- 801 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DUYGU
Hisler; duygulluğun mentalitesinin olmadığı zanlardan arta kalan vakti sanılsada, tam sırasının kelimesel boyutudur. Bir an yoktur ki hissetmeden yaşayalım. Yangın matrahından kurtardığımız sanılan bir kaç zaman var bohçamızda; tahta bir kulübeye sığdıracağımız... Zamanın somut kalıntısı işte o. Onu da biliyorsunuz işte...
hangi hisse kapılıp toprağı sıvazlıyoruz acaba, ayaklarımızla? Üstüne basılan, üstünüz başınız olacak az süre sonra.. Yaratan’a göre. Bizde Asır devirdiğimizi sanıyoruz ya gerçi o da kısıtlandı biraz evvel.
Hangi hisse kapılıp, nefret duyuyoruz ve bunun süregenliğinin sonucu olan: kin besliyoruz? Ya da hangi hisse kapılıp, duygularımızı dizginleştiriyoruz? Daha açık konuşayım: -dizginleştirdiğimizi sandığımız- o hisse kapılıyoruz? Aslında olduğumuz ve oldurduğumuz yani; duygulara şart koştuğumuz -ne var ne yok- hepsi ilizyon. Şerri, dal etmekle bir alakası olabilir de...
Çıkarlar duysusu; duygusuzluk manâsına gelse de... Duyularımızın bulgusundan başka bir şey değildir. Bulgunuz daha önceki his evrenizden oluşur; anne karnına düşmeden, anne adayının hissettikleri ve anne adayına hissettirilen. Ve bu hislerin olgularının oluşturduğu sonuçlar. O olgular sonucunda kemikleşen duygu DNA sı. Bu skalanın bir önceki neslini de hesaba katın; bir önceki ve bir önceki...
...embriyo oluşur. O evrede -hissedilen ve hissettirilen- işler duygu kanına, bunun kaburgasına kişilik denir. İleride anımsadıklarımızı yaşarız.
Nesibe Çapar 23.04.2018
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.