- 647 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KİM TAKAR ANAYASANIN 43. MADDESİNİ, KİM TAKAR KIYI KANUNUNU, KİM TAKAR DANIŞTAYI...
Bilmem içinizde gidip de gören var mıdır? Fethiye deyince insanımızın aklına ilk etapta Ölüdeniz gelse de benim nazarımda Fethiye’nin en güzel, en cennet köşesi Katrancı Koyu’dur.
Cennetten bir köşe olan Katrancı Koyu çam ağaçları ve denizin içiçe olduğu, Allahın sanki özel bir ihtimamla yarattığı muhteşem güzellikte bir yurt parçasıdır. Lakin ülkemizin aşağı yukarı bütün sahilleri gibi bu cennet sahil de sahiplenilmiştir. Öyle elinizi kolunuzu sallayarak veyahut da arabanızla kafanıza göre koya imip canınızın istediği yerde konaklamanız mümkün değildir. Daha doğrusu ben oradan ayrıldığım 2008 senesine kadar değildi. Belli bir ücret ödemek zorundaydınız girerken. Bu ücreti kim alırdı, alınan paralar nerelerde kullanılırdı pek bilemem ama bildiğim bir şey varsa o koya sadece Yanıklar köyünde oturanlar bedava girebildiğine göre demek oluyor ki Yanıklar Köyü adına alınırdı o para her ne kadar o köyde yaşadığım bir sene boyunca köyün nesi için kullanıldığını görmesem de.
Bizim insanımızın bir piknik alanı ya da plajı anında çöplüğe çevirme huyu malum olduğundan girişte alınan bu para aslında makuldu. Çünkü o sahili devamlı temiz tutmak, gelen insanlara kalacak yer, vasıtaları için park yeri ayarlamak ve hatta bazı eğlenceler, çocuk parkları, duşlar ve çeşmeler, bungalaov tipi evler, çadır alanları, buzdolapları, televizyonlar, aydınlatma masrafları vs. gibi hizmetler için elbette paraya ihtiyaç vardı. Ayrıca çalışan insanların ücretleri de söz konusuydu. Eh bir miktar da Yanıklar Köyünün kalkınması için ayrılmasında da bir mahsur olamazdı. Nitekim giriş ücreti dışında bir ücret ödemeniz gerekmiyordu. İçeriye mangalınızı, etinizi, yiyecek içeceğinizi rahatlıkla taşıyabiliyordunuz. Tabii ki park ücretli, çadır yerleri ücretli, ev dediğim çardaklar ücretliydi. Buradaki sorun bu koyun işletme yetkisi kime/ kimlere, kim tarafından hangi gerekçeyle verilmişti? Elde edilen kazanç nereye gidiyordu?
Ancak daha dün bir arkadaşım yine Fethiye’nin ama bir başka koyu olan Kuleli Koyundan bahsetmiş.
Kuleli koyunda uygulama şöyle:
GİRİŞ: Bedava.
Ancak girerken öyle yanınızda mangal, yiyecek içecek filan taşıyamıyorsunuz. Suyu bile içeriden almanız gerekiyor.
İşte böyle bir uygulamadan haberi olmayan arkadaşımız ve misafirleri ’ Biz bilmiyorduk. Yanımızda mangal malzemesi ve mangal getirdik. Şimdi biz yine mangalı sizden alalım. İçecekleri de sizden alalım ama getirdiğimiz mangal malzemeleri bu seferlik bizim malzemeler olsun. Bir dahaki gelişimizde buradan alırız’ Diyorlar ve zar zor kapıdaki ikna edip içeri giriyorlar.
İçeride mangallarını yakıyorlar, yiyip içiyorlar ve sıra geliyor çıkışa.
Çıkışta ellerine bir makbuz uzatılıyor.
Otopark: 2 Araç 40 Tl
Kuver- 2 Adet- 110 Tl
Su- 2 Adet- 8 Tl
Çay- 6 Adet- 21 Tl
Maden Suyu- 2 Adet - 18 Tl
Boş mangal- 1 Adet- 50 Tl
TOPLAM: 247 Tl...
Ama bu gariban vatandaşlara fazla bindirmeyelim diye 1 Tl indirim yapıp 246 Tl tahsil ediyorlar.
Yani bedava olan girişin 246 Tl ye mal olan bir çıkışı oluyor.
Şimdi bilenler mutlaka bilir de bilmeyenler için şu 110 Tl lik Kuverti açıklayalaım:
Efendim kuvert, oturduğunuz masadaki masa örtüsünden su içtiğiniz bardağa, bardaktan peçeteye, peçeteden size yapılan her türlü hizmete karşı alınan para. Lakin bu arkadaşlar masa örtüsünden peçeteye, peçeteden bardağa, tabağa her şeyi yanlarında getirmişler ve oradaki görevlilerin hizmeti 2 su, altı çay, 2 maden suyu getirmekten ibaret. Başka herhangi bir hizmet almamışlar. Haa bu arada, dinlediğiniz o bangır bangır müzik de kuverte dahilmiş.
Şimdi...
Araç başı 20 Tl otopark ücreti normaldir. bir bardağı 3.5 Tl olan çay, şişesi 9 Tl olan maden suyu, şişesi 4 Tl olan su diyelim ki turistik bir bölge için normaldir. ( aslında bunları size zorla içiriyorlarsa hiç de normal değildir.) peki en kralını en lüks marketten 10 Tl ye satın alabileceğiniz kıytırık bir mangalın kullanım bedeli olarak alınan 50 Tl neyin nesi oluyor? Hiç bir hizmet görmediğiniz halde sokuşturulan masa başı 55 Tl Kuvert ücreti neyin nesi oluyor?
Ama asıl sorulması gereken sorular bunlar da değil.
Anayasamızın 43. Maddesine göre kıyılar devletin tasarrufunda ve halkın serbestçe kullanımına açık olduğuna göre kim ya da kimler hangi hakla bu kıyıları babalarının malı gibi kullanıyor ve insanlara bir takım yasaklar koyup ’ Hoop buraya mangalınla giremezsin, namnagalı benden alacaksın. Yiyecek içecek sokamazsın, benden alacaksın. Hizmet görsen de görmesen de hizmet üçreti ödeyeceksin: masa başına 55 Tl’ Diyebilir? Ne hakla?
Kuleli Koyu için dikkat edecek olursak ne bir belediye’den ne de devlet tüzel kişiliğinden bahsettim. Bu koy bir işletmeci tarafından, daha önce işleten bir başka işletmeciden devralınmış. İşleten kişiler Fethiye’li bile değil. Yani ortada kamu yararı filan diye bir durum kesinlikle söz konusu değil.
Oysa anayasanın 43. Maddesi bakın ne diyor?
"Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir."
Kıyı kanunu ne diyor peki?
O da diyor ki:
"Kanun, deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek koruma ve toplum yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek amacıyla düzenlenmiştir.’
Danıştay ne diyor paki?
Danıştay da diyor ki:
1- Kıyılar kamu yararını ortadan kaldıracak veya engelleyebilecek biçimde kullanılırsa
2-Bu yerlerden herkesin eşit olarak yararlanma hakkını kısıtlayabilecek şekilde kullanılırsa
3- Kıyıların kullanımında özel mülkiyet ilişkisinin kurulması diye bir durum görürsem
Yürütmeyi durdurma kararı veririm. Bu tür bir uygulamayı men ederim.
Ama?
Ama ne anayasanın 43. Maddesini, ne Kıyı kanununu ne de Danıştay kararlarını sallayan var. Sıkıysa verme o parayı.
RESİMLER
1- Fethiye- Katrancı Koyu
2- Fethiye - Kuleli Koyu
3- Malum fiş.