- 428 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TERBİYE KITLIĞI
Bizde terbiyenin büyük bir yeri vardır. Belki de vardı, demeliyim.
“Terbiyesiz” aramızda konuşurken en ağır sözlerimizden biriydi. İyi bir terbiye almak aile ile olurdu önce, işte onun için “iyi aile çocuğu” derlerdi. Çok itibar edilirdi terbiyeli insanlara.
Sonra ne oldu? Dozer gibi bir batılılaşma geçti üzerimizden. Neyimiz var neyimiz yok ezerek, yok ederek. Batının kendi terbiyesini bile almayı akıl etmedik. Bu yüzden de geleneksel terbiye anlayışımızın yerine hiçbir şey de koymadık, koymak istemedik.
Şimdi şöyle etrafınıza bir bakın. Bir zamanlar terbiye konusunda geniş olanların, çağdaş(!) olmak gerek, diye gelenekçileri acımasızca eleştirenlerin bile rahatsız olacağı bir duruma geldik.
Terbiye adına bir gence bir şey söyleme kalktığınızda ya:” ondan terbiye olmaz.” diyor, ya da “sen bana karışamazsın.” …
Terbiyede bir sınır getirmenin gerekliliği artık iyici anlaşılıyor. İnsan nefsini kendi haline bıraktığınızda sınır tanımıyor. Geçen Salim Öğüt Hocamın bir sohbetinde Allah’ın sınırına uymayana sınır yoktur.” demişti. Gerçekten de beşeri bir sınırı kim, nasıl belirler? Sizin dur dediğiniz yerde bir diğeri neden dursun ki?
Ben aslında siyasi anlamda bir terbiye üzerinde durmak istiyordum. Geçen gün bir internet ortamında bir gencin Atatürkçülük adına küfrettiğine şahit oldum. Tartışmanın öncesini bilmiyorum. Ben sadece sonucu gördüm ve çok üzüldüm. Ortama bu üzüntümü belirten bir ileti bıraktımsa da bu iç dökümüm küfrün bende bıraktığı rahatsızlığı gidermedi.
Yeni nesle acilen terbiye verilmeli. Bunu ebeveynler evde, biz öğretmenler okulda yapmalıyız. Bununla da yetinilmemeli, herkes üzerine düşene yapmalı. Özellikle siyasetle uğraşanlar ağızlarından çıkan her söze dikkat etmeli, kimlere nasıl örnek olunduğu hiç unutulmamalı.
Sizler, yani büyükler olarak gençlerin yanında konuşurken heyecana kapılmadan, eğer eleştireceksek terbiye dahilinde yapmalıyız. Özellikle devlet büyüklerinden bahsederken ağza alınmayacak sözlerden kaçınmak gerekir. Bahsettiğiniz insan sizin siyasi rakibiniz olabilir ama unutmayın ki o, aynı zamanda devletin de bir görevlisidir. Bizdeki devlet adamlarına olan hürmeti unutmamalı ve yarın da bizin fikirdaşınmızın o mertebeye geçebileceğini aklımıza getirmeliyiz. Ve birilerinin de bizim üslubumuzla bizin adamımıza çatabileceğini de unutmamak gerekir.
İşte Atatürkçülük adına ağza alınmayacak küfrü eden genç de bizim bu yanlış terbiyemizin ürünü. Biri çıkıp yüksek ideallerin insanlarının da yüksek karaktere sahip olması gerektiğini anlatmalı.
Ve yüksek karakterli olan insanların üsluplarını da yüksek olacağını. Sokak ağzı ile konuşmanın hoş olmadığını…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.