziantep’ olmayı hedefledik. Çünkü şehrimizin ticaret ve sanayi alanındaki gücünü, tarihi ve kültürel zenginliği ile turizm hareketliliğini en üst seviyeye taşımayı amaçlarken bunu ancak gastronomi turizmi ile gerçekleştirebilirdik.
Bizim bu gücün pazarını oluşturulmamız gerekiyordu. Şehrimizin bereketli topraklarından hazırlanan yöresel tatlarımızın yerelden küresel alana taşınmak için kentin kültürel zenginliğinin, somut ve somut olmayan kültürel mirasının korunması, yaşatılması, gelecek nesillere aktarılması ve turizme kazandırılması amacıyla UNESCO’nun sembolik değeri olan “Yaratıcı Şehirler Ağına (Creative Cities Network)” gastronomi alanında başvurduk.
Biz de sıkı bir çalışma, Gaziantep yemeklerinin iyi bir şekilde yurt dışındaki fuarlarda tanıtılmasıyla, yoğun çalışmalarımız neticesinde Dünya Gastronomi mutfağı olmayı başardık. Artık dünya yemek literatüründe Antep mutfağı da yer alıyor.
Tadı damağımızda dediğiniz zaman, lezzet duraklarının başında Gaziantep’in gelmesi lazım. Bizim İtalya ve Fransa gibi meşhur dünya mutfaklarından eksik olan bir lezzetimiz yok ve bu konuda çok iddialıyız. Çünkü Gaziantep, gastronomi turizminde öncelikli rol oynayacak. İnşallah, Antep’e ’yemek için gidiyorum’ diyen bir topluluk oluşacak. Zannediyorum bu lezzeti alanlar artık bir şekilde Antep’e gelmek için fırsat kollayacak
Son olarak okuyucularımıza ne söylemek istersiniz Sayın Başkanım?
Sizi ve tüm okurlarımızı bu eşsiz şehre, Gaziantep’e davet ediyorum.
Bu değerli bilgilerle bizleri aydınlatan Sayın Başkanımıza sonsuz teşekkür eder ve saygılarımızı sunuyoruz.
*
Madem başarılı bir kadın Başkanımızla röportaj yaptık, kısaca kahraman Anadolu Kadınlarımızı da hatırlatalım.
Geçmiş tarihimizin kritik zamanlarında önemli roller üstlenen Anadolu Kadını’nın memleketi düşmanlardan kurtarma azmi Nene Hatun ile başlamış ve Milli Mücadele’mizde had safhaya ulaşmıştır. Kurtuluş Savaşımızda Anadolu kadını sadece miting meydanlarında değil, bizzat cephede çarpışarak büyük yararlılıklar göstermiştir. Gerek Mustafa Kemal Paşa’dan görev isteyip, kurduğu çeteyle büyük başarılar elde eden ve üsteğmen rütbesine kadar yükselen Karafatma, gerek düşman tarafından fırına atılıp, şehit düşeceğini bile bile ondan bilgi isteyen düşmana; “bilsem bile asla söylemem” diyen Nazife Kadın, ve gerekse Gaziantep’in Fransızlar tarafından henüz bütünüyle kuşatılmadığı sırada, düşmanın hareket edeceği haberi gelince, buna karşı koymak için yola çıkan milis kuvvetine, karşı çıkılmasına rağmen zorla katılan Yirik Fatma olsun hiçbir millette rastlanmayan kahramanlılarıyla tarihimize ün katmışlar.
Bunlardan başkaca;
• Satı Hanım,
• Süreyya Sülün Hanım,
• Gördesli Makbule,
• Kılavuz Kadın,
• Tayyar Rahmiye,
• Nezahat Hanım,
• Binbaşı Ayşe,
• Senem Ayşe Hatun,
• Çavuş Penbe,
• Bitlis Defterdarının Hanımı,
• Sultan Hanım,
• Faika Hakkı,
• Ali Kızı Alime,
• Hacı Osman Kızı Fatma,
• Besim Kızı Şükriye,
• Musa Kızı Fatma,
• Molla Hasan Kızı Fatma,
• Veli Onbaşı Kızı Ayşe,
• Molla İbrahim Kızı Fatma.
Ayrıca ismi bilinmeyen binlercesini büyük minnet ve saygıyla anıyoruz!
Biz Türk kadınları gururlandıran bu kahraman kadınlarımızın büyük destekçisi Mustafa Kemal ATATÜRK, “Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluş ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar himmet gösterdim diyemez” diyerek, kahraman Anadolu kadınlarımızı hak ettikleri şekilde ödüllendirmiştir. Evet, Atamızın da dediğine bakılırsa kadınlara en önemli değeri bizim kültürümüz ve tarihimiz vermiştir. Çünkü eski batı kültüründe kadınlar hep reklam aracı olarak görülmüş ve en küçük bir ürünün tanıtımında bile kadın figürü kullanılıp, istismar edilmişler. Ataerkil toplumlarda ise kadın, eğitim ile ilerleme imkanı kısıtlanmakta ve üretim faaliyetlerinden sayılmayarak değersiz kılınmaktadır. Oysa bizim geçmiş kültürümüzde de kadın; hanım, sultan ve padişah unvanıyla bilinmekte. Bizlerin de payına; kahraman kadınlarımızın namlarını layıkıyla sürdürmek düşer.
*
27 Gaziantep
Sen ilk çağdan, Babil, Hitit, Asur’dan,
En eski kent kültürünü yaşatan,
Ayıntab-ı Cihan, Osmanlılar’dan,
Yüzlerce uygarlıklardan gelmesin.
Sensin Şahin Bey, Fransız’ları kovan,
Düşmanın Korku rüyası, kahraman,
Şanlı Yirik Fatma’nın sokağından,
Askerlerinden geçilmez köprüsün.
Çok farklıydı Barak’ta suyu sunan,
Ezo Gelin namı dillere destan,
Güzelliği akılları şaşırtan,
Sen namı yerine acı destansın.
Asurların baklavasını tadan,
Üstüne başka tatlı tanınmayan,
Sırrı alınmadı ustalarından,
Sen dünyaca bir Antep fıstığısın.
Toprağında binlerce gazi yatan,
Bir Sana, Mustafa Kemal Paşa’dan,
Namına gururla verdiği unvan,
Hakkıyla alan sen Gaziantep’sin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.